BİR “MEVLÂNA ÇAYI” EKSİKTİ

Mustafa Balkan

Bu seneki ‘Hz. Mevlâna’nın 743. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri’nin neresinden tutup da değerlendirsem diye düşünürken, önüme o kadar çok gerekçe ve veri çıktı ki sormayın…

Börek, kebap, kuru temizleme, otel, oto yıkama, oto park, beyaz peynir şekerinden tutun aklınıza gelebilecek ne varsa istismar edilerek kullanılan, bir unvan olarak “efendimiz” ve “bizim dostumuz” anlamına gelen “Mevlânâ” adı, bu sefer “Mevlâna Çayı” olarak karşımıza çıktı.

Arapça bir kelime olan Mevlânâ,  hattı zatında “İslâm dininde, din açısından önder olarak görülen ya da İslâm ilimlerinde başarı kazanmış kişilere verilen bir unvan.” 

Bu unvan günümüzde, Konya başta olmak üzere Anadolu şehirlerinde asılı esnaf dükkânlarındaki levhalarda ticari bir “marka” vasıtası yapılarak kullanılmakta. Bunun önü  bir türlü alınamadı. Konya’da önüne geçilmek için teşebbüslerde bulunuldu ama sürdürülebilir bir şey olmadı.

Semâ’nın bazı sahtekâr semazen grupları tarafında istismar konusu yapılıp ışıklı-ışıksızı dahil her türküsünün önü alınamadığı gibi bu sefer, “Made in Almanya” yazılı “Mevlâna Çayı” ile karşılaştık. Önüne gelen “Mevlânâ” unvanını bir ticari marka aracı olarak görmekten ve kullanmaktan hiç çekinmiyor. Birde semazen resmi koydun mu, deme gitsin…

Celâleddîn Rûmî ve Hâlid-i Bağdâdî gibi bazı İslâm büyüklerinin lakabı olarak kullanılan Mevlâna unvanı, bir çayda eksikti. O da oldu.

E-pazarlama usulü ile internet ortamında yarım ve 1 kiloluk paketler halinde satışa sunulan ‘Mevlâna Sade Yaprak Çay’ın fiyatı ise; “11,99 - 15,49 – 16,99 Avro” arasında değişiyor.

Adam bu marka çaydan isterken ne diyecek…

“Bir Mevlâna çayı ver de yudumlayalım!”..

Hem de “Made in Alman” olarak…

Yalnız bu çay yaprakları bizim Rize’den değil, Sri Lanka’nın Ceylon (Seylan)’ından…

 

***

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, Konya’da bir sohbette yaptığı konuşmasında “Medeniyetle kültür bağlamında dünyada ve Türkiye’de son dönemlerde yoğun bir ilgiyle karşılaşan Hz. Mevlâna gerçekten doğru anlatılabiliyor mu, gerçekten doğru anlaşılabiliyor mu, biz hangi Mevlana’yı anlatıyoruz, hangi Mevlana’yı üretiyor veya tüketiyoruz?” diye sormuştu.

Derya Örs Hoca, bakın bizi nasıl uyarıyor:

“Eserlerinde binlerce şiiri, rubaisi, gazeli ve daha nice güzel sözü olmasına rağmen yıllardır bir beyit, bir rubai ve kendisine ait olmayan 7 söze sığdırılmış olması beni üzüyor. Hz. Mevlâna’nın 7 öğüdü diye bir şey yok. Hiçbir eserinde böyle bir şeye rastlamıyoruz. Mevlânâ’nın Konya’nın bir markası değil bir manevi değeri olduğunu tekrar gündeme getirmelisiniz. Mevlana’nın ticari bir markaya dönüştüğünü üzüntüyle izliyorum. Bu ticari değerler batılı kapitalist toplumların değerleridir. Manevi değerlerimizi tüketmemeliyiz.”

 

***

Derya hocadan deryalar değerinde bir söz: “Mevlânâ’nın Konya’nın bir markası değil bir manevi değeri olduğunu tekrar gündeme getirmelisiniz.”

Sevgili hocam!

‘Mevlâna böreği’ni yiye yiye Mevlânâ’yla karnımızı doyurmaktan başka ne yaptık ki…

Yemekten sonra şimdi de “Mevlânâ çayı” yudumlanmakta…

Demek ki Mevlânâ Konya’nın bir “marka”sı değil, “manevî” değeri…

Derya hocamız demek istiyor ki; Mevlânâ ticarî bir değer değil, manevî bir değerdir.

Ey Konyalılar!

Mevlânâ’ya kokuşmuş kapitalist değerler nazarından değil, İslâm’ın değerler manzumesi olarak ve manevî nazarla bakınız.

Valla hocam ne diyeyim…

Şimdiye kadar Mevlânâ’ya, köşeyi çabucak dönme(k) amacıyla ticarî bir “marka” olarak bakıldı.

Manevî bir değerimiz olarak bakanlarımız ise, kelaynak kuşları gibi azaldı.

Hatta ona “Moğol ajanı” diyen profesörler bile çıktı.

Mevlânâ’yı “manevi değer” olarak görseydik ve şaşı bir gözle bakmasaydık Konya olarak dünyaya, onun Kur’an ve Sünnet kaynaklı menbaından süzülen katkısız ballarının faydalarını ve şifa olduğunu anlatabilseydik; çoktan kurtulmuş ve bugünkü Müslümanlar, dünkü Müslümanlar kadar aciz, onursuz duruma düşmezdi.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim

Ben Hz. Muhammed'in ayağının tozuyum

Biri benden bundan başkasını naklederse

Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikâyetçiyim...

Hz. Mevlâna

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.