40 yılı aşkın süredir Konya-Ankara ve İstanbul’da gazetecilik yapıp tekrar tilki misali kürkçü dükkanına döndükten sonra kendi şehrimde huzur içerisinde bu işi noktalayacağımı sanmıştım. Çok büyük hata yapmışım, yanılmışım. O yıllarda ortaokulda öğrencisi olan kızım İstanbul’dan döndüğüme üzülmüştü. O İstanbul’un büyüsünde küçücük hali ile İstanbul’dan dönmek istemiyordu. Ben de ona çıkışmıştım “Kızım Konya bizim şehrimiz” diye. Ah akılsız kafam ahhhhh.
Son yıllarda gözümün önüne hep o an gelir.
Benim ortaokul çağındaki biricik küçük kızım meğer benden daha ileri görüşlü imiş.
…………
Allah’a şükürler olsun ki çevremizdeki bu kadar çok dost görünen düşmana, en küçük bir hata yapmamız için fırsat kollayan günün adamlarına rağmen Allah’ın sevgili bir kulu olarak en az hata yapmanın gayreti içerisindeyiz. Aynaya bakıyorum Konya’da ve Türkiye’de günlük her gün yerel yazı yazan tek gazeteci olarak ömrümüzü tek tek tüketiyoruz. Bundan büyük şükür etmem gereken bir konu var mı?
Bugün şehrin sorunları ile değil de böyle bir giriş yapmamıza neden olan durum ise, bıkıp usanmadan Allah’ın her günü şehrin, ülkenin ve de Mehmet Baykan’ın aleyhinde yorum yapan bir abimizin dün yine “Sen de bunlardan dersini çıkar Uğur Özteke sen de ilahi huzurda hesap vereceksin” cümlesi oldu.
……………
Anlayana anlamayana buradan bir daha yazalım. Ben de üşenmeyeceğim bilene bilmeyene, anlayana anlamayana, tanıyan tanımayana örnekleri ile delilleri şahitleri ile tek tek yazacağım.
………………..
Önce 40 küsur yıllık gazetecilik hayatımda rahmetli Ecevit’in dışında Ecevit’ten sonra Başbakanlık, Başbakan yardımcılığı, Cumhurbaşkanlığı (Demirel ve Özal) ve dönemin tüm siyasi parti Genel Başkanlığı yapmış tüm siyasi liderler ile Ankara’da iken Melih Gökçek ile İstanbul’da iken de Tayyip Bey ile bire bir çalıştım.
Türkiye Gazetesi ve İHA’daki üst düzey yöneticilik dönemlerimde sizlerin hayran olduğunuz o müthiş(!) gazeteciler, yazarlar gibi değil ama dürüst, vatanını milletini seven ve ne vaat edilirse edilsin hiçbir şey karşılığında manevi ve milli değerlerini satmayan vasat bir gazeteci olarak çalıştım.
Bu süreçte de Türkiye ve dünya çapında haberlere imza atarken Emniyet Teşkilatının, TSK istihbaratının ve Milli İstihbarat Teşkilatının bilgi akışı sağlaması ile sözüm ona başarılı oldum.
Son durak kara toprak demeden de bu manyakça gazetecilik tutkum içerisinde ömrümüzün kalan bölümünde yerel anlamda sizlerin okurların ve bize güvenenlerin vicdanı olmaya çalıştım. Çalışıyorum, çalışacağım da inşallah.
Haaaa sık sık dile getiriyorum.
Bu şehirde siyasi iradenin isteği ve bilgisi dışında tek kelime istenmeyen bir konuyu yazmanız mümkün değil.
Bu şehirdeki “DENGELER” yeminle söylüyorum Ankara’nın siyasi hesabında, İstanbul’un finansal hesabında yok ve olamaz da.
Bu şehirde üst düzey yöneticisinden, en üst düzeydeki zenginine kadar (İyi niyetli, güzel, örnek ve başarılı olanları tenzih ederim) maalesef, maalesef iki yüzlülüğünü hiçbir yerde göremezsiniz. Kimse de bu konuları anlayıp insanımızı tanımakta USTA filan olduğunu sanmasın. Bu şehirde en kolay ve en ustalar İNSAN SATICILIĞINDA Ordinaryus Prof. olmuşlardır.
Böyle bir düzende ben çok doğruyum, ben çok iyiyim asla demedim ve demem.
Yalnız 2003 yılının kasım ayında Cenab-ı Allah’a ve kendime şöyle bir söz verdim. “Hiç kimseye arkasından söyleyeceğim bir sözü yüzüne karşı demeden demeyeceğim” ve artık demiyorum. Bu yüzden de oğlumun kızımın rızkına bile zarar vererek yazamasam da gerçekleri ya da doğru olduğunu sandığım şeyleri o işlerin 1 numarasının yüzüne söylüyorum. (Kimse bilmiyor ama artık oğlumun ve kızımın ekmeğine zarar vermiş durumdayım.)
