Sene 1973, girdiğim üniversite sınavından tıp fakültelerine dahi girecek puanı almama rağmen, Zirai Donatım da çalışan bir köylümün tavsiyesi üzerine ziraat fakültesine kayıt yaptırıyorum. Böylece Ankara’da üniversite eğitimim başlıyor. O sene çok da rahat değilim, zira 3 ay önce babamı kaybettim.
Terörün zirveye doğru gittiği yıllar. Kalmak için güvenilir bir yer bulmak pek kolay değil. Ankara nüfusu 500 bin kadar ve semt temelli ve yurtların tamamı farklı ideolojik gruplarca işgal edilmiş durumda. Küçük şehirlerden gelmiş bir taşralı kendi başına ne yapabilir ki? Allah’tan 10 sene evvel Ankara’ya gelmiş ve ticarete başlayan akrabalarımın bir süre evinde kalsam da, onların yardımı ile kaldıkları Abidinpaşa’da çoğu lise arkadaşlarımdan oluşan grupla bir ev kiralıyoruz. Abidinpaşa fakülteme çok da uzak olsa da hiç değilse sağcıların (Ülkücü-İslamcı) kontrolü açısından emniyette sayılırız.
5 seneliğine başlayan ve yüksek mühendis olarak mezun olacağımız eğitim başlıyor. Eğitimin 1.5 senesi FKB ağırlıklı olarak Beşevler semtinde ki fen Fakültesinde geçiyor. Bu sebeple sabah Fen, öğleden sonra troleybüs ile Ziraat Fakültesine geçiyoruz. Bunca zahmete rağmen şikâyet etmiyoruz.
Bir sene kadar geçiyor, aramızda ufak dostluklar kuruyoruz. Bu arada bana birisi yaklaşıyor “arkadaş senin matematik ile aran iyiymiş, beraber çalışabilir miyiz? Karşılığında “o kadar da olmasa fena değil” diyorum böylece tanışıyoruz. Benden 5 yaş büyük, sarışın, güler yüzlü, üstelik evli ve iki çocuklu (sonradan 2 daha oluyor) Çankırılı, Adalet Bakanlığında çalışan Cemal ile dostluğumuz başlıyor. İmam hatip mezunu olduğu ve Bakanlıkta dışlandığı için sınava girmiş, başararak ziraata kaydını yaptırmış.
Dostluğumuz, abi, kardeş mesabesine ulaşıyor. Kendinden birkaç yaş büyük ve Cemal’i de yetiştiren, yaşından çok olgun bir hanımla evli. Ders için evine davet ediliyor, çok güzel yemekler de yiyoruz.
Cemal 1976 da daha önce Adalet Bakanı, sonradan da MC hükümetinin Çalışma Bakanı olan ve Adalet Bakanı iken tanıştığı Şevket Kazan’ın isteği üzerine Müsteşarlık özel kalem şefliğine atanıyor. Bir ara benim memuriyet belgesi almamı istiyor, Vakıflar Genel Müdürlüğünün açtığı sınava girerek belgemi alıyorum. Sonra memuriyet için bir dosya hazırlama istiyor, lise mezunu olarak Çalışma bakanlığında Bakan oluru ile ilk defa memuriyete başlıyorum. Gündüz okulda, gece Bakanlıktayız. Öyle ki koca Bakanlık MTTB kökenli, 10-15 memur tarafından (Rahmetli Necati Çelik de dahil) yönetiliyordu.
Burada memuriyetim 1.5 sene sürüyor. 1978 de Ecevit Hükümetinin çeşitli entrikalarla iktidara olması ile sahte evrakla işe girdiğimiz gerekçesi ile mahkemeye işten atılıyor üstelik mahkemeye veriliyoruz. Ancak o sene üniversite eğitimimi bitirdiğim için de işi ciddiye almıyor, hemen Şeker Enstitüsünde işe başlıyorum. Sonradan mahkemeden berat etsek de bana maddi-manevi çok şeye mal oluyor.
Cemal kardeşim de TİGEM de işe başlıyor, birçok işletme geziyor. En sonunda Ankara merkezde görev alıyor. Bende birçok sıkıntılardan sonra 1990 da Selçuk Üniversitesi, Ziraat Fakültesinde akademik hayata başlıyorum. 1977-78 Refah Hükümetinde Bakan Danışmanı oluyor, Cemal abimi yanıma alıyor, sonrasında kendisinin de gayreti ile Devlet Denetleme Kurumuna denetçi olarak geçiyor. Bir süre sonra grup başkanı pozisyonunda emekli oluyor. Yazı Eğe’ de yazlığında, kışın Ankara’da geçiriyordu. Çocuklarını çok iyi yetiştiren eşi ve torunlar ile huzurlu bir emeklilik hayatını yaşıyordu.
Sevgili Cemal 1 sene önce vefat etti. 2 gün önce rüyamda gördüm, oldukça genç ve sağlıklı halde idi. Uyanınca hüzünlendim. Onunla yaşadığımız zor günleri paylaşmak istedim. Bana çok şey veren, dürüst, gerçek bir dost ve kardeşi kaybettim. Ben şahidim ki sade, düzenli, sabırlı ve efendi bir dosttu. Adı gibi kendi de, kalbi de güzeldi. Mekânı cennet olsun.
Dua beklentilerimle, Allaha emanet, hayra muhatab olunuz.