Konya, geçtiğimiz hafta T.C. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan “metro” müjdesi aldı. Tabi metro, yeraltı ulaşımı derken Konya’nın halk arasında efsaneleşmiş konusu olan “gizli tüneller” aklıma geldi. “Acaba Konya’nın altında tünel var mı? Efsane mi, gerçek mi? Gizli mi, gizlenmiş mi?” sorularını kendime sormadan edemedim. Ve sonrasında konuyla alakalı ufak bir araştırma yaptım.
Selçuklular ve Karamanoğulları’na başkentlik, Osmanlılara eyalet ve vilayet merkezliği yapan Konya, vaktiyle iki kat sur ile sarılmış, savunması güçlü bir şehirdi. İç ve dış surlar olmak üzere iki kalesi ve dış surlarında 12 kapısı vardı. Anadolu Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapan şehir, Bizanslılardan fethedilmişti. Fethedilen topraklarda Bizans yapıları üzerine İslami dokular eklenilerek önce iç kale, sonra sur içi düzenlendi.
Eski Yunancada Akropolis (yukarıda bulunan şehir) olarak adlandırılan bir tepe üzerine kurulan iç kale, tapınaklar, hazinelerin saklandığı yer ve çeşitli kurumların yer aldığı bir kampüstü. Saldırı durumunda akropolis yani şu anki Alâeddin Tepesi sonuna kadar savunulurdu.
Tünellerin varlığı ile ilgili tartışabilmemiz için, öncelikle eski Bizans yapılarını düşünmemiz gerekiyor. Bizanslılar savunmaya önem verdikleri için, herhangi bir savaş durumunda onları güçlü kılacak yer üstü ve yer altı birçok yapıyı inşa etmişler. Tabi ki bunların başında tüneller geliyor. Selçuklular tarafından fethedilen Konya, Bizans’tan kalma sur ve ana yapılar kullanılarak inşa edildiği için tünellerin varlığı konusundaki düşünceler güç kazanıyor.
Koyunoğlu Müzesi Araştırmacısı M. Sabri Doğan‘ın geçmiş yıllarda yazdığı bir yazıdan çıkardığım kadarıyla, Konya’nın altında 1,5 metre eninde, 2 metre boyunda her tarafı Horasan sıva ile sıvanmış kemerli bir yolun uzanıp gittiği söylenir. Aynı zamanda Araştırmacı Yazar Rahmetli Selçuk Es’in bugün Koyunoğlu Müzesi’nde bulunan notlarında böyle bir tünelin varlığından bahsedilmekte. Bahsedilen tünelin içinden çıkan üzüm çekirdeği döküntüsü kimilerini tünelin kanalizasyon olduğu, kimilerini de iç kaleden Üçler Kabristanı’na giden gizli bir yol olduğu düşüncesine kaptırmış. Yer altında tünelin olduğu çoğu araştırmacı tarafından kabul edilse de savunma amaçlı mı, yoksa kanalizasyon şebekesi olarak mı yapıldığı konusunda kesin yargılar belirtilmiyor.
Akıllara bu yeraltı yapılarının İslam öncesi devirlere ait bir sarnıç olabileceği de geliyor. Fakat bu görüşü 1952 senesine ait, Şahap Akalın adlı bir araştırmacının "Konya Valisi Ahmet Tevfik Paşa" isimli yazısı değiştiriyor. Bu yazıda anlatılan bir tarihi vesikada Konya Vilayet Konağı'nın yenilenmesi ve gerekli lüzumlu evrakların korunabilmesi için bir mahzen yapılması konusunda padişahtan izin istenmekte. Sonucunda da eski kale taşları kullanılarak bir mahzen inşa edildiği söylenmekte.
Uzun lafın kısası, Konya’nın altındaki tünelin varlığına dair kesin bir belge olmaması konunun efsaneleşmesine zemin hazırlıyor. Ümit ediyorum ki, metro inşaatı için yeraltına inileceği vakit, tünel için de ayrıca bir araştırma yapılır ve turizme kazandırılır.
Allah, çarşınıza pazar versin. Selametle.