Allah için ben bugün hiçbir şey yazmayacağım. Sadece ve sadece sizlerden gelenleri biraz törpüleyip (!) az da bir yontup (!) dertleşeceğiz.
Çünkü güzel noktalara değiniyorsunuz, bizlerin göremediklerini görüyorsunuz ama inanın çok ağır yazıyorsunuz. Basın olsun gazetecilik olsun öyle sizin dışarıdan gördüğünüz gibi “gördüğünü yazmak, bildiğini yazmak değil” adamın nefesini kasarlar vallahi. Kanun var, nizam var, vicdan var… Onun için biraz yavaş. Biraz sakin olalım lütfen.
Önce şu aşağıdaki iki kareyi ve okurumuzdan gelen not ile haftanın ilk gününün yazısına başlayalım.
“Uğur abicim, Konya’mızda trafik kurallarına önce trafiği denetleyen polislerimiz uymalı. Doktor Hulusi Baybal Caddesinin her iki şeridinde bisiklet yolu var.
Biz yanlışlıkla park ettiğimiz anda hemen idari para cezası ile cezalandırılıyoruz ama görevli polislerimiz aracını park edip perşembe pazarına gidebiliyor.
Bisiklet yoluna park eden iki polis aracı ve yolu işgal edildiği için karayolunu kullanmak zorunda kalan bir bisiklet sürücüsü aynı karede.
Umarım herkes kurallara uyar.”
……………..
Bu fotoğraflardan sonra okurumuza ulaştık. Kendisi ile tanıştık. Çünkü artık hiç kimse bir polis memurunun yapabileceği hata ile ilgili bu kadar net ve açık olmuyor. Gerçekten genç şehrini ülkesini polisini askerini devleti seven bir arkadaş çıktı. Yalnız kendisi burada bisiklet yoluna park etti diye üç kez ceza yemiş ve üç defa bu para cezasını ödemiş.
Bu noktadan bir acısı var.
Haaa bu fotoğrafları bize çekip göndermeden öncede 155’i aramış plakaları verip durumu bildirmiş.
Arkadaş yazdıklarının dışında bize şöyle diyordu. “Abi biri araç karakol aracı görevli diyebiliriz. Ya da diyebilirler. Öyle bir savunma olur. Ama ben her ikisini de perşembe araçları park ettikten sonra balkondan perşembe pazarına giderken gördüm. Takip ettim. Bu da insanlık hali, ama polisimiz yasaların kendisine verdiği yetki çerçevesinde denk getirdi mi bize 10 dakika bile müsaade etmiyor ki…”
…………
Vallahi bu işe yorum yapmak beni aşar. O yüzden buraya kadar. Gerisini es geçiyoruz.
MEVLANA GÖLGESİNDE KONYA GEZİSİ
Valiliğin koordinasyonunda Büyükşehir Belediyesi, Milli Eğitim Müdürlüğü, Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası bir ortak çalışma grubu oluşturmuşlar. Bu proje kapsamında İçişleri Bakanlığı gruplar halinde bin Adıyamanlı öğrenci şehrimize geliyor ve bunlar en iyi şekilde Konya’nın tarihinden kültürüne hem gezdirilip hem de bilgi edindiriliyorlar. Kurumlarımızın ortak çalışması ile şehrin geleceği adına inanılmaz bir proje tabi. Bizde sizler gibi sadece işin bu bölümünü biliyorduk.
Amma “Biz Anadoluyuz” Gezisinin Kafile Başkanı Mehmet Çalım hoca öğrencileri ile Konya ile ilgili duygu ve düşüncelerini bakın nasıl kağıda kaleme almış;
“Mart ayında 171 öğrenci ile Konya programı için yola çıktığımda, kafamda soru işaretleri vardı ne yalan söyleyeyim...
TV’de internette görmeye alışkın olduğumuz Şems’i, Mevlana’yı ve uhrevi mekanları ziyaret ettiğimde ne olacaktı?
Mevlana'nın o yumuşak enerjisini algılayabilecek miydim?
Kalacağımız otelin şartlarından emin olmadığımdan, bavuluma fazladan yastık çarşafı ve havlu koyduğumdan bahsetmiyorum bile.
Kısaca, yıllarca hayalini kurduğum Konya, beklentilerimi karşılayacak mıydı acaba?
Üstelik üstümde bulunan 171 öğrenci ve 9 öğretmenin sorumluluğu omuzlarıma yüklediğini aklıma geldikçe yorgunluğum ve huzursuzluğum gittikçe artmaya devam ediyordu. Hepimizin aklında Mevlana’nın
“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi,
İster puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel..” vecizesi ile düştük yollara.