Yine biliyorum ki bazı güçlerin gurdalaması ile başta polis olmak üzere hukuka kadar birileri hiç durmaksızın benim bir açığımı arayıp “oymak” için fırsat kolluyorlar. Allah’ın izni ile hiç kimse bu fırsatı bulamayacak.
Mesela içimde kalan ve bugüne kadar hiç kimse ile paylaşmadığım bir durumu bu vesile ile ilk kez yazıyorum ilan ediyorum.
Konya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz Bey şehrimizde göreve yeni başlamıştı. Kendisi ile ilgili o kadar güzel bilgi akışı olmaktadır ki. Bu arada şehirde ilgili ilgisiz alakalı alakasız Sayın Başsavcımıza hayırlı olsun ziyareti için sıradadır.
Adliyedeki görevli dostlarımızdan haber gelir. Sağcısı solcusu şu uygulamayı anlatmaktadır.
Yanlış hatırlamıyorsam Adliyede mesai saat 8.30’da başlıyorsa görevliler 9’da adliyeye geliyorlardır. Durumu gören Sayın Başsavcı bir gün eline kolonya şişesini alır mesai başladıktan sonra herkesi dış kapıda karşılar ve “Hoş geldiniz… Bir daha mesaiye geç gelirseniz bu kez size güle güle ikramında bulunacağım” der.
Çok basit gibi görünen konu Adliye gibi stratejik kurumumuzu sallar. Sayın Solmaz o gün yüreğimde pırıl pırıl bir ışık yakar. Biz de o günlerde daha Sayın Solmaz’a hayırlı uğurlu olsun demeye gitmemişizdir. Tam bunu yazayım mı yazmayayım mı? diye düşünürken Emniyet’ten üst düzey bir müdürümüz arar kibarca beni Emniyet’e davet eder. Ertesi gün soluğu makamda aldık.
Müdür Bey kibarca FETÖ konularının savcısına bir ihbar yapıldığını ve benim şehrin dönemin anlı şanlı işadamının daha sonra FETÖ ile hukuksal mücadele veren isminin ama Başsavcılığa ama FETÖ Savcılığına “Uğur Özteke bana operasyon yapılacak diyormuş” diye yaklaşıp söylediğini aktarır. “Bu konu doğru mudur?” diye sorgu başlar. O uyanık işadamı böyle uydurma bir cümle ile sözüm ona hukuk adamlarına yaklaşacağını sanmaktadır.
Ben de Sayın Polis Müdürüne durumu şöyle özetledim.
“O şahsın ismini ağzıma aldığıma dair bir kişi varsa hukuk önünde hesaplaşmaya hazırım. Ama şu açıktır, araştırabilirsiniz 15 Temmuz öncesi benim Emniyet teşkilatı ile yaptığımız görüşmelerde o kişi ile ilgili konuşmalarımız da 15 Temmuz sonrası yaşanılanlar da bu şahıs ama şüpheli ama sanık olarak uzun süre yargılanmıştır. Sonra da beraat etmiştir. Bu hukuk ile kendilerinin arasındaki durumdur. Bana bu yargılama süresince daha önceki anlattıklarımdan vazgeçmem konusunda çalışma hayatından iş dünyasına kadar farklı kesimlerden baskı yapılmış ama hiçbir zaman Emniyet’e giderek bu ifadelerimden vazgeçmemişimdir. Üstelik bu şahsın parası, çok güçlü kurumu tarafından ilan reklam her basın organına verilmesine rağmen bize verilmemiş dolayısıyla gazetem yani ben terbiye edilmeye çalışılmışımdır. Bu adam benim dünyamda yok iken, onlar benimle paraları ile böyle uğraşırlarken benim bu adama bir daha operasyon yapılacağını söylemem ve bunu dolaylı da olsa uyarmam mümkün müdür?”
…………………
Evet o günlerden bu günlere Sayın Başsavcımız Ramazan Solmaz Bey şehrimizde hukukun 1 numarası olarak herkesin gönlünde taht kurmuş saygı ve sevgi ile karşılanmakta ağırlanmakta ve anılmaktadır. Biz de kendisi ile her karşılaştığımız ortamda benim cephemden en samimi şekilde görüşmekteyiz.
Ama içim yanmıştır ve Sayın Başsavcımıza ziyaret için ayağım Adalet Sarayına hala gitmemektedir. Nasıl ki günümüzün Firari Emniyet Başmüdürü ve ekibi yüzünden içimdeki polis sevgisi zedelenmiş ise (!)
………………….
Bu özel durumu niye sizlerle paylaştım.
40 küsur yıldır devletin istihbaratından hukukun en üst kademesine kadar dolaylı dolaysız hiçbir şekilde resmi yani şüpheli olarak bile dosyam olmamıştır.
