Evet, en sonunda bayram haftasına da girdik. Arife gününü saymaz isek bu hafta artık hem dünya telaşesi hem de bayram atmosferi ile inşallah dolu dolu bir hafta geçireceğiz.
Mübarek aya girerken sizlere ve şehri yönetenlere ne söz verdik ise biz orada durmaya devam ediyoruz.
Kimseyi fazla üzmeyeceğiz.
Bugün de üzmeyeceğiz ama şehir adına, insanımız adına, duruşumuz adına, geleceğimiz adına biz üzülmeye devam ediyoruz.
Gelin siz bize gene kızmayın darılmayın şu mübarek günde ama biz doğruları acı da olsa kimseleri kırmadan üzmeden dile getirmeye devam edelim.
MAAŞLARINI DAHİ ALAMAYANLARIN
TAZMİNATLARI NE OLACAK?
Bir iş adamı abimiz geçtiğimiz hafta sonunda bir özel hastanemizin iflası ve çalışanlarının feryadını işadamı gözüyle şöyle değerlendiriyordu;
“Bugün Pusula gazetesine yazmış olduğunuz “75 gündür maaş alamıyoruz” başlıklı haberiniz dikkatimi çekti. Bu kısım size yansıyan taraf.
Bir de sesini duyuramayanların tarafı var.
Onların durumu daha vahim, bu mağdur olmuş insanlar maaşlarını bile alamazken tazminatlarını kimden isteyecekler? Yine olan garibana olmuyor mu her zaman olduğu gibi. Devlet tazminatlar için fon kurmak istiyor. Sendikalar ise buna karşı. Sendikaların bu fona neden karşı çıktıklarını anlamış değilim. Eğer bu fonda paralar toplanmış olsaydı bir günlük hak ediş bile devlet garantisi altına girerdi. Benim kanaatimce yapılan büyük bir haksızlık ve mağduriyet var. İnsanlar yıllarını bu işe vermiş fakat karşılığını alamıyorlar.
Sendikalar eğer bu fon olayına karşı çıkıyorlar ise bu mağdurların mağduriyetlerini de çözüme kavuşturmaları gerekmez mi? Söz konusu toplu işten çıkarmalarda tazminat ödenmesi firmayı zorlayacaksa tek seferde ödemek yerine karşılıklı anlaşma yapılarak taksitler halinde ödeyip hem işverenin hem de işçinin işini görmek iki taraf içinde hayırlı olur. Böylelikle işverende bu vebalden kurtulur. Bildiğim kadarıyla bu yönetmelik geçici kanunlarla devam etmekte. Buna en kısa sürede bir çözüm yolu bulunmalıdır. Saygılarımla.”
……………….
HASTANE DEMİŞKEN
Bir vatandaşımız dahası alanında Türkiye markası dünyaya gezen bir abimiz cumartesi günü akşam saatlerine doğru aşağıdakilere benzer onlarca fotoğraf gönderiyor;
Ve ardından da şöyle diyordu; “Bugün Numune Hastanesine aracımı park ettikten sonra yürüyerek ön tarafından girdim. Yani arkasından dolaşarak ön tarafına geçtim. Rezillik bir durum. Üst katlardan atılan pislikler korkunç. Böyle harika bir tesise, güzel bir hastaneye hiç de yakışmayan iğrenç bir görüntü. Çimler çok kötü bakımsız. İlaç kapları, plastik yiyecek içecek kapları. İnanılmaz kötü. Lütfen bu konulara bir değinir misin? Hastaneler hijyenik olmalı. Hastaneler insanlara sağlık veren örnek yerler. Ama insanımızın yanlışlarından durum çok üzücü idi. Çalışanından hastalara kadar demek ki biz buyuz. İnan abi böylesine güzel ve yeni tesisin bu haline çok üzüldüm çok.”
………………
GEÇEN HAFTA NE KISMETSİZ İDİK
Geçtiğimiz hafta Konya olarak siyaseten de bahtsız bir hafta geçirdik. Önce Sayın Cumhurbaşkanımız Askeri Tatbikatı izlemek için şehrimize geleceğini öğrenmiştik. Dahası “acaba Konya’da iftar açarlar mı? Konya’yı yönetenlerle kısa bir değerlendirme yaparlar mı?” diye sevindik. Çünkü bir Cumhurbaşkanının Konya’da beş altı saat kalması demek şehre gelecek hizmetlerin akması, akmayan hizmetlerin de hızlanması demekti.
