Bugün iki okurumuzun iki farklı konusunu dile getirirken farklı bir şekilde biz de bu kadar iyi niyetli ve çok çalışmaya rağmen bu şehirde niye hala bazı şeyler yaşanıyor? Diyerek meramımızı gidermeye çalışacağız.
Önce okurumuz MUHAMMED MANSUR TUNÇ Bey’in bize bugüne kadar aktarılmış şikayetlerin çok dışındaki bir istediğini yetkililere iletmek istiyoruz. Bakın MUHAMMED MANSUR TUNÇ Bey derdini nasıl aktarıyordu:
“SELAMÜN ALEYKÜM UĞUR ABİ
Hayırlı günler
Belediye tarafından yapılmış ücretsiz halı sahaları için önce teşekkürlerimizi iletelim. Amma velakin bu hizmet amacı dışında kullanılıp akşam sürekli ışıklar açık kalıyor gece dahil site sakinleri sürekli rahatsız ve en önemlisi 5 yaşındaki çocuğum (Sitede 3 ile 5 yaşlarında en az 20 çocuk var ) bunların sayesinde küfür öğreniyorlar.
Bu sahaların saat 21.30’dan sonra ışıklandırmaları otomatikman olarak kapansa daha iyi olmaz mı? Sayın abim.
Bir hafta önce gece 01.30 yüksek gürültüden dolayı polisi aramak zorunda kaldım.
Sabah işe giden bir sürü insan var.
Bununla ilgili CİMER’e yazdık daha cevap gelmedi.
Bu olayı köşe yazında dile getirmeni istiyorum abi.
Saygılarımla…
………………….
Muhammed Bey’in bu güzel ve yerinde isteğini bizde buradan yetkililere iletmek istedik. İnşallah bu makul ve haklı istek yerini bulur.
GELELİM ARAYIP DA
BULUNMAYACAK BİR
NİMET “SİLLE” YE…
…………… Bey bir süre önce Sille ile ilgili olarak bizimle şöyle dertleşiyordu;
“SİLLE
Uğur bey sizin Sille'ye olan ilginizi biliyorum.
Bundan dolayı da sizden bir ricam olacak, eğer bu yazdıklarımı köşenizde yayınlarsanız sevinirim.
Ben Sille’de bir esnafım.
Özellikle iki konudan şikâyetçiyim.
Türkiye’nin pek çok yerinde atlara yapılan eziyetten dolayı faytonlar yasaklanırken Sille’de atlar hala ticari kazanç kapısı olarak görülmekte. Ama bu yapılırken hem çevreye hem de hayvanlara saygı gösterilmemektedir.
Atlara insanlar bindirilerek Sille içinde gezdiriliyor, ancak bu esnada gezmeye gelen vatandaşlar atlarla rahatsız ediliyorlar. Ailecek gezmeye gelmiş insanlar yaya trafiğine kapatılmasından dolayı rahatlıkla gezerken birden “kenara çekilin”, “müsaade edin” diye bir sesle ve gelen atla kenara kaçışmak zorunda kalıyorlar.
Ayrıca bu atlar gelişi güzel yollara dışkılarını yapmakta o esnada masalarda kahvaltısını yapan yemeğini yiyen insanlar için hiç de hoş olmayan durumlar ortaya çıkmakta oluyor.
Ayrıca buradaki atlar bakımsızlıktan inanın bir gün yolda hatta yolun ortasında ölüp kalacaklar.
İkinci konu ise, Valiliğin yasaklamasına rağmen her aksam atılan havai fişekler.
Özellikle şimdi moda olan evlilik teklifleri ve doğum günü kutlamalarında bile gereksiz yere havai fişekler atılmakta ve bu fişekler atılırken de bu arada çevrede bulunan kurumuş otlarda bu havai fişek parçalarından düşen ateşler nedeni ile tutuşmakta alev almaktadırlar.
Bu işin kötü tarafı ise tüm bunlar olup biterken kolluk kuvvetleri bekçi ve polislerde Sille’ye diğer gezmeye gelmiş insanlarımız gibi eli belinde gezmekte ve duruma seyirci kalmaktadırlar. Havai fişeklerin gürültüsünden korkup ağlayan çocuklar birden korkan yaşlılar da bu kötü işin bir başka boyutu.
Ben inanıyorum ki siz bize inanıp bu yazdıklarımı yayınlarsanız yetkili kişiler de üzerlerine düşen görevlerini yerine getirirler. Bu arada üzülerek ismimin yayınlanmamasını istiyorum bunun sebebini ayrıca görüşebiliriz.”
…………….
Sille’de Konya’nın hatta Anadolu’nun ve dolayısıyla Türkiye’nin bir başka örneği ve emsali bulunmayan 5 bin yıllık Kültür Vadisi’nde olup bitenleri ama duyumlarımdan ama bazen kötü yaşanmışlıklardan dolayı üç aşağı beş yukarı biliyorum tahmin edebiliyordum. Çünkü bazı olayların bire bir canlı şahitli anlatımları da bizde var.
Evet, bizim elimizde hatta hemen şu yukarı mahallede Sille diye bildiğimiz ama üzülerek ifade edeyim kıymetini yönetenlerinde yaşayanlarında bir türlü tam olarak kavrayamadıkları Sille yerli hatta özellikle de yabancı turistler ve turizmciler bir tarih hazinesi.
