Ali Rıza Usta, Allah rahmet eylesin. 23 Temmuz 1999 yılında hakkın rahmetine kavuştu. Tanıyanlar yakından bilirler, Beyşehir’in Kurucaova Kasabası’nda 1952 yılında ailesinin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Tabiatıyla doğduğunda kendisinden sonra 8 kardeşi daha olacağını ve hepsinden evvel bu dünyayı terk eyleyeceğinden de habersizdi.
Daha ergenlik çağlarında annesiz kalmış bir çocuk olmasına rağmen, hayattan yılmamış, bir zanaat öğrenme aşkına köyünden ve yuvasından ayrılarak çıraklık hayatına başlamıştı. Beyşehir’in namlı İzzet Ustası’nın yanında öğrencilik yıllarında olduğu gibi, çok fazla konuşmayan, sakin, sessiz ve uslu bir çocuk olarak zanaat tahsiline uzun yıllar devam etti. Çıraklık ve kalfalık dönemlerinin ardından 40 metrekarelik küçük bir dükkânda yıllarca sürecek ustalık hayatına başlamış, kısa sürede Beyşehir’in bütün köylerinde aranılan Traktör tamircisi olarak şöhret bulmuştu.
İşini zamanında ve temiz yapması en büyük maharetiydi. Çünkü o, köylünün harman vaktinde tarlada kalan traktörünü ayağa kaldırmak için işini gücünü bırakıp, gece, gündüz, hafta sonu demeden yardıma koşturan adamdı. Çünkü o, gün içinde bitiremediği işini, müşterisine söz verdiği için, akşam yemeğini dahi yarım yamalak yedikten sonra, mesaisini gece yarılarına kadar uzatan adamdı. Çünkü o, işini vaktinde bitirmek ve aldığı ücretin hakkını vermek için, yorgunluğu veya hastalığı bahane etmeden anahtar sallayan adamdı. Çünkü o, veresiyesini dahi istemekten sıkılan, borcuna kuruşu kuruşuna sadık kalan adamdı. Velhasıl o özbeöz Köylü çocuğu, garip ve mahzun Anadolu insanı, yani içimizden biriydi.
Vefatından sonra karşılaştığım insanların önemli bir bölümünün “Sen Ali Rıza’nın oğlu musun? Hani şu yaramaz olan!” Sorularının ardından rahmetli hakkında söyledikleri onlarca güzel şeyi burada tekrarlamak istemiyorum. Ancak sadece şunu ifade etmek istiyorum ki, “Evet ben onun yaramaz oğluyum” derken her seferinde yaşadığım mahcubiyet bir tarafa, rahmetliye, adıyla bütünleşen, dürüstlük, efendilik, çalışkanlık, mütevazılık, cefakârlık ve fedakârlık gibi hasletleri emanet olarak bıraktığı için hep minnettar kalacağım. Allah emanetlerini korumaktan alıkoymasın.
Mekânın Cennet Olsun… Ustam.