Depremler sürekli canımızı yakıyor. Daha kalıcı çözüm üretme adına bir şeyler yapılmalı.
Çok bilinen bir cümle var. İnsanlar araba alırken 40 kişiye sorar. Sanayiye gider kaportacı, motorcu derken baktırır. Şimdilerde araçları daha güvenli sistemlerle analiz eden tramer sistemine sokar.
Bazılarımız öyle pimpiriklidir ki herhangi bir eşya alacağında yerine göre mağaza mağaza gezer.
Yalnız ev alırken işler değişir.
Doğru düzgün sorma baktırma gereği duymayız. O heyecanla bir an önce başımızı sokacak bir yer olsun diye parayı verip tapuyu alma derdine düşeriz.
Oysa yüz binlerce lira ödenen, belki de ömürde bir kez alınabilen evlerimiz için daha titiz davranmak zorundayız.
Zira depremler çok yıkıcı. Deprem olmasa bile Zümrüt Apartmanı örneğini anlatmama gerek var mı?
Neredeyse İzmir depreminde kaybettiğimiz kadar insanımız can vermişti o binada.
Neyse asıl diyeceğime geleyim.
Trafiğe çıkan her otomobil 2 yılda, daha ağır vasıtalar ise her yıl olmak üzere vize uygulamasına girer. Aracı olan herkes bunu bilir. Vize uygulaması araçların aksayan yanlarını görmek ve trafikte daha sağlıklı hareket etmesini sağlamak içindir.
Bu vizeden geçemeyen araçların trafikte kullanılmasına asla müsaade edilmez. Önce ceza yazılır sonra trafikten men edilir.
Aynı şekilde her gün kullandığımız asansörlere dikkat ederseniz güvenlik durumuna göre yeşil-mavi bazen de sarı-kırmızı etiketler görürsünüz.
Ne işe yarar o renkli etiketler?
Yeşil etiket, kontrolü yapılan asansörün kullanım açısından herhangi bir risk taşımadığı ve güvenli olduğunu ifade eder. Asansör can ve mal güvenliği açısından herhangi bir risk taşımamaktadır.
Mavi etiket, hafif riskli olarak değerlendirilmiştir. Kullanımda herhangi bir kısıtlama yoktur.
Sarı etiket, asansörün kabul edilebilir risk seviyesinde olduğunu belirtir. Belirlenen aksaklıkların 2 ay içerisinde giderilmesi gerekmektedir.
Kırmızı etiket, asansörün kullanım açısından yüksek riskli olduğunu belirten etikettir. Kontrol mühendisleri tarafından yapılan denetimde asansör kırmızı etiket aldıysa, asansörün kullanımı can ve mal güvenliği açısından uygun değildir ve kesinlikle kullanılmaması gerekir. Kontrol esnasında tespit edilen aksaklıkların 1 ay içerisinde giderilmesi gerekir, aksi takdirde asansör mühürlenerek kullanım dışı bırakılır.
Asansör yıllık kontrolü, bağımsız A tipi periyodik muayene firmaları tarafından yapılmaktadır.
Gelelim zurnanın son deliğine!
Her gün girip çıktığımız hayatımızın büyük bölümünü geçirdiğimiz evlerimiz için vize uygulaması düşünülemez mi?
Tıpkı yapım sürecinde yapı denetim firmalarının yaptığı gibi evlerin durumuna göre her 3-5 veya 7 yılda bir olmak üzere binalar kontrolden geçse…
Sıkıntılı bir durum varsa gidermek için zaman tanınsa… Bunun için apartman yönetimlerinden cüzi bir ücret alınabilir. Beton testi, zemin testi gibi uygulamalar yapılabilir.
Ne dersiniz, kafa yormaya değmez mi?
PEKİ ABD’DE BİZİM SEÇİMLER TAKİP EDİLİYOR MU?
Bir haftadır tüm gündemimiz ABD’deki seçimler oldu. Tüm kanallarda Biden gelirse şöyle olur Trump devam ederse böyle olur diye ha bire konuşuyor yorumcular.
Tüm dünya seçimlere kilitlendi neredeyse. Bir ara ipin ucu öyle kaçtı ki tıpkı bizim son İstanbul seçimlerinde olduğu gibi ‘hiçbir şey olmasa bile, bir şeyler oldu’ cinsinden tereddütlere düştü insanlar.
Bizim kanallar bu kadar seçimlere kilitlenmişken küçük kızım can alıcı bir soru sordu: ‘Peki baba, bizim ülkemizde seçim olduğunda Amerika’daki kanallar da bu şekilde gösteriyor mu?’
Belki basit ama inanılmaz derinliği olan bir cümle.
Amerika’ya kim başkan olursa olsun Türkiye için belirlenen devlet politikaları değişmeyecek. Bizim için de öyle. Bu kadar büyütmenin anlamı ne? Sanki ABD’yi seçilen başkanlar mı yönetiyor?