Vallahi de billahi de çok öfkeliyim. Allah sizi inandırsın gözlerimden alev çıkıyor. Allah’a dua ediyorum şu satırları yazmaya çalıştığım anlarda yanıma kimse gelmesin, kimse bana sataşmasın. Kimse de bildik, bilmedik damarına basmasın.
Lafı uzatmayacağım birkaç konuya hemen kısa kısa değineceğim. Sabahın köründe önce ağlatan sonra da çıldırtan konuyu yetkili yetkisiz, çoluk çocuk, eğitimli cahil, küçük büyük, insanım, Müslümanım diyen her kişinin gözüne sokmak istiyorum.
HADDİMİZİ BİLMEK (!)
Dün sabah bizimle görüşlerini paylaşan dostlarımızdan birisi de çok sevdiğim uzaktan olsa da ailece tanıdığım Ahmet …… abimizdi. Ahmet abimiz dünkü yazımızı okumuş ve whatsapp’tan şöyle yazıyordu;
“Günaydın uğur abi
Haksız mı? dan sonraki cümle.
Tahir Akyürek bağımsız aday olsa kaç oy alır?
Ayrıca oylar Tahir Bey’in değil Reis’in oylarıdır.
Oylarını kendinden sananlar maalesef yanılgı içindeler.
İyi çalışmalar…
……………
Bu mesajlar geldiğinde idi. Benim kötü bir alışkanlığım vardır. Bazı insanlara nedenini inanın ben de bilmiyorum ama bazı isimler Ahmet abimize karşı olduğu gibi özeldir. Arabayı sağa çektim. Hatta sağ ön ve arka tekeri de kaldırıma çıkardım abime bir şeyler yazıp. Tekrar yola çıktım. Baktım Ahmet abi hâlâ yazıyor. Olmayacak yine biraz sonra az ileride arabayı bu kez parka çektim. Arabadan da çıktım uzun uzadıya konuştuk. Tam 22 dakika konuşmuşuz. Sonra da ilk fırsatta çay kahve içme sözü ile konuşmayı noktaladık.
Ahmet abim ile çaya, kahveye oturmadan aslında her konuda anlaşmıştık. Bundan sonrası konuların derinliğine kalıyordu. Çünkü aslında aynı frekansta gidiyorduk. Tek bir yerde Ahmet abimin sözünü kestim. Ahmet abim AK Parti’nin kuruluşu ile Konya’da seçilen tüm isimlerin kendi güçleri ile değil Sayın Cumhurbaşkanımızın ismi ve resmi ile kazandıklarını söyleyerek;
“Bu durum İzmir’de nasıl yüzde 70 CHP ile gidiyorsa Konya’da da yüzde 70 böyle” deyince sözünü kestim ve “Abim tamam İzmirliler böyle hizmet sıfır yönetenler kötü ama inadına partiye veriyorlar. Bizde sizin dediğiniz gibi isimlere değil inadına körü körüne veriyoruz. Tamam. Peki, insanlığı ve İslamiyet’i kimseye bırakmayan, bu konularda mangalda kül bırakmayan gavurlardan ne farkımız kaldı?” dedi.
Tam bu noktada asla ama asla ne İzmirlilere ne de İzmir’de yaşayan insanlarımıza asla ama asla o iğrenç benzetmeyi yapmam ve de gavur diyemem, demem de. Kimin Müslüman kimin gavur olduğunu ancak bizleri yaratan Cenab-ı Allah’ım bilir. Ben bu kötü örnek(!) ile sadece bizim çevremizdeki tam Müslümanların ifadesini kullandım. Bu dünyada sizlerin yanlış anlamaması için tekrar konuyu açtım haddimi aştım ise özür dilerim. Ve de yüce Rabbimden kötü örneklemem nedeni ile af dilerim.
MUHACİR PAZARININ
YENİ HALİNE DE ÖFKELİYİZ(!)
Bizi buradan sıkı sıkıya takip eden okurlarımız bilir ki evimiz Öğretmenevleri’nde iken de yani Muhacir Pazarı burnumuzun dibinde iken de gitmezdim, şimdi hiç gitmem. Dahası benim alışveriş yapma gibi hiçbir meziyetim ve hevesim yoktur. Ama benim babam ben kendimi bildim bileli tam bir Muhacir Pazarcıdır. Karda, kışta bisikleti ile ya da yürüyerek mutlaka bu pazara gidecek ve hava şartları ne olursa olsun saatlerce orada dolaşacak. Babam çok şükür 80 küsur yaşında pazar günü ikindi saatlerinde bana şöyle diyordu “Oğlum bizim pazarı eski yerine taşımışlar. Çok güzel olmuş” …
Ama derken dün sabahtan itibaren benim telefona yazılanlardan, sosyal medya ile direkt bizim adrese gönderilenlerden öğreniyordum ki pazar yeri hiç de babamın dediği gibi değilmiş.
Bu saatten sonra altı şöyle üstü böyle demenin de bir anlamı yok. Buradaki tek sıkıntı; dünden bugüne, bugünden de yarına devam edecek konu TRAFİK… Şehrin trafik sorunu konusunda hep fikir olup bir türlü aynı noktaya varamadığımız konu trafik sorunu sadece belli yerlerde olmaz. Belli yerlere dokunarak sorun çözülemez. Bu iş alt yapıdan tutun da gelecek 50 yıl sonrası göz önüne alınarak yapılır. Biz de ise en fazla 20 yıllık olur. Niye? Çünkü bu projeleri sadece kendi dönemimiz için eş dost hatırını göz önüne alarak yaparız.
