-Derdi olmayan insan olur mu?
Elbette ki herkesin kendine göre bir derdi olup kimse kimsenin derdinin ne olduğunu bilemez; bilse bile kolay kolay derman olamaz!
Hepiniz bildiği bir hikaye var;
Sıkıntı içinde olan bir adam, sıkıntılarına çare olur ümidiyle bir bilgeye derdini anlatmaya gider, ziyaretinin sebebini söyler. Adam derdini anlatamadan bilge kendi dertlerini anlatmaya başlar, anlatır da anlatır…
Bir müddet sonra derdini anlatmaya gelen adam derdini anlatmadan “senin derdin benim derdimi on kere kovalar” der izin ister, gider.
Burada esas olan dert değil; neyi dert ettiğinizdir.
Yine adamın biri ayakkabım yok diye üzülüyor penceresinden sokaktan geçenlere bakıyormuş. Bir de ne görsün ayağının biri olmayan bir kişi sokaktan geçiyor. Onun durumunu görünce Allah’ıma şükürler olsun benim ayaklarım var der ve sevinçle dışarı koşar.
Onun için neyi dert ettiğimiz önemlidir. Unutmayalım ki, insanların bir çoğunun dert ettiği bir çok şeyin kendimizde olduğu bilinmeli ve şükredilmelidir. Dünyayı çok fazla dert etmemeliyiz. Çünkü, dünya gelip geçidir.
Yunus Emre Hazretleri, “Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olurmuş” diyor.
Gerçekten öyle, dünyanın derdi bitmiyor; hele hele dünyanın geçici heveslerini, makamı, mülkü dert edinenlerin derdi hiç bitmiyor ve insan kısa ömrünü sıkıntı ve pişmanlıklar içerisinde tamamlayıp gidiyor. Gidiyor gitmesine de günah torbasını doldurmuş olarak!
Yine Yunus Emre Hazretleri ne güzelde anlatıyor “Bu dünyaya inanma, vefasın bulam sanma/ Ömrün veren ziyana, çoğu pişman içinde.”
Bir derdim var mı, diye kendinize sorunuz; eğer derdiniz; çoluk çocuk, karı koca, mal, mülk, makam, şan şöhret ise inanın hayatta huzur yüzü göremezsiniz. Çünkü, nefis ve şeytan yakanızı bırakmayacak daha fazlasını istetecek ve siz o hırs hastalığı içinde sıkıntı çekecek, bir çok insanı kıracak hakkına gireceksiniz.
İnsan geriye dönüp baktığı zaman yaptıklarının yanlışlığını fark edecek, pişmanlıklar yaşayacak; ancak, pişmanlıkları, kırdığı kalpleri düzeltmek için zaman ve fırsatta bulamayacak, hesapları hesap gününe bırakmak zorunda kalacaktır. Onun için üç günlük dünya sıkıntılarını dert etmek yerine ebedi dünyanın dertlerini dert edinelim.
Hepimizin derdi; dinimizin öğrenilmesi, öğretilmesi, yayılması ve yaşatılması; ülkemizin her alanda güçlenmesi, tüm insanlığın umudu olması, olmalıdır. Böyle bir dert dertlerin dermanıdır. Bu dertler insanın bu dünyada huzur bulmasına öbür dünyada da kurtuluşuna vesile olur.
“Derman aradım derdime, derdim bana derman imiş” sözüyle Yunus Emre Hazretleri derdin dermanını deruni bir ifadeyle açıklamaktadır. Aslında sözün ötesinde insan olmanın özünü anlatan bir sözdür. Kutsi bir derdi olmayan insan gerçek anlamda insan değildir.
Bir mazlumun inlemesi, her gün çevremizde akan kanlar, ölen insanlar sizin içinizi acıtmıyor, üzmüyor, ilgilendirmiyor; dizilerden, pespaye yarışmalardan kendinizi alamıyorsanız, inanın sizin bir derdiniz yok, demektir.
İman akla söz geçiremiyor vicdan ayaklar altındaysa, her türlü adaletsizliğe haklılık kılıfı bulunuyor, ahlaksızlar ahlaklı gibi görülüyorsa ve bunları görmüyor, göremiyor ve gaflet uykusundan uyanamıyorsanız, biliniz ki bir derdiniz yok, demektir.
Gıybet etmenin büyük günah olduğunu emreden bir dinin mensupları olarak kolayca iftira atabiliyor, bir çok insanın zarar görmesine sebep oluyor ve insanların acı çekmesi karşısında vicdanımız sızlamıyorsa bir derdimiz yok demektir.
Bilmem ki neyi anlatsam
Her şey öyle karmaşık ki,
Anlatamıyorum
Bazen duygular bazen kelimeler
Kifayetsiz kalıyor her ne varsa
Dün olan bugünler ne olacağı belirsiz yarınlar
Sorgusuz sualsiz geçiveren yıllar
Bilmem ki, hangi birini anlatayım
Anlatamıyorum
Yüce Rabb’im herkesi dünyevi onulmaz dertlere düşürmesin; dertlere derman olan dertler versin.