Kabul ediyorum. Bu mesleğin doğasında eleştiri var. İyilik ve güzelliklerden bahsetmeye eyvallah. Can sıkıcı olayları dillendirince kötü adam elbette sensin.
Hayır, Pirimizin 7 öğüdündeki “ayıpları örtmede gece gibi ol” sözü böyle durumlar için söylenmemiş olmalı. Bunlar dile gelmezse düzelmiyor, çözülmüyor. İdareciler her türlü ikili görüşmeleri kolaylıkla sallama potansiyeline sahipler.
Ne var ki kamuoyuna ifşa olsun… O zaman en kötüsü sensin!
Yine neyse diyerek kapatalım pasajı.
Mesut Yumrutaş… Afyonlu. 10 yıla yakındır biliriz. Düzgün, işini seven kimsenin cesaret edemediği yerlerde inşaatlar yapan bir işadamı.
Yakın bir zamanda babasını kaybetti. Onun anısına, konut ve inşaatlarla neredeyse yeniden imar ettiği bölgede bir sağlık ocağı yapmayı düşünmüş. Arsa tahsisi yapılmayınca İl Halk Sağlığı Müdürü Hasan Öznavruz Bey’in de telkinleriyle bina olarak çok kötü durumda olan 3 Nolu Aile Sağlığı Merkezini yıkıp yeniden yapma yoluna gitmişler.
Mesut Bey, bu modern yapıya 1 Milyon TL’ye yakın para harcamış. Biliyorsunuz piyasada inşaatçılar özellikle bu tür yatırımları yüksek cirolarla sattıkları eczaneler hatırına yaparlar. Onun asla böyle bir düşüncesi olmamış. Zaten eski bir yer yıkılıp yeniden yapıldığı için çevresindeki eczaneler de aynen kalmış. Sağlık Merkezinin arka sokağındaki eczacı etkilenmesinden diye projede olmamasına rağmen ona bile bahçeden bir kapı açılmış.
Siz bu kapı meselesini hafife almayın. Kapısı eczaneye bakan ile bakmayan Sağlık Merkezi arasında çılgın paralar dönüyor eczacılar arasında…
Durum bu kadar hassas…
Geçtiğimiz haftalarda 3 Nolu Hasan Yumrutaş Aile Sağlığı Merkezi’nin açılışı yapıldı. Vali Bey, Sağlıkla ilgili müdürler, Karatay Belediye Başkanı, Vekil olarak da Ahmet Sorgun oradaydı. O da önce gelemeyeceği için telgraf göndermiş, sonradan fırsat bulup katılmıştı.
Hayırseverleri bulmak zordur. Bulunca kaybetmekse bir o kadar kolaydır.
Bu gibi durumları teşvik etmek, diğer insanları böyle hayırlar yapmaya yönlendirmek değil mi doğru olan. Bunu da en önce yapması gerekenler mülki amirler ve medya olmalı.
Özellikle takip ettim. Buraya gelen başka bir hayırsever bu programı görse inanın hayır yapmaktan kaçardı. Konuşmacılar ağız birliği etmişçesine aynı kişiden yeni yerler yapmasını istiyorlardı. Ciddi manada ne bir takdir vardı ortada ne de hakkıyla medyada yer almıştı bu program. Tek bir milletvekili gelmişti mesela o da anlaşılan kerhen…
Program sonrası hayırseverimiz ile konuştum. “Herkes kendince rol kapma peşinde, Allah biliyor ya hiç kimsenin bilmesine gerek yok. Biz üzerimize düşeni yaptık. Lakin bundan sonra bu şehre tek çivi dahi çakmam. Ben Afyonluyum. Yıllarca doğduğum yer değil doyduğum yer şiarıyla Karatay’ın bu en sıkıntılı bölgesine yatırım yaptım. İnsanlar bu sokaklardan cebimizdeki parayı alacaklar, altımızdaki arabaya zarar verecekler diye geçmek istemezdi. Ben şehir eşkıyalarıyla gece gündüz kimi zaman canım pahasına mücadele ettim. Bu bölgede yüzlerce konut ürettik. Şimdi de babamızın adı yaşasın diye çok güzel bir sağlık ocağı inşa ettik. Lakin insanların bir teşekkür edeceklerine rol kapma sevdaları beni son derece üzdü. Bundan sonra çivi dahi çakmam.”
Dahası var da! Yazıp kimseyi üzmeyelim. Zaten bir elin parmakları kadar olan hayırseverlerimizi de böyle soğutursak biz daha çok iş yaparız ağabeyler!