Gerçekleri de Konya’da çözemez isek taaaa Sayın Cumhurbaşkanımıza kadar götürür hatta “Sayın Cumhurbaşkanım, Başkan buradan yol geçirecekmiş bizim camiyi yıkacak” bile der, gerisini anlatmaz ve dolasıyla da Reis’i bile kandırdığımızı sanırız.
İnşallah bu konuyu en müsait zamanda daha detaylı açalım.
Sonuç; Muhacir Pazarı trafiğinin sorunu sadece bölgenin trafik akışı ile olmaz otoparktan tutun da bu bölgeyi bağlayan yollara kadar uzanır.
SİZ İNSAN DEĞİLSİNİZ…
Bu bölüme gelmeden dahası sizlere de tam olarak değil buzlayarak sunacağım fotoğraf karelerinin bana ulaşmasından önce Feyzullah Ertaş abimiz bizlerle şöyle bir şey paylaşmıştı;
“NEDEN KÖPEKLER İNSANLARDAN DAHA AZ YAŞAR?
İşte 6 yaşındaki bir çocuğun şaşırtıcı cevabı:
Bir veteriner olarak Belker isimli, 10 yaşındaki İrlanda cinsi bir kurt köpeğini muayene için çağrılmıştım.
Köpeğin sahipleri Ron, eşi Lisa, ve küçük oğulları Shane olmak üzere köpeklerine çok bağlılardı, ve bir mucize umuyorlardı.
Belker’i muayene ettim ve kanser sebebiyle ölmek üzere olduğu teşhisini koydum. Aileye Belker için yapacak bir şey kalmadığını ve izinlerine istinaden evde uyutarak ötenazi uygulamayı teklif ettim.
Gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra aile 6 yaşındaki oğulları Shane’in de uygulamayı görmesinin iyi olacağını söyledi. Shane’in bu tecrübeden bir şeyler öğrenebileceğini düşünüyorlardı.
Ertesi gün yine boğazımdaki o tanıdık düğümlenme ve aile ile köpeğin etrafında toplandık. Küçük çocuk köpeğini son bir defa severek “Hoşça kal” derken o kadar sakindi ki, ne olup bittiğini anlamadığını düşündüm. Birkaç dakika içinde Belker sessiz bir şekilde hayata veda etmişti.
Küçük çocuk ilginç bir şekilde Belker’in gidişini herhangi bir zorluk yaşamadan kabul etmişti. Belker’e veda ettikten sonra aile ile oturmuş “köpeklerin neden insanlardan daha az yaşadığını” sorgularken küçük çocuk aniden “ben sebebini biliyorum” dedi.
“İnsanlar iyi olmayı, doğru bir hayat yaşamayı ve herkesi sevmeyi öğrenmek için doğar ve yaşarlar değil mi?” Küçük çocuk konuşmasına şaşkın bakışlarımız arasında devam etti “Köpekler zaten bunların tümünü bildikleri ve uyguladıkları için bizim kadar uzun kalmalarına gerek yok ki!”
Küçük çocuğun konuşması üzerine düşünmeye başladım,
Basit yaşa
Koşulsuz sev
Derinden hisset
İyilikle ve içten konuş…”
…………….
Köpekleri, kedileri, tavukları ve horozları hatta 13 kara kaplumbağası olan bir hayvansever olarak bu hikayeden etkilenmiştim.
Ancaaaaak daha evden çıkmamıştım ki bu kez Karatay Büyüksinan Mahallesi Beyman Sultan Sokak üzerindeki Akderya sitelerinin önünden bu iki fotoğraf geldi.
Ve bir insan evladı altına da şunu yazıyordu;
“Al Uğur abi al. Senin öve öve bitiremediğin hoşgörü şehrin Konya’nın sokaklarından bir görüntü. Kusura bakma abi ama ben böyle hoşgörü şehrini… Minik yavru kediye yapılan işkenceyi gözünle gör. Kedinin gözüne pil sokmuşlar. Bu nasıl bir işkence zihniyetidir, bu nasıl bir vicdandır? Ağzı burnu kan içinde kalmış.”…..
……………….
Haydi değerli büyüklerim, mübarek insanlar, Konya’yı övmeye geldiği zamanda kimseye söz hakkı dahi vermeyenler…
Bu fotoğraflar ulusal basına yansısaydı.
Bu işte İzmir’de Eskişehir’de son bir yıldır da İstanbul’da olsaydı ne derdiniz?
Aynı o diyeceklerinizi ve diyeceklerimizi dönelim şimdi kendimize söyleyelim olur mu?
Allah bizi affetsin.
Kimseye tek kelime söylemiyorum sadece ve sadece Cenab-ı Allah’ımın bize bir ders vermesinden korkuyorum o kadar.
Çünkü bir yavru kediye bunu yapan insan olamaz vesselam.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Yalanlara karşı hoşgörünün artması, birçok diğer kötülük için de zemin hazırlar.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Her şeyi karşı taraftan ya da birilerinden beklemek yerine o yönde kendimiz bir adım atma cesaretini gösterebildiğimiz anda daha iyi ADAM oluruz.