“İnsanların en hayırlısı ömrü uzun olup, ameli güzel olandır.“ (Hadis- i Şerif ) “Varmak o iklime ki uğramaz ihtiyarlık Ebedi gençliğin taht kurduğu yer mezarlık Ebedi gençlik ölüm desem kimse inanmaz Taş ihtiyarlar selvi çürür ölüm yıpranmaz. “ (Necip Fazıl Kısakürek)
Doksan dört yaşında geçtiğimiz pazartesi vefatını teessürle öğrendiğimiz merhum ve mağfur büyüğümüz Recai Kutan'ın vefatı dolayısıyla mahzun olduk. Güzel insanlar, güzel atlara binip bir bir gidiyorlar adeta bu fena aleminden beka alemine demir alıyormuşçasına. Merhum liderimiz N. Erbakan hocamızın da olduğu gibi Recai Kutan büyüğümüz de büyük dedemizin dostlarındandı. Beni her zaman etkileyen simaların önde gelenlerinden olmuştur. Siyasette nadirlerdendi. Açmam gerekirse, siyasetin makam ve mevkinin zarar veremediği, makam ve mevkinin efsununa kapılmayan isimlerdendi. Ayrıca tevazu kavramı kendisiyle cem olmuştu. Siyasi hayatı, onun manevi tasavvuf hayatına, dervişlik yaşantısına asla zarar verememişti. Mehmet Görmez Hocamızın tabutu başındaki konuşmasında yaptığı Recai Kutan tarifi şöyleydi: “Derviş olmak kolay ama iki alanda derviş olmak zordur. Ticarette ve siyasette… Recai Kutan ağabeyimiz bize siyasette bir derviş olunabileceğini gösterdi.” Böyle bir taltif ancak Recai Kutan gibi bir ilm-i siyaset ve dava adamına yapılabilirdi. Tasavvuf hayatına zeyrek de Abdülaziz Bekkine hazretleri ile yola çıkmış, akabinde Mehmet Zahid Kotku hazretlerine intisap ederek devam etmiş, siyaseti kişisel çıkar aracı olarak değil, alemi İslam'a nasıl hizmet edebilirim amacı olarak bilmiş bir isimdir. Ömrünü adeta İslam'a vakfetmiş bir büyüğümüzdür. İlerlemiş yaşına ve sağlık rahatsızlıklarına rağmen ESAM (Ekonomik Sosyal Araştırma Merkezi) hizmetine devam ediyordu. Her ziyaretimizde bizde farklı hayranlıklar ve gıptalar bırakıyordu. Lise yıllarında Arif Nihat Asya edebiyat öğretmeniymiş, onun vesilesiyle edebiyata hayranlık duymuş. Ayrıca kendisinden tasavvuf musikisi ile iştigal ettiğini anlatmıştı. Mevcut siyasiler arasında denk gelemeyeceğimiz bir öncü şahsiyet, bir liderdi. Her daim gençlerin derdini dinleyen, dertleri ile hemhal olan, bilgi ve tecrübesini aktaran birisiydi. Her daim sadık kaldı, gerek davasına gerek dava dostu kardeşi Erbakan hocamıza. Dünya heva ve hevesine kapılıp davasını da dostlarını da satmadı. Davasına ve Erbakan hocamıza sıtk ile bağlıydı. "Ben değil, sen yarabbi" diyen bir isimdi. Her büyüğümüzün ardından ayrı bir mahzuniyet ve teessüre kapılıyorum; zira onlar, sığınacak limanlarımızı bir bir kaybediyoruz. İstişare edeceğimiz, dua alacağımız, ilim ve irfanlarından istifade edeceğimiz büyüklerimiz artık yok derecesinde.
“Ey bu âlemde güzel ad bırakan âlî Cenap, Cümle âlem hüsn-i ahlâkına hayran... Elveda...”
ALLAHA EMANET OLUN