Biz tüketiciler, ne kadar büyük bir güç olduğumuzu bilsek sırtımız yere gelmez.
Ancak biz bunun farkında değiliz.
Bilinçli tüketici neyi ne zaman, nereden, ne kadar alacağını bilmelidir. Bunu bilmez ise her zaman kullanılacaktır.
Fırsatçıların piyasa ile kedinin fare ile oynadığı gibi oynamasına seyirci kalırsak şikâyet etmeye hakkımız olmaz.
Sizler de farkındasınız.
Soğan ve patates krallıklarını ilan etmişler.
O kralları tahtından indirmek bizim işimiz. Organize olursak, kararlı olursak denge kurulur.
Ama böyle zamanlarda biz tüketiciler her zaman panikliyoruz ve fiyatı artan şeyleri daha çok alıyoruz. Oysa doğrusu tam tersini yapmak değil midir?
Eğer bir şeyin fiyatı aniden yükselmişse, bilmeliyiz ki, işin içinde bir Alicengiz oyunu vardır.
Patatesin ve soğanın 5 liraya yükselmesinin gerekçesi ne olabilir ki?
Madem ki fırsatçılar piyasayı manipüle etmektedir, biz tüketiciler de karşı atağa geçeceğiz, suni fiyat artışını ahlaksızların elinde patlatacağız.
Hiç kimse 1 hafta patates ve soğan yemediği için ölmez.
Ama 1 hafta patates ve soğan almazsak fırsatçılara iyi bir ders vermiş oluruz.
Avrupalı tüketiciler bize göre daha iyi organize olmuşlar, bizden daha bilinçliler.
Bir gazetede okumuştum.
Yumurtaya yapılan aşırı zammı protesto etmek için Avrupalı tüketiciler 1 hafta yumurta almamış.
Anında yumurta fiyatları dibe vurmuş.
Biz de fiyatı artan şeyleri stoklama yolunu tercih ediyoruz. Öyle olunca da sahtekârların ekmeğine yağ sürmüş oluyoruz.
Bu sabah kahvaltıda patates kızartması yemiyoruz.
“Bir kişinin protestosundan ne olur ki” diye düşünmeyin.
En büyük rakamlar 1’le başlar, birer-birer yükselir.
Hadi hep beraber organize olalım ve bu hafta patates ve doğan yemeyelim.
El mi yaman, bey mi yaman gösterelim sahtekârlara.
Var mısınız?