Tek dosyam ve 16 saatlik hücre olayım yine darbe öncesi o günün ve o dönemin Emniyet başmüdüründen savcılığına ortak çalışma ile olmuş. Veeee o ekip bugün Amerika’da kırmızı bültenle aranmaktadır. Bazı alt kademedeki görevliler ise cezaevindedir.
Hep söylüyorum o darbe girişimine en çok ben sevindim biliyor musunuz? İyi ki o alçak girişim oldu da birileri şimdilik ortaya çıktı. Yine de bu millet her şeyi biliyor. Siz bakmayın meydanlarda dolaşıp selfi yapanları millet te biliyor devlette. Bu iş daha bitmedi de.
Ankara ve İstanbul’da özellikle yasa dışı sol örgütlerin ölüm listesinde (Bir kez da yine yaptığımız bir haberin ardından aşırı sağ bir örgütün listesinde) yer almış ama hiçbir zaman para, menfaat ve makam karşılığı inandığım manevi ve milli değerleri satmayan bir gazeteci olmaya çalıştım ve bunu da başardım. Tabii ki bunda Cenab-ı Allah’ın koruması ile bugün küçük Konya’mızın her sokağında her mahallesinde her sanayisinde her resmi kurum ve kuruluşunda başım dik alnım açık girip dolaşabilmek ve de konuşabilmekte dahası her gün kendimce bir şeyler yazabilmekteyim.
…………
Haaa birilerinin koca koca adamlar dediklerimizin para makam ve küçük menfaatler için neler yapabileceklerine de zaman zaman şahit olan bir fani olarak onları gördükçe Cenab-ı Hakk’ın huzurunda daha temiz olduğuma inanıyorum.
…………..
Bilmem anlatabildim mi değerli büyüğüm?
Sizin kim olduğunuzu da bir vesile ile öğrendim. Ve çok üzgünüm ki sizin her gün eleştirdiğiniz o insanlar daha dört beş yıl öncesine kadar sizin elinizden tutuyordu. Siz o insanlarla Ankara’da başrollerde idiniz. Öküz ölüp ortaklık bozulmuş olabilir. Ama o gün o insanlarla ben nasıl bir mesafede isem bugün yine aynı yerdeyim. Çünkü benim onlarla maddi ve manevi hiçbir ortaklığım hala olmadı. (Çok şükür)
………….
Değerli okurlarım başınızı ağrıtıyorum ama bugün bir vesile ile buralara geldik tekrar söylüyorum Orhan babanın dediği gibi “Hatasız bir kul” asla değilim. Ben de çok hatalar yaptım, günahkar bir faniyim. Ama Allah ile kulu arasındaki durumun dışında bugün bağıra bağıra diyorum ki “Hiçbir yasadışı işle işim olmadı bundan sonra da olmayacak, olmayacak, olmayacak… Tabi ki Allah’ın izni ile. Buna rağmen başıma her gün bir çorap örülmesinden korkuyor muyum? Hem de nasıl korkuyorum. Bu iş hepimiz için her an mümkün mü? Evet hepimizin başına her an bir çorap örülebilir.”
O zaman 2003’ün Kasım’ında o güne kadar dualarımda olmayan bir cümleyi bugün günde en az 50 defa tekrarlıyorum, “Allah’ım beni ve sevdiklerimi cümlemizi başımızı öne eğecek hatalardan yanlışlardan koru”…
Eeeeee bugün yerel bir şey yazmayacak mıyız?
SAYIN VALİME VE BÜTÜN ÇALIŞKAN
SAĞLIKÇILARIMIZA TEŞEKKÜR EDERİM
Dün gündeme taşıdığımız sağlıkla ilgili iddia ile bağlantılı olarak Sayın Valimiz Cüneyit Orhan TOPRAK Bey aradılar. Konunun üzerinde olduklarını her türlü gelişmeyi takip ettiğini hiçbir şeyin gizli saklı kalmayacağını söylediler.
Bu arada bu gelişmeler doğrultusunda gelinen noktada alınan paranın söz konusu doktor ile alakalı olmadığının, sivil görevli ile alakalı olduğunun, o şahsın orada bulunup bulunmamasının gerekliliğinin ise araştırıldığını, ayrıca hastaya ve hasta yakınına bu işlemin devlet tarafından ödenmediğinin belirtildiğinin ve de ispatlandığına kadar pek çok bilgiye ulaşıldığını devletin 1 numarası söylediler.
Allah bizi ve cümlemizi yanıltıp mahcup etmesin.
Sayın Valimiz Toprak çok farklı bir şahsiyet ve gerçek bir devlet adamıdır.
Allah kendisinden bir değil bin kere razı olsun.
…………..
Bir yazdım ise 1 milyon yazamadığım ve asla ölsem de yazamayacaklarım ile bugün başınızı kendim için ağrıttım ise özür dileyerek noktayı koyuyoruz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Gidecek değil kalacak yeri olmalı insanın, bir kalbin ve bir duanın içinde.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Otoparklar aracımızı hızlı kullanmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.