Adam 40’lı yaşlarda. Tam bir haydut. Adam öldürmüş, soygun yapmış, atından tut ki küçükbaş, büyükbaşlar çalmış, satmış. Kumar, kadın, alkol; daha neler, neler.
Yine haydutluk yapmak üzere yola çıkar, yolda bir çiftçiye rastlar. Ancak yaralıdır. Çiftçi adamı bakıma alır, bir süre sonra iyileşir. Adamın 20’ li yaşlarda güzeller güzeli bir kızı vardır. Kız bu gösterişli adama tutulur. Adam bir süre oralı değildir. Islah olmaya niyeti de yoktur.
Olaylar başka türlü gelişir. Bu arada geçmişinden gelen suçlarından dolayı bölgenin şerifi adamın peşine düşer. Öyle de, işlediği suçları ispat edecek delili yoktur. Şerif sabretse de, adamın açığını kollamadan geri kalmaz.
Olaylar bir süre değişik mecralarda sürer gider. Sonuçta evin sahibi ve güzel ve genç kızı adamı bir şekilde evlerinde kalmaya ikna etse de geçmişi onu kovalar. Rakibi çeteye karşı bir çatışma için eline silahı alır. Ancak ateşleyemez. Bu sefer de sıra şeriftedir, karşı çete üyelerini temizler.
Filmin sonunda adam kızın da olduğu o zamanın en popüler vasıtası olan at abasına biner. Şerifin “ben sabırlı adamım, seni bir gün yakalayacağım” sözüne “ben artık çifti oldum” cevabını verir. Şerifin ve kovboyun ve de genç kızın bu sözün karşılığı beraber gülümsemeleridir.
Bu olay John Wayne’nin başrolünü oynadığı en son seyrettiğim kovboy filminin bir özetidir. Hep sorarlar ya, “tarımımız ne hale geldi”. Bunun sebeplerinde birinin de bürokrasinin tarıma bakışı ve katı, geleneksel kurallarını çiftçi ve çiftçilik üzerinde şiddetle uygulamasıdır.
Bu konuda çokça olaylar yaşadım. Bir köpeğini 500 koyundan üstün gören bir kaymakamın ve ilçe tarım müdürünün köpekten yana tavır alması. Aspir hasatı için nazla, niyazla bulduğumuz biçerdöver sahibinin, biçerdöverinin muayenesini geciktirmesi sebebiyle hasata giderken ceza uygulayan trafik polisine arka çıkan bir başka ilçe kaymakamı ve hasadın gecikmesi. Yine oldukça büyük ve modern hayvancılık işletmesi kuran bölgenin en büyük iş adamının ruhsatını geciktiren ve müracaatımız karşısında “ben özel sektörün kölesi miyim” diyen il müdürü.
En son, türünün en ilginç ve pahalı örneklerinden birisi. Her türlü üretimin önemli olduğu bir dönemde sera kurmak üzere müracaat eden bir yatırımcının kredisi onaylanıyor. Bürokratların yönetmelikleri tam yorumlayamaması neticesinde, hak edilen kredinin zamanında alamaması ile yatırımcının borcunun hayli yükseliyor. Bürokrat veya bürokratların hatası yatırımcıya milyonlarca liraya mal oluyor.
İşin tarafında bunlar varken çiftçi kardeşlerimiz de çok masum değil. Sulama suyunun oldukça önemli olduğu ülkemde, suyu keyfince kullanması. Aldığı destekleri ve krediye üretime yapmaktan ziyade araba, aşırı masraflı düğün-dernek gibi pek de gerekli olmayan alanlarda harcaması. Destekleri daha yüksek alması için naylon faturalar. Örnekler daha da çoğaltılabilir.
Kısacası tarım sektörü paydaşlarının her yönüyle döküldüğü ortada. Buna rağmen en iyi ve hayırlı işi de çiftçi kardeşlerimiz yapıyor. Tüm yanlışlarına rağmen çiftçilerimiz eli öpülesi insanlar olarak görülmelidir. Proje yürüten, teknik ve parasal destek veren kişi ve kurumlar, üreticilere daha müspet ve sevecen yaklaşmalıdır. Filmde anlatılan kovboyu affeden bir şerifin bakışı ve üretime gerekli değeri veren bir uygulama bari bize örnek olsun.
Topyekûn bir ıslahata ihtiyacı var tarım sektörünün. Toprak-tohum, sulama-gübre, bakım-mücadele, hasat-harman, pazarlama-tüketimden başlayarak birbirine bağlı tüm ağları ıslahata tabii tutmalıyız. Burada ilk de üretimin mutfağı olan çiftçilerden başlamalıyız ve onları her yönlü doyurmalı, tarımın diğer paydaşlarını hak ettiği ölçüde desteklemeliyiz.
Çiftçi günü bir güne sığan bir olay değildir, başta bu yanlışın önüne geçmeliyiz ve çitçi ile çiftçiliği, her daim zirvede tutmalıyız. Aksini düşünmek bile istemem.
Çünkü şimdi tarım, yani üretim zamanı. Kolaylıklar ve başarılar dilerim.