Pazar tatilinden istifade ederek şehir meselelerinden, dertlerden, sıkıntılardan uzak rahat bir yazı yazmak istiyorum.
Önce şehrin Milli Eğitimi’nden çok özel bir hocadan söz ederek bugünkü yazımıza başlamak istiyorum.
Selçuk Karaman…
Herkes çok başarılı eğitimci olabilir.
Herkes çok iyi bir insan olabilir.
Herkesin yüreği kendine göre kocaman olabilir.
Herkesin kendince farklı yetenekleri olabilir.
Ama bu ve bunun gibi bütün özellikleri üzerinde toplayıp aynı zamanda sessiz kalmayı beceren, mütevazılığını koruyan bir insan bence zor olunur. Mesela benim bu kadar özelliğim bir arada olsa bir de üstüne üstelik davul çalarım.
Selçuk Hoca, devlet okulunda bir öğretmen olmasına rağmen öğrencilerine ücretsiz olarak aynı anda sağ ve sol lopları çalıştırmayı öğreten inanılmaz fedakar bir eğitimcidir.
Selçuk Hoca’yı benim yanımda İstanbul’a çok özel bir okula çok büyük paralar ile nasıl davet ettiklerini biliyorum. Ama zaten yıllar önce İstanbul’dan dönen Selçuk Hoca, “Param az olsun ama ben Konya’da huzurluyum” diyerek elinin tersi ile o inanılmaz ücreti ret etmişti.
Selçuk Hoca yurt dışlarında zeka ve eğitim ile ilgili burslar almış kurslara katılmış diplomalı bir eğitimcimizdir.
İşte bizim hoca geçen gün sosyal medyada şöyle bir şey paylaşmış;
“Erkekler kızmasın ama Bilimsel Araştırmalarda, çocukların zeka genlerinin tamamına yakınını anneden aldığı defalarca ispatlanmıştır.”
……….
Annahhhhh.
Hem de koca Konyalı olarak kocaman bir annaaaaah.
Şimdi ben anneme gitsem, her evlat gibi bende annemin “Akıllı zeki biricik dünyada eşi benzeri olmayan çocuğuyum ya”. Anne bak bilimsel olarak durum böyle böyle imiş desem.
Annem uçar.
Peki ya babam?
Anamın dizinin dibinden namazdan namaza ayrılan babam bana ne der?
Haaa benim babam yine ağızını açmaz. Çünkü ben bu kadar çeneyi anamdan almışım. Babama 3 gün ekmek vermeyin o adamcağız “acıktım” demez. Ama gönlünden ne der?
Ahhhh Selçuk hocam ahhhhh.
Bu bilimsel tespit dünyada geçerli olabilir ama bizim aile yapımızda olmaz. Haaa babalardan böyle akıllıyız deseydin gider bunu söylerdim. Evin reisi (bizim ev hariç) hep erkeklerdir ya.
ŞU GÜZEL İNSANIN YAZDIKLARINI NASIL ES GEÇERİM?
Bizim resmi kurumlarımızın birinde H. Rahmi Dalmaç isimli bir dostumuz vardır. Rahmi benim canımdır, kardeşimdir. Çok zor bir araya geliriz. Ama onun yüreği, beyni, ufku benim için o kadar önemlidir ki.
Geçtiğimiz gün başta Belediye Başkanlarımız olmak üzere şehrin önemli şahsiyetlerinin aileleri ile çarşı pazara çıkmaları gerektiğini böylece vatandaştaki terör korkusunun psikolojik olarak yenilmesi gerektiğine dikkat çekmiştik yaaa.
İşte bakın o gün canım kardeşim nasıl bir bilimsel veri ile bizi destekliyordu;
Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Kamu Yönetimi Uzmanı Prof. Dr. Önder Kutlu, 2015 yılında kaleme aldığı “MÜLKİ İDARE AMİRLERİ” konulu makalesinin bir bölümünde aynen şu ifadelere yer vermektedir; …
“Yerel yöneticiler ‘zor zamanlarda’ çok fazla ‘ortada’ görünmüyorlar. Yani tabii afet, terör, insan hakları ihmalleri, güvenlik, asayiş, genel kamu düzeni ve toplumsal değerlerimizi koruyucu hizmetler gibi alanlarda ‘yoklar’.
Onlar işin daha çok kamuoyuna dönük, ‘hizmet’ ve ‘reklam’ konularına ‘bakıyorlar’.
Bu anlamda kriz yönetimi, sadece merkezi idare görevlilerine özellikle de mülki idareye yüklenmiş bir sorumluluk olarak algılanıyor. Mülki idare vatandaşla genellikle daha ‘zor’ ve ‘kötü’ şartlarda muhatap oluyor.
Doğal afet, asayiş ve güvenlik gibi başlıklar vatandaşın en hassas olduğu alanlar. Belediyelerse kentsel altyapı, kültür, sanat türünden hizmetler, yani yaptıklarında vatandaşı mutlu eden, yapmadıklarında ise kesinlikle afet, terör kadar tepki çekmeyecek alanları üstlenmiş durumdalar...” demektedir.”…
……….
Seni seviyoruz canım kardeşim. Sen çok daha iyi yerlere layıksın.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Dertler için tek bir deva vardır: Dünyanın bütün ilaçlarından iyidir o çalışmaktır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İnsanları sadece işimiz düştüğü zaman arayıp sorma alışkanlığımızdan vazgeçtiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.