Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED), Çatalhöyük Araştırma Projesi’nin 25. yılını İstanbul’da açtığı bir sergiyle kutladı.
“Bir Kazı Hikâyesi: #Çatalhöyük” sergisi arkeoloji meraklılarını tarihte 9 bin yıllık yolculuğa çıkarıyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde 11. sırada yer alan kültür varlığımız Çatalhöyük’te yürütülen bilimsel çalışmaların üç boyutlu modellemeyle buluntuları yeniden canlandırma, kazı alanlarının lazer taraması ve VR (sanal gerçeklik) teknolojisiyle Çatalhöyük binalarının deneyimlenmesi gibi interaktif sergileme yöntemleriyle aktaran sergi 25 Ekim tarihine kadar açık kalacak.
Bu sergiyle ilgili Instagram’da yer alan haber duyurusunun altına “Çatalhöyük'ü daha önce gezmiştim. Bu sergiyi gezmedim. 9 bin yıllık bir tarihi üç boyutlu gezdirmek de elbette fevkaladedir. Bu sergiyi Konya'da da açmak mümkünse bizi sevindirmiş olursunuz. Teşekkürler.” diye yorum yaparak not düşmüştüm.
***
1993 yılından itibaren İngiliz Arkeolog lan Hodder başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarının 25 yıllık bölümünü sene sene üç boyutlu olarak izleyebilecek olan ziyaretçiler, arkeologların verilere nasıl ulaştığını ve laboratuvarlardaki merak uyandıran bilimsel analizleri etkileşimli olarak deneyimleyebilecek.
Çatalhöyük araştırmacıları ile 1997 yılından beri Çatalhöyük kazılarının ana sponsoru olan Yapı Kredi’nin katkılarıyla hazırlanan sergi, dünyanın en eski topluluklarından birinin avcı toplayıcılıktan tarım toplumuna geçiş sürecine ve sosyoekonomik organizasyonuna ışık tutmak için yürütülen araştırmaları inceleme fırsatı sunuyor. İstanbul’da ikâmet etmiş olsaydım bu sergiyi mutlaka gezerdim. Edindiğim bilgiye göre Çatalhöyük üzerine bugüne kadar yayımlanmış 500’den fazla makale ve kitabın da, ANAMED Kütüphanesi’nde ilgililere yayınları inceleme imkânı sağlanıyor. Çatalhöyük Araştırma Projesi tarafından yürütülen bilimsel çalışmaların anlatımında üç boyutlu modellemeyle seçili buluntuların yeniden üretilmesinin yanı sıra kazı alanlarında girilemeyen noktalarının detaylarının incelendiği lazer tarama görüntüleri ilk kez sergileniyor. Ayrıca, sergide yer alan VR (sanal gerçeklik) yeniden canlandırması, ziyaretçileri bin yıllar öncesinde Çatalhöyük yerleşmesinde bir yolculuğa çıkarıyor.
Yarım yüzyıldan fazla bir süredir birçok arkeolog, araştırmacı, yazar ve sanatçıya geçmişi düşünebilme, yazma, görselleştirme ve yüzyıllar boyu yaşamış birçok nesil hakkında hayal kurabilmek için ilham kaynağı olmaya devam eden Çatalhöyük’ü, daha iyi anlayabilmek açısından bu sergi aslında kaçırılmaz bir fırsat. Konya’daki üniversitelerimizden sanat tarihçileri ile araştırmacılarımızdan şimdiye kadar bu sergiyi gezenler oldu mu bilmiyorum, ama kazının yapıldığı mekânları yakın tarihte tekrar gezmiş ve görmüş bir gazeteci-yazar olarak; İstanbul’da açılan serginin, Konya’da da açılması için üniversitelerimiz ve belediyelerimiz sponsor firmayla birlikte ön ayak olabilirler mi diye bir düşünce aklıma gelmedi değil.
***
Çatalhöyük’e ve 9 bin yıllık bir tarihe, “Tarihe Yolculuk” adlı araştırma yazı dizisinde derinlemesine gireceğim. Lâkin Çatalhöyük’ün yolunu bulmada ne kadar zorlandığımızı, yolun ne kadar kötü olduğunu şimdiden vurgulamakta fayda var. Çumra, 9 bin yıllık bir tarihi bağrında barındırıyor olmasına rağmen doğru dürüst bir müzeye bile sahip olamamanın acısını senelerden beri çekiyor.
Günümüzden 9400 yıl önce Çarşamba Çayı’nın birikinti konisi üzerinde, Eski Konya Gölü kenarındaki 13,5 hektarlık bir alanda kurulan ve yaklaşık iki bin yıl boyunca kesintisiz iskân edildiği düşünülen Çatalhöyük yerleşimi, Neolitik döneme tarihlenen “Doğu Çatalhöyük” (M.Ö.7400–6200) ile Kalkolitik döneme tarihlenen “Batı Çatalhöyük” (M.Ö. 6200–5200) olmak üzere iki höyükten oluşmakta.
Çatalhöyük’te yapılan kazılarda elde edilen bulguların Çumra’da yapılan bir müzede de sergilenmesi bizim hakkımız değil mi? Çumra böylece, hem potansiyel olarak uluslararası bir tanıtıma hem de turizm açısından önemli bir gelire de kavuşmuş olurdu.
AZİZİM DİYOR Kİ…
9 bin 400 yıl öncesine yolculuk yapan Çatalhöyük gibi bir tarihi geçmişe sahip olan Konya ve Çumra, tarihi kıymetini bilmiyorsa/bilmek istemiyorsa bu kimin suçu?
İngilizlerin mi yoksa Türklerin mi?..