İçinde bulunduğumuz şu buruk günlerde söze nasıl başlanır bilemiyorum. Önce İstanbul ardından Kayseri ile resmen yüreğimiz yandı. İstanbul'da polisimiz namlu ucundayken Kayseri'de de çarşı iznine çıkan silahsız askerimiz haince hedef alındı. Savaşta bile silahsız askerlere ateş etmeyen, ateş etmeyi bırak düşmanının yaralarını saran, onlara bir yudum can olan bir milletin torunlarını ancak sırtından haince vurabilirsiniz. Savaşmanın bile bir erdemi var ki siz insan bile değilsiniz. Bu son çırpınışlar içinde kendi kanınızda boğulacaksınız. Rabbim kahramanlarımızın şehadetlerini huzurunda kabul buyursun. Yüce hizmetlerini inşallah cenneti ile mükafatlandırsın. Yaralılarımıza da şifa diliyorum. Aziz milletimiz var olsun. İnanıyorum ki Yüce Allah'ın (C.C.) azabı daha çetin olacak. Rabbim bu ülkenin dirliğini, birliğini, düzenini bozanlara fırsat vermesin.
Kalem oynatmanın zor olduğu bu günlerde terörün ulaşmak istediği hedeflerin aksine biz millet olarak hayatımıza devam ediyoruz. Tabiri caizse eskisine nazaran dimdik ayaktayız. Terörden korkmuyoruz ve bu insanlık suçunu lânetliyoruz. Hayat kaldığı yerden tüm burukluğuyla devam ederken Konyaspor'da Karabük'te Kardemir Karabükspor'un konuğu oldu. Karabük temsilcisi sahasında misafir ettiği takımlara kolay kolay göz açtırmıyor. Igor Tudor'un öğrencileri evinde başarılı bir performans ortaya koyarken deplasman grafiğiyle fikstürün orta sıralarında kendine yer buluyor. Sahasında aldığı puanlarla ayakta duran mavi kırmızılılar kağıt üzerinde daha avantajlı görünürken oynadığı oyunu sistem haline getiren, bu sistemi de ligimizde kabul ettiren Kocaman'ın öğrencileri maça bir adım geriden başladı.
İçimizdeki hüzünler hayatımızın her alanına yansıdığı gibi futbolcu kardeşlerimizin de kramponlarına yansımış olacak ki tatsız tuzsuz bir doksan dakikanın ilk düdüğü çaldı. İlk çeyrek dilim geçilirken birbirini yoklayan her iki takımdan temsilcimizin yüzü Dimitar Rangelov ile güldü. Öyle ilginç bir gol attık ki yüzlerde tebessüm oldu. Kaleciyle karşı karşıya kalan ve ofsayt pozisyonuna yakalandığını düşünen Bajiç'in biran duraklaması, sonrasında Rangelov'a yaptığı asist ile skor tabelasını değiştirmemize neden oldu. Belki de Konyaspor'u uzun süreden sonra bu kadar defansif anlamda zaaflar verdiğini gözlemlediğim maçta golden sonra Karabük temsilcisinin yaptığı ataklara cevapsız kalmasıyla boş gözlerle izledim. Deneyimsiz bir zamanlama ile belki kart görüp takımını on kişi bile bırakabilecek bir penaltı pozisyona imza atan Volkan Fındıklı'ya çok kızarken Serkan Kırıntılı'nın kurtarışıyla bu kızgınlığımı unuttum.
İlk yarı süresince topu sadece sağ kanattan oynayan Karabükspor, ikinci yarının ilk dakikalarında da sağ kanattan geliştirdiği atakla Yatabare'nin ayağından golü bulup skor eşitliğini yakaladı. Şanssız bir golü filelerimizde görerek ikinci yarıya başlayan temsilcimiz ikinci yarı boyunca ezber bir oyun oynayınca bir puana razı bir görüntü içerisine girdi. Yenemiyorsan yenilmeyeceksin anlayışıyla deplasman alınan bir puan, rakibini çemberde tutup onu kendine yaklaştırmayan bir anlayışla puanları kardeş kardeş paylaştık. Serkan Kırıntılı topu takım arkadaşlarına, oyuna kazandırmada halen sorun yaşasa da kurtardığı penaltıyla da önce Volkan'ı ardından takımını ipten aldı diyebilirim. İlk yarının bitimine bir maç kala 24 puan toplayan temsilcimiz Atiker Konyaspor böylelikle genel otoritenin tahmin ettiği puan ortalamasını yakalayarak gözünü Akhisar Belediyespor deplasmanına çevirdi. Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır diye sözümüzü bağlayalım da vatanımız noktamız olsun.