Gününüzde çevre sorunları, topyekûn insanlığın hayatını tehdit eder, boyutlara ulaşmış, dünyanın her yerinde yaşayan bütün toplumları yakinen ilgilendirir duruma gelmiştir. Problemin çözülmesi, insanlığın sağlıklı geleceği, hatta varlığının idaresi açısından gereklidir. Konu bu kadar önemlidir. Esasen problemin çözülebilmesi için, konunun önemini herkesin çok iyi kavraması ve konuya sahip çıkması lazımdır.
Değerli dostlar kültürel çevre yanında; Tabi ve Ekolojik çevrende insanlar hatta bütün canlılar için hayat bir önem arz ettiği hususu inkâr edilemez bir gerçektir. Yerde ve gökte ki en küçük varlıktan en büyük varlığa kadar her şey, düşünen ve inanan insan için basit bir şey değildir. Canlı olsun, cansız olsun her şeyin fiziki kıymetinin ötesinde manevi bir değeri vardır. İşte bu bakımdan bütün varlıklar kutsaldır. Bu manada dengeyi koruyup, bütün canlı varlıklara zarar vermekten kaçınılmalıyız. Bu aynı zamanda Cenabı Hakk’ın emridir. Türk İslam Tarihi çiçek zevki, ağaç ve ormanların korunması, temizliğe zarafet derecesinde uyulması, yaratanlara merhametle ve emanet duygusu ile yaklaşılması gibi çevre sorunlarını temelinden halleden misal ve güzel uygulamalarla doludur.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın yaş kesenin başını keserim fermanı, bu misallerden sadece birisidir.
Müslüman Türkler’in çevre temizliği, çevrenin korunması konusunda ki hassasiyet ve dikkatlerinin gelişmesidir. Yüce dinimizin konu ile prensiplerinin etkili olduğu şüphesizdir.
Sevgili dostlar şimdi hafifçe arkanıza yaslanın, gözlerinizi kapatın, kendinizi olabildiğince gevşek bırakın, dertlerinizden sıkıntılarınızdan uzaklaşın. Gerçekten, yaşamayı istediğiniz bir dünyayı hayalle meye çalışın. Her birinizin bu kurmaca dünyalarınızın yaşanılan dünyaya hiç benzemeyeceğini söylesem kehanette bulunmuş olur muyum? Sanmam, Çünkü içimizden birinin kendisini balık istifi beton yığınlarıyla doldurulmuş gürültülerin birbirine karıştığı bir şehirdir. Hayal edeceğini hiç düşünmem. Çünkü içimizden birinin nükleer cehennem felaketinin kaygılarını çekmeye arzulayacağını bilmek isteyeceğini tasavvur edemem. İçimizden birinin sınırsız tüketim ve refah arzusuyla dünyamızın tükenir kaynaklarını oburca saldırmayı düşüneceğini veya herhangi bir biçimde güç Harcamaksızın düğmelerine basarak ihtiyaçlarını karşılayabilme telaşına düşebileceğini aklının ucundan geçirmen sanmam da bu dünya hepimizin, yaşanılacak başka bir dünya da yok. Kirliliğe karşı topyekûn bir gayret sarf edilmezse gelecek nesiller canlı çiçekler yerine plastik çiçeklerle avutulacak. Çiçeği saksıda ormanda tabloda seyretme talihsizliğini yaşayacaklardır.
Sevgili dostlar, garip ama gerçek, bunları biliyor musunuz?
Yurdumuz da doğal olarak bulunan 9.000 bitki türünden, yalnız 3 bin türün ülkemize has olduğunu, ülkemizde yaşayan hayvan türlerinin 15 katı olduğunu, ülkemizde doğal olarak 120 memeli hayvan, 440 kuş, 13 sürüngen, 350 balık türünün yaşadığını ve 15 memeli, 46 kuş, 8 sürüngen türünün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu, dünyanın büyük kuş göç yollarından ikisinin Anadolu’dan geçtiğini, sulak alanların, biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en verimli bölgeleri olduğunu ve ülkemizde uluslararası 56 adet sulak alan bulunduğunu, ülkemizdeki toprakların üçte ikisinin su veya rüzgâr erozyonunun etkisi altında olduğunu ve her yıl 11 cm kalınlığında 16 adet çam ağacının, bir ton kullanılmış gazete kâğıdı geri kazanıldığında ise 8 adet çam ağacının kesilmesinin önlenmiş olacağını, geri dönen her bir ton cam için yaklaşık 100 litre petrol tasarrufu olacağını, ülkemizde yaklaşık yılda 1 milyon ton kâğıtla gereksiz yazışma yapıldığını, insanların birbirlerine gönderdiği mektupların %4 4’nün okunmadığını, yalnızca 100.000 (yüz bin) aile gereksiz yazışmayı durdurursa, her yıl 150.000 (yüz elli bin) ağacın kesilmekten kurtulacağını, doğaya atılan atıkların %60’nın boya ve boya ürünleri olduğunu, otomobilinizi hortumla yıkadığınızda yaklaşık 550 Litre su harcadığını 3,7 litre benzinin yaklaşık 3 milyon litre içme suyunu kirletebileceğini, bir cam şişenin doğada 4.000 (dört bin) yıl, plastiğin 1000 (bin) yıl, çikletin 5 yıl, bira kutusunun 100 yıl, sigara filtresinin 2 yıl süreyle yok olmadığını biliyoruz Bir büro elemanının yılda 81 kilo yüksek vasıflı kâğıdı çöpe attığını, bir topak tereyağı üretmek için 400 litre suya ihtiyaç olduğunu, büyük bir kayın ağacının, 72 kişinin 1 günlük oksijen ihtiyacını karşıladığını, dünyada her gün 25.000 (yirmi beş bin) kişinin sağlıksız sulardan ölmekte olduğunu, son 3-4 yıl içerisinde 24 milyon hektar alanın çölleştiğini, dünya yüzeyini % 6’sını çölleşmiş olduğunu % 29’ununda çölleşme yolunda olduğunu dünya nüfusuna her gün 250 bin, her yıl 93 milyon kişinin katıldığını, dünyadaki mevcut suların ancak %1’nin kullanabilir su olduğunu, bu çevre sorunlarının oluşmasında ve çözümünde insanın doğrudan etkili olduğunu biliyor musunuz?
Ülkenin ağaçlandırılmasına katkıda bulunmakla, hem topraklarımızın erozyonla yok olmasını, hem de havamızın solunmayacak kadar kirlenmesini önleyebiliriz. Her taşında bir sır gizli doğa, bir avuç toprakla onlarca canlıya hayat veren bir nimettir. Ne yazık ki, insanoğlu farkına varmadan elindeki kaynakların yok olup gitmesine seyirci kalmaktadır. Henüz vakit geçmeden, çevre adına atılacak her adım, geleceğimizin garantisi olacaktır. Unutmayalım ki! Başka dünya yok!
Unutmayalım! İnsan olmadan çevre ve diğer canlılar rahatlıkla varlıklarını sürdürebilirler. Fakat çevre olmadan insanın varlığını sürdürmen asla mümkün değildir.