Bu kültür hazinesinde yaşayan Silleliler ise gerçekten Konya’nın en müstesna ve kendilerine özgü yaşam biçimleri ile hala çok elit insanlarıdır.
Hani laf arasında herkes kendince “Konyalıdır”… Amma velakin Konya’nın de mesela bir Meramlısı vardır bir Derelisi vardır. Bunlar dahi aşağı mahalle yukarı mahalle derken giyim biçimlerinden tutun da yaşamlarına kadar birbirlerinden çok farklıdırlar.
İşte bu noktada Sille ve Sillelileri çok iyi anlamak, tanımak, okumak, öğrenmek dahası bir yorum yapabilmeniz için dahi onlarla yaşamanız gerekir.
Silleliler çok duygusaldır. Çok mütedeyyin ve öze dönük, içe kapanıktırlar. Birbirlerine tutkundurlar. Kendilerine özgü kapalı muhafazakâr bir yapıları vardır. Aynı zamanda da maddi açıdan hep iyi durumdadırlar. Çünkü çok çalışkandırlar. Tutumludurlar. Hanımları çok marifetli erkekleri akıllı ve zekidir. Tek kelime ile Silleliler iyidir, zarar gelmez…
………….
Şimdi Uğur İbrahim Altay’ın Başkanlığı döneminde Konya’ya tarihinden turizmine yepyeni bir pencere açıldı SİLLE.
Bu pencere KONYA için ne kadar büyük kazanç ise SİLLELİLER için de o kadar büyük bir sıkıntı idi.
Kulakları çınlasın Uğur Başkan’dan önce bu pencereyi açmak isteyen dönemin Başkanı Prof. Dr. Adem Esen Bey aynı işi yapmak istedi ama Sillelerin o katı ve tavizsiz yapısını görünce durdu. Kendince de o dönem için doğruyu yaptı.
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır yaa Uğur Başkan, Sillelilere damardan girdi ve bu müthiş pencereyi açıverdi.
Buradaki sıkıntı Sille’nin Konya’ya, Türkiye’ye ve yabancı turiste açılması özünde, içe kapanık, kendi dünyalarındaki Sillelileri rahatsız etti. Ediyordu.
Geldiğimiz noktada; Sille’de dillendirilemeyen büyük sıkıntılar yaşanıyor. Dahası toplumsal gelgitler var. Yine bu noktada tozu kaldırmak bize düştü. (Dostlarımızın konuyu ısrarla önümüze koymasından dolayı. Ve tabii ki burada yaşayıp bize güvenen okurlarımızın yüzünden)
Siz biliyor musunuz, Sille’de bir gecede kaç yabancının yani Sille’ye gezmek dinlenmek için gelen insanların araçlarının lastikleri yarılıyor?
En basiti bu…
Gerisini de yazmayacağım zaten.
(Bu konuyu Sillelilere açtığınız zaman herkes muzdarip. Herkes evimin, kapımın önüne park ediyor diyor. Peki Bosna’da, Meram’da yani işyerlerinin ağırlıklı olduğu yerlerde kim evinin önüne aracını park edebiliyor ki?)
………….
Peki bu durumda güvenlik güçleri ne yapıyor?
Özünde Polis görünmeden nefes aldırmıyor. Bu şikayetlerin bana anlatıldığı gece saat 00.05’te ben Sille’den ayrılırken bir polis otosu mezarlıkların karşısında park etmiş motoru ve farları açık olmayan aracın içindekilere kimlik kontrolü yapıyordu.
O gecenin gündüzü…
Saat 9 suları. Belki 9 dahi olmamıştı. Polis Sille yolu üzerinde bir işyerinin önünde KOM, Narkotik 20 kadar sivil kadın erkek polis köpekleri ile yine farklı bir çalışma içerisindeydi.
Yani bu iş polislik bir iş değil.
Bakın burada yani Sille’de dünyada eşi ve benzeri bulunmayan bir tarih var. Turizmden tarihe burası bulunmaz nimet. Amma velakin iç huzursuzluk sürekli olarak halının altına süpürülüyor. Bu konuda haftalardır herkese sessizce sordum. Danıştım.
Buraya ne yapılabilir?
Ortak akıl şunu söylüyordu;
“Sille’de Selçuklu Belediyesi ve muhtar aracılığı ile Sille’de yaşayan nefes alan herkese bu konu sosyal yönleri ile anlatılmalı. Yani Silleli bu pek de sevmediği ve sevmeyeceği alan için alıştırılmalı bilinçlendirilmeli.”….
Allah için şöyle geriye doğru çekilin ve bir bakın Alaçatı diye bir yer var dört tane taş ev. Amma Türkiye orada. Para oraya akıyor. Yine Ege’de Doğu’da taş evler insan çekiyor bölge halkı ve orayı yöneten bürokratından girişimci insanlarımıza kadar herkes revaçta ve de mutlular.
Gelin Silleye Silleliye yakışır bir biçimde el uzatalım. Sillelinin dilinden anlayacak şekilde konuşalım. Sille, Konya ve Türkiye için bulunmaz bir nimet…
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Bir fare bir kediye gülüyorsa eğer bilin ki yakında bir delik vardır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hastanelerde randevu için yani muayenehane olmak için elektronik tabelada sıramızı beklerken sözüm ona uyanıklık yapıp aralara kaynamaya çalışmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.