Ama sonuçta Reis gelmedi.
Millet gibi ümitlerimiz, hayallerimiz ve sevinçlerimiz kursaklarımızda kaldı.
Ardından Doğanhisar’da yaşanılan korkunç cinayet olayı ile İyi Parti Genel başkanı Meral Akşener’in Konya programı da iptal oluyordu.
Merhum Belediye Başkanının cenazesine Sayın Bahçeli gelir diye bekledik. O da olmadı.
Sonuçta bir hafta da üç siyasi lideri görme, takip etme şansımız toptan yok oldu.
BİRLİKTE KONYA’YI DA KRİZ Mİ VURDU?
Bu yıl başkentte 14. sü yapılan Birlikte Konya’yız iftar programı yapıldı. Yapılmasına yapıldı ama iftarın dönüşünde iftara gidenlerden pek öyle eskisi gibi memnuniyetler işitmedik. Bu yıl ki iftar programı MÜSİAD, Mali Müşavirler Odası, Esnaf Odaları, Sanayi Odası, Ticaret Borsası ve Ticaret Odasının iş birliği ile yapıldı. Yanılmıyorsam ben iki defa katılmıştım.
Şimdi bu memnuniyetsizliği biz geçtiğimiz Cuma günü Ankara’ya Konya’dan gidip gelenlerden duyduk. Önce birkaç konuya tek cümlelik dokunuşlar yapalım sonra sadede gelelim. (Haaa biz de bizzat davetli idik. Arandık sorulduk. Gitmedik diye bir fesatlığımızda yok. Ama anlatılanları duyunca da iyi ki gitmemişiz dedik)
Bir; bizim katıldığımız programlar otellerde yapılıyordu. Bu kez Ankara Demirspor Kulübü Sosyal Tesislerinde iftar programı yapılmış. Hatta havuz başı düğün salonunda olmuş. “Düğünümüze hoş geldiniz” yazıyormuş.
İki, eskiden yüksek hızlı trenden Konya’dan gidecekler için özel vagonlar filan kiralanıyordu bu sefer giden kendi imkanları ile gitmiş dahası odaların filan imkanları ile.
Üç, eskiden menüde meşhur Konya furun kebabı falan olurdu, bu kez bizim klasik anam babam Konya pilavı varmış. Yemek organizasyonundan tutun da orada görev yapan garson kardeşlerimiz bile Konya’dan götürülmüş. Bunları duyunca anladım tabii. Hiç bir otel dışarıdan bir kişiye mutfağını teslim etmez ve servisi de dışarıdan gelenlere yaptırmaz.
Dört, ne bakanımız ne bakan yardımcılarımız ne müsteşarlarımız hiç kimsecikler yokmuş. Dahası düzenleyenlerin olduğu bazı oda başkanları meclis başkanları bilem yokmuş. Yaniiii bizim düzenleyenler, davetiyenin altına imza atanların bile olmadığı Birlikte Konya yemeğine Bakan mı gelecekti ki?
Konyalı olmayan bürokratlar da varmış. (!)
Bu işte bir sıkıntı var ama çözemedim.
Ekonomik desem kimse inanmaz. Çünkü her gün ekonominin çok iyi olduğunu söyleyen Birlikte Konya’yız diyen koca koca başkanlar yalan mı diyecekler sanki.
Neyse Ankara’dan gelen haberler hiç de iç açıcı değil idi.
Hadi şimdi buyurun 28 Mayıs’taki İstanbul’daki Konya yemeğine…
(Gerçi Ak Partili tüm vekiller ve üst düzey yöneticiler bugünlerde seçim için İstanbul’dalar. Bakarsınız İstanbul Ankara’dan daha hareketli olur.)
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Gerçekler insanları özgürleştirir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İftar saati yaklaşırken Beyşehir ve Fatih Caddesi üzerindeki ticarethanelerin önlerini dolduran araçların otoparkları ana yola taşıp uygunsuz park ile yoğun trafik akışını zor durumda bırakmadığı zaman daha iyi ADAM oluruz.