Torku Konyasporumuz bize bu yıl yine kalp çarpıntıları yaşatacak gibi. Geçen haftaki Karabükspor maçının morali ile hazırlandığımız Trabzonspor maçında 7.Dakikada Ömer Ali’nin götürüp, Hasan Salih Kabze’ye verip alda at dediği pozisyonu Hasan Kabze değerlendirince maça 1-0 önde başlamış olduk. Ayrıca tüm şartlarda lehimizeydi, maçtan bir gece önce Trabzonspor’un hocası Halilhodziç görevi bırakmış, maçta yardımcısı Fransız Bonnevay maç sonu gideceğini bile bile profesyonellik gereği son görevini yapıyordu. Müsabakada Trabzonspor’u desteklemeye gelen çok az bir seyirci vardı ve maç başlamadan Aykut Kocaman hocamız yayıncı kuruluşun ekranlarında bundan söz etmişti, diğer bir noktada Trabzonspor’un daha Konyasporumuzla oynamadan 66 saat önce Belçika’da Lokeren ile oynaması ve o maçın yorgunluğunu atamadan Konyaspor’umuzun karşısına çıkmasıydı.
Tüm şartlar lehimizeydi 1-0’da öne geçmiş olduk, ancak düşünemediğimiz aklımızdan geçiremediğimiz bir şey vardı takımda defans yönünden aşırı bir zafiyet vardı, geçen sezon ki Elazığspor’a Konya’da 3-2 yenildiğimiz maçta çok kötü oynayan ve bize ligin sondan ikinci maçı olan Kayserispor maçına kadar düşme sendromunu atlatamamamızda başrol oynayan Tolga Ünlü ve Elvis Kokaloviç bu maçta da sahne almıştı ve sonuç da aynıydı 3-2. Transfer sezonunda 12 transfer yapmıştık ancak defansa Elazığspor’a giden yılların oyuncusu kaptanımız Erdinç Yavuz’un yerine sadece Volkan Fındıklı ile Manisaspor’dan Benjamin Fuchs’u almıştık, Volkan Fındıklı ilk 18’de yoktu, Benjamin Fuchs ise maçın 86.dakikasında Mehmet Güven’in yerine oyuna alınıyordu o saate kadar da atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti. 25 yaşında olmasına rağmen hala daha yeterince tecrübe kazanamayan Tolga Ünlü amatörce bir hata yaparak 16. dakikada topu elle oynayınca penaltıya sebep oluyor ve bir de sarı kart görüyordu. Oscar Cardozo iki sefer tekrarlanan penaltı atışında ikisini de gol yapıyordu, bu golden önce gol olacağının sinyali 10.dakikada Mehmet Ekici’nin serbest vuruşunda top direkten dönmüş, dönen topa kafa vuran Yusuf Erdoğan’a kalecimiz Vid Belec dur demişti, 30.dakikada Tolga Ünlü ve Elvis Kokaloviç’in kademe ne diye bir şey bilmemeleri sonucu Yusuf Erdoğan; Beyoğlu’nda gezer gibi topu götürüp bir de kalecimiz Vid Belec’i de çalımlayıp boş kaleye topu yuvarlayıvermişti. Bir anda tüm şartlar aleyhimize dönmüş ve ilk yarıyı 2-1 mağlup şekilde soyunma odasının yolunu tutmuştuk. 2. yarıya çıkmadan Aykut Hoca’nın devre arası futbolcuları haşlaması meyvesini vermiş ve 48.dakika da Hasan Kabze’nin güzel pasına sert ve düzgün bir şut çıkartan Ömer Ali Şahiner durumu 2-2’ye getirivermişti. Her an 3. golü atabilecek bir pozisyonumuz vardı 2 sefer Ali Çamdalı’nın ve birer sefer de Tolga Ünlü ve Aliaksandr Hleb’in vuruşlarından sonuç alamadıktan sonra, atamayana atarlar misali 77. dakikada sahanın en iyisi Jose Bosingwa’nın ortasına Elvis Kokaloviç’in çok yakınında olmasına rağmen müdahale etmemesi sonucu ben yiyemedim sen ye misali iyi yükselen Oscar Cordozo kafayı yapıştırıp kalecimiz Vid Belec’in de geç uzanmasından istifade ederek durumu 3-2 yapıveriyordu. Golün şokunu atlatmadan 79.dakikada önce yan, 80.dakikada da bu sefer üst direkten Mehmet Ekici’nin bazukaları direklerimizden dönüyor bereket versin gol olmuyordu gardı düşmüş boksör gibiydik. Son 10 dakika oyuncu değişiklikleri ile geçmiş, hakemin de 3 dakika maça ilavesiyle 3-2 yeniliyorduk.
Bundan sonra ilk yarının sonuna 7 maç kaldı bunların 4 adedi içeride Gaziantepspor, Mersin İdmanyurdu, Galatasaray ve Beşiktaş ile deplasmanda ise Akhisar Belediyespor, Gençlerbirliği ve Çaykur Rizespor ile karşılaşacağız. 17.haftadaki Konya’daki Bursaspor maçını 2.devrenin başında oynayacağız, ayrıca ilk yarı sonuna kadar da 4 adet Ziraat Türkiye Kupası maçı oynayacağız. Devre arasında mutlaka ve mutlaka iyi bir kaleci, topu oyuna iyi sokabilen kesici ve gerektiğinde ileri çıkabilen Tomas Sivok gibi bir stoper, iyi bir ön libero ve çok iyi şutör, kafa toplarına hakim, oyunu ileride tutabilecek Ciprian Marica gibi müzmin sakat olmayacak, araştırılıp transfer edilmesi gereken bir golcüye acil ihtiyacımız var. Futbol iyi oyuncularla izlenir ve taraftarda ona göre maça gelir, bir Cristiano Ronaldo Real Madrid de 11 maçta 18 gol atabiliyorsa ve bu sayıya Türkiye Süper Ligi’nde hiçbir takım ulaşamıyorsa oturup şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekmez mi? Diyeceksiniz o Cristiano Ronaldo, tamam ama onu da Allah yarattı, o da bir insan bunlar çalışmakla olacak şeyler.
Bıktık inanın yıllardan beri kalp sektesiyle her an gol yiyecekmişiz gibi maç izlemekten hepimiz kalp ve tansiyon hastası olduk. Geçen yıl Antalyaspor, Sivasspor, Eskişehirspor, Akhisar Belediyespor ve Kayserispor maçlarını Konya tabiri ile tribünde karnımızı kaşıya kaşıya izlemiştik biz o maçların coşkusuna, sevincine, heyecanına hasretiz. Bu yıl oynadığımız 9 maçta da bunu hiç göremedik, buna Ziraat Türkiye Kupası’nda oynadığımız Hacettepe ve Altay maçlarını da ilave edilebiliriz, ayrıca yenildiğimiz bir maçtan sonra perşembe gününe kadar futbolculara ödül gibi izin verilmesini de anlayabilmiş değilim. Gaziantepspor maçımızda inşallah artık müzmin sakat Ciprian Marica hariç tüm takımı sahada görmek istiyoruz. Gaziantepspor maçımızda takımımıza üstün başarı dilerken yazımı noktalıyorum.