Televizyonu her açtığımızda gazetelere her bakışımızda ilk gözümüze çarpan, çeteler oluyor. Yok gasp çetesi ile mücadele, yok kredi kartı çeteleri ile mücadele, yok uyuşturucu çeteleri ile yok paralel yapı çetesi ile mücadele derken aklımız karışıyor. Benim gibi yaşı ilerlemiş insanları şaşkınlığa ve düşüncelere sevk ediyor.
Daha yakın bir zamanda ne çeteler çıktı arka arkaya… Şişli Belediyesi’nde yaşanan ihaleye fesat karıştırıp devleti binlerce lira zarara uğratan doyumsuz seçilmişlerden sonra, bir de Mersin’de rant paylaşımında ortaya çıkan anlaşmazlıklar…
Son operasyonlardan birinde kredi kartlarını kopyalayıp birçok insanımızın banka hesaplarını ele geçiren çetelerin suçluları Çorum ve Konya’da yakalandı…
Bu zamanımızda gelişmiş bilgi ve teknoloji aletlerinin böyle düzenbazlık ve sahtekârlık için kullanılacağına insanlığa bilime ilime faydalı olmak için kullanılması daha iyi olmaz mı?
Adamların uyuşturucu sattıkları tespit ediliyor ve emniyet güçleri tarafından yakalanıyorlar bir hastaneye sağlık muayenesi için götürülüyorlar, onca kadın kız çoluk çocuğun arasında fotoğraflarını çeken polislere ağza alınmayacak biçimde galiz küfürler ederek onları tehdit ediyor, polisler ise bu duruma müdahale edemiyorlar. O suçlu öyle galiz küfürler savururken polis yetkili olacak onun burnuna copu veya yumruğu vurup ağzından burnundan kan getirecek ki yaptığı işten nedamet duysun. Ne var ki öyle olmuyor. Suçlu bir kahraman edasıyla ortalık yerde poz verebiliyor.
Yine bir başka çetenin elebaşıları getirildikleri hastanenin bahçesinde adeta şov yapıyorlar, yaptıkları iş ile gururlanıp selfie çektiriyorlar. Bir başka paralel diye adlandırılan çetenin elemanları KPSS’de çıkacak soruları yandaşlarına sızdırarak binlerce fakir fukaranın hakkını gaspediyorlar, bir de haram yemedik diyorlar.
Sokaklarda genç ihtiyar kadın kız demeden aşikare para gasp eden çeteler derseniz, ayrı bir baş belası halkın içinde.
Devlet bu çetelerle iyi baş ediyor. Hukuk devletinin inşası için çetelerle mücadele söylemi takdiri hak ediyor. Bu çerçevede çetelerle mücadelede gösterdiği kararlılık, AK Parti’nin bu seçimlerdeki en önemli avantajlarından biri olacak.
12 yıldır çetelerle mücadele ediliyor ama kökü bir türlü kurumuyor. Neden mi? Aileden başlayarak okullarda bu yönde verilen eğitim eksik anlaşılan ki netice alınamıyor. Peki, kim anlatacak, maneviyatı gençlerin kalbine vicdanına kim yerleştirecek? Eğitimciler tabi ki… Bütün kurumlarda olduğu gibi bir eğitim kurumu olarak Diyanet’te de çürük elmalar var. Maalesef toplumu eğitme mekanizmalarında bizi sonuca götürecek çalışmalar yetersiz. İmamlar da öğretmenler de işlerini tam olarak yapmıyorlar.
Fert ve toplum hayatında iyi, güzel ve yararlı şeyler de kötü, çirkin ve zararlı şeyler de önce zihinlerde oluşur, sonra söylem ve eyleme dönüşür. Yaşadığı toplumda daima çevresine güzel örnek olmak durumunda olan insanın sözü ile eylemi örtüşmeli, söz, fiil ve davranışları inanca ters düşmemelidir. Aksi davranış, toplumda güzel ahlakın, dürüstlüğün ve güven duygusunun zedelenmesine, hatta yok olmasına sebep olabiliyor. Böyle bir toplumda insan, mutlu olamaz, maneviyatını geliştiremez, Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanamaz.
20 yıl kadar öncesi köye tayin edilmiş olan bir maneviyatsız imamın köyün gençleri ile akşam sabah boş vakitlerde okey vb. kağıt oyunlarını oynayıp namaz vakti gelince arkadaşlarına “Siz dörtlüyü bozmayın, ben hemen şu işi yapıverip geleyim” diyerek cemaate imam olduğunu, namaz sonrası ise o oyuna katıldığını söylerlerdi. Hatta o köyden ayrılıp başka köye imam olan imamın köydeki arkadaşlarına telefon ederek yahut mektup yazarak şu itirafı yaptığını da ifade ediyorlardı:
“Ben o köyde çok abdestsiz namaz kıldırdım, namazlarında daim olan köylü büyüklere söyleyin namazlarını gaza etsinler beni de affetsinler.”
Bu yozlaşma ve ahlaki çöküntünün devamı mümkün değil. İktidarın çalışması ve mücadelesi yeterli olmayacak. Meselenin çözümü eğitimle olacak. Ailede ana baba terbiyesi yoksa, evlat temiz süt emmemiş helal lokma yememişse, onu kimse kötü işlerden alıkoyamayacak.
Atalarımızın deyimi ile herkes sütünün icrasını yapar. Niyetim kimseyi ya da herhangi bir kurumu zan altında bırakmak değil. Gerek Diyanet’te gerekse MEB’de eğitim işinde olup hakkıyla vazifesini yapan Allah’ını dinini bilen dürüst insanları tenzih ederek yazımı noktalıyorum. Haydutların kol gezmediği, çetelerden arınmış bir memleketin havasını koklamayı Allah bize nasip etsin. Kalın selametle…