Bu sene inşallah hayırlı ve bereketli bir kış geçirecek gibiyiz.
Bunun ilk sinyalini hafta sonu gördük. Şehir yağan güzel bir yağmur ile yıkandı. Toprak suyla buluştu. Tabii inci ince ama durmadan yağan yağmur bazı ana cadde ve sokaklarda kavşaklarda küçük gölcüklerin (!) oluşmasını sağladı. Yine şehir merkezinde istenmeyen, üzücü, küçük kazalar meydana geldi.
Hadim, Seydişehir başta olmak üzere yüksek kesimlerdeki ilçelere yılın ilk karı yağdı.
Hayırlısı Allah’tan, inşallah bereketli bir kış geçiririz.
YAŞ GEÇİYOR YAŞ…
4 Kasım doğum günümdü. Eşim, çocuklarım, anam, babam, kardeşim başta olmak üzere siz değerli okurlarımdan, sevenlerimizden, bizi takip edip inananlardan belki de bu yaşıma kadar gördüğüm en büyük ilgiyi gördüm. Avrupa’dan Uzak Doğu’ya bizi takip eden güzel insanlarımız mutluluğumuzu paylaşıyorlardı.
Bir insanın bu şekilde sağlıklı huzurlu ve mutlu yaşlanmasının ne kadar anlamlı olduğunu anladım.
Bu arada o kadar farklı mesajlarda aldım ki. Mesela bunu sizlerle özellikle paylaşmak istedim. Bu abim beni her gün takip ediyor. Ama her gün haklı olarak eleştiriyor. İnşallah bir gün bir yerde az da olsa ortak noktayı bulabileceğiz.
“Canım benim tatlı duayenler duayeni!
Yani ordinaryüs profesör Uğur Özteke..!
Ama bir zaafınız var! Acımasız olun acımasız! Gücünüze eriştiniz doğru. Aranıyorsunuz doğru. Ama farkında değilsiniz çünkü insanlar sizi yönlendiriyor. Değer mi? Değmez, değmez.
Bildiklerinizin bedeli mi? Güldürme Allah aşkına.
Amaaaaa ya yetenekleriniz! Yaş geçiyor yaş!
Biraz gayret ve biraz sabır..!
Sonuç: iyi bir insansınız. İnşallah iyi bir dede olursunuz ..!”
………..
İnşallah.
BİLİM MERKEZİ’NİN TÜRKİYE’YE ÖRNEK PROJESİ
Türkiye’nin TÜBİTAK destekli ilk Bilim Merkezi’nin ne olduğunu inanın ben daha yeni yeni anlamaya öğrenmeye başlıyorum.
Bunu şöyle küçük küçük açarsam belki bizi okuyan takip eden okurlarımıza kamuoyuna daha iyi anlatabilirim.
Bu merkez yapılırken, yapıldığı zaman bunu yine Büyükşehir’in farklı bir çalışması özellikle de çocuklara yönelik bilimi ilmi eğitimli öğrenmeyi destekleyecek bir bina olarak düşünüyordum. Üç dört defa kendim gittim. Daha sonra Sayın Başkan Tahir Akyürek ile bir daha A’dan Z’ye burayı gezdik. Bendeki kanaat aynı idi.
O zamanlar buranın önemi hakkında tek bildiğim şey, bu merkezin pek çok il yöneticisi tarafından kendi illerine yapılması için her türlü baskıyı dahası siyasi manevrayı yaptığı idi. Tüm çalışmalarda ve sıralamada elene elene son iki il kalmış.
Konya ve Eskişehir.
Dönemin Maliye Bakanı rahmetli Kemal Unakıtan bile resmen devrededir ve bu Bilim Merkezi’nin vekili ve bakanı olduğu Eskişehir’e yapılması için seferberdir. Konya cephesinde ise Sayın Ahmet Davutoğlu o her zaman ki gibi mütevazı kimliği içerisinde Tahir Başkan’la ve ekipleri ile Konya için çaba harcamaktadırlar.
