Şehrimizde çözüm bekleyen birçok sorundan biri de sokak köpekleri diğer tabir ile sahipsiz köpekler. Sayılarının kontrolsüzce artması, iyi örnekler olsa da vatandaşların korkularının artması bu sorunu derinleştiriyor. Köpekler tarafından saldırıya uğrayan veya uğradığını iddia eden insanların sayısı da her geçen gün artınca, birçok konuda olduğu gibi bu konuda da kutuplaşıyoruz.
Adaletsiz bir savaş var, bu gariban hayvanlar ile Site-Apartman Yönetimleri arasında. Yaşam alanlarını gasp ettikleri hayvanların site bahçelerine sığınmalarına bile izin vermiyor, zehirliyor, torbalayıp atıyor, onlara bakan gönüllüleri engellemeye çalışıyorlar. Sebebini sorduğumuzda ise korkuyoruz ondan burada durmalarını istemiyoruz diyorlar.
Bu tatsız korkunç olayların yaşanmasına engel olmak adına belediye yönetimlerine büyük görevler düşüyor. Hayvanları Koruma Kanunu 3. Maddesinde, a) “Yaşama ortamı: Bir hayvanın veya hayvan topluluğunun doğal olarak yaşadığı yeri ifade eder” denmektedir. Yani, hayvanların kendi doğal güdü ve yetenekleri ile girip yaşamlarını sürdürdükleri, “özel veya kamuya ait ayırımı olmadan” tüm ağaçlı alanlar, bahçeler ve açık alanlar dahil olmak üzere her yer”, kedi ve köpeklerin “doğal olarak yaşadıkları” yerler yani “yaşama ortamları” dır. Yani kanun yaşama ortamını tarif ederken, özel alan veya kamu alanı diye bir ayırım yapılmamıştır. Bu maddeyi göz önüne aldığımızda sokak hayvanlarının aramızdan gitmesini değil onların bizimle birlikte insan sağlığına zarar vermeden yaşamasını istiyoruz. Bu durumunda gerçekleşmesi için belediye yönetimlerinin sokak hayvanlarının bakımı ve kısırlaştırılması adına çalışmalarının artması gerekiyor.
Özellikle sabah namazına giden cami cemaati ve erkenden okula giden öğrenciler büyük korku yaşamaktalar. Bu köpeklere baktığımız zaman 5 köpekten birinde sadece küpe olduğunu fark ediyoruz. Bu da kontrolsüz artışın olduğunu ifade ediyor diyebilirim. Yerel seçimlerin burada büyük etki göstereceğini düşünüyorum. Mevcut yönetimin ya da yeni gelecek yönetimin öncelik görmesini istediğim konu ise sahipsiz sokak hayvanları. Konya’nın Türkiye’ye örnek belediyecilik olarak gösterildiği bu dönemde sokak hayvanları adına çalışmaları ile de örnek olacak çalışmalar yapmasını temenni ediyorum.
Son olarak şunu söylemek istiyorum ki sokak hayvanlarının kuduz olması, aç kalması ve saldırgan olması onların suçu değil. Benim tarafımdan bakınca sorun tam olarak şöyle gözüküyor: “Davul belediyelerin omzunda, tokmak Tarım Bakanlığı’nda, zurna hayvan severlerde, halay aşağı mahallede…”