Ancak en üst makama gidildiği zaman o gün için siyaset kapı dışarı edilir ve “Kim hak ediyorsa oraya verin” emri çıkar. Ve Bilim Merkezi Konya’nın olur.
…………..
O günden bugünlere gelmiştik. Cumartesi sabahı yine lüzumsuzluk yapıp oralardı dolaşırken bir şey dikkatimi çekti.
Konya’daki değerli üniversite hocalarının yanı sıra İstanbul başta olmak üzere pek çok üniversiteden gelen profesörler öğretim üyeleri de oradadır. Serde merak var ya turlarken Konya için beynine ve yüreğine çok inandığım Doç. Dr. Zekeriya Mızırak Hocam ile karşılaştık. Hocam ile sohbet ederken Bilim Merkezinde Türkiye Liselerarası Sosyal Bilimler Makale Yarışmasının finali olduğunu öğrendim. Meğer Zekeriya Hoca bu projenin proje koordinatörü imiş. Bu arada yine Türkiye’nin dört bir yanından 45 ayrı şehirden yaklaşık 150 öğrencinin aileleri ve öğretmenleri ile final için mülakata geldiklerinin bilgisi alıyordum.
Bir gazeteci olarak böyle bir şeyi hatırladım. Geçen yıl ilki yapılmış bu yıl ikincisi imiş. Hatta geçen yıl ki ödül törenini Sayın Davutoğlu gelmiş öğrencilerle, aileleri ile öğretmenleri ile görüşmüş onlara hitap etmiş. (Bunu da hocayı dinlerken hatırladım)
Zekeriya hocadan beni şok eden bir başka şeyi daha öğreniyordum.
Geçen yıl birinci olan çocuk Galatasaray Lisesi’nden imiş ve gayrimüslim imiş.
Bu çocuğumuzun annesi birinci ilan edildikleri zaman aynen şu cümleleri söylemiş “Konya’ya gelirken çok ümitsizdik. Evet çok şükür biz bu vatanın insanlarıyız. Devletimizi seviyoruz ve ona bağlıyız. Ancak soyadımızdan gayrimüslim olduğumuz anlaşılacağı için dereceye bile gireceğimizi tahmin etmiyorduk. Adaletinize teşekkür ederim” diyormuş.
Bu çocuk Amerika Birleşik Devletlerinden 1 milyon dolarlık bir burs kazanmış ve şimdi Amerika’ya gitmiş.
Oysa Zekeriya Hoca bu yarışmanın asıl amacının başarıları ile dikkat çeken gençlere, ailelerine, öğretmenlerine Konya’yı tanıtmak, şehri gezdirmek, hatta Konya pilavı dahi ikram ederek bu akıllı zeki yetenekleri şehre çekmek olduğunu söylüyordu.
Ve bu geçen yıl ki örnek Zekeriya Hoca ve ekibini ne kadar mutlu etse de bir yerde çocuğun Amerika’yı o müthiş bursla tercih etmesinden dolayı buruklaştırmıştı. Çünkü bu ekip o çocuğun Konya’da bir üniversiteyi tercih etmesini hayal ediyorlarmış.
Aslında şehrin ve ülkenin genç yetenekleri seçme adına çok orijinal ve müthiş bir proje ama bence bu iş bizi aşacak gibi. Özünde şehrin ya da ülkenin böyle bir projesi olsa genç beyinleri kendi içimizde yoğurur ve geleceğimiz adına kazanırız.
Yine de ümitsiz olmamak gerekir.
Yalnız hafta sonu bir şeyi öğrendim. Bilim Merkezi benim bildiğim gibi bir çocuk bahçesi değilmiş. Bu kadar da cahil olduğum için kendimden utandım.
Bu tür işlere emek veren, beynini patlatan yöneticilerimizden özür dilerim. Haklarını helal ederler inşallah.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Kimse kimseyi yargılayacak kadar masum değildir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Soğuk ve yağışlı havalarda üşüyen garip insanları hatta hayvanları düşünebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.