Yola çıktığımız dakikadan itibaren başlamak istiyorum;
Yol boyunca sürekli iletişim ve koordinasyon halinde olduğumuz ekiple sürekli görüşme içerisinde olmak kaygılarımı gidererek yerini beklentilere bıraktı.
Ülkemizin tahıl ambarı, bir buçuk milyon nüfusu ile İç Anadolu’nun en büyük şehirlerinden biri, Avrupa’nın birçok ülkesinden yüzölçümü olarak büyük, ovası üzerine kurulu Konya’ya varmak için gece 7. 20’de otobüslerimizle yola koyuluyoruz. Narlı ve Adana’da kısa mola sonrası akşama doğru 17. 30 gibi Konya merkezdeyiz. İlk izlenimimiz şehir merkezi gayet temiz, düzenli sokaklar ve kaldırımlar.
Otelimizdeki konforu ve hijyeni gördükten sonra bavulumdaki ekstra yüklerimden utandı doğrusu
Cuma sabah 8.30 gibi kahvaltıdan sonra yola koyulup sırasıyla Konya Nüma-İstiklal Harbi Şehitliği, Mevlana, Konya Valiliğinde Valimiz ile tanışma ve kabul, Karatay Müzesi, İnce Minareli Medrese ve Alaaddin Tepesi gezileri sonrası tüm yorgunluğumuzu attığımız Direniş Karatay sinema gösterisi izleyip otelimizin yolunu tuttuk.
Cumartesi işimiz biraz daha kolay çünkü gezilecek mekanlar kapalı alan ve her bir gezilecek alanda daha fazla zaman ayırma şansımız olduğu için 80 Binde Devri Alem, Kelebekler Vadisi, Ecdad Parkı ve Bilim Merkezini gezdikten sonra yine tüm yorgunluğumuzu atmamızı sağlayan Sema ayini gösteri ile mest olduk.
Akşam ise sema gösterisinde anladım ki, ancak canlı performansta duyulabilecek ve görülebilecek şeyler vardı ve televizyon o anın muhteşemliğini yansıtmaya yetmiyordu. Büyülenmiş gibi izledik.
Şimdiye kadar Konya’yı sadece Mevlana Müzesi’nden ibaret sanmışız ama çok farklı güzellikler sunduğunu gezi boyunca tanıklık ettik.
“Gez Dünya’yı gör Konya’yı” diyenler, boşa söylememişler. Selçuklu mimarisinden birçok eserle karşılaşacağın bu şehir kim olursan ol samimiyetiyle seni bağrına basar. Caddelerinde, sokaklarında adımlarken Mevlana felsefesini buram buram hissedersin. Bu hissiyatı daha Konya’ya gelmeden, henüz yolculuk yaparken bile tüm derinliğiyle ister istemez yaşarsın.
Bu Konya ne garip enerjilere sahipti Allah aşkına...
Teşekkürler...
Konya Valimize, Milli Eğitim Müdürümüze ve proje biriminde görevli tüm personelimize, bizi bir dakika yanlış bırakmayan İl Milli Eğitim Arge personelimize ekibim adıma şükranlarımızı sunuyorum. Sadece Konya’yı gezmedik, ekibimizle birlikte Dost, Kardeş, Yoldaş olduk.
Şuan yoldayız ve sanki arkamda unuttuğum bir eşyayı kaybetmiş duygusu içerisindeyim.
Döndüğümde fark ettim ki RUHUM KONYA’DA KALMIŞ BENİM....
……………..
Ne diyeyim işte bu da tertemiz saf bir Konya gözlemi.
Bazen içerde hep kalkınca gözlerimize perde mi ne iniyor?
Ne dersiniz
MERAM YENİYOL ALTGEÇİT
Burhan B….. Bey bakın ne yazıyor;
“Uğur Bey, ekli fotoğrafı az önce Meram Yeniyol alt geçidinde çektim. Alt geçide yukarıdan beton ve sıva parçaları dökülmüş. Bu döküntülerin yayalara ve araçlara isabet etmesi halinde trafik kazalarına, yaralanmalara neden olabilecektir. Bu bakımdan alt geçidin üst kısımlarının acilen onarılması gerekmektedir. Selamlar…”
…………..
VE BAŞLIĞIMIZIN KONUSU
Dün 10.28’de bir duyarlı bayan okurumuz bu aşağıdaki fotoğrafı gönderirken şunları yazıyordu;
“Memur mesaisi çerçevesinden çıkmadan bu kavşaklar nasıl bitecek merak ediyoruz? Pazar günü hep beraber yatıyoruz. Belediye yatıyor, biz yatıyoruz. Yaza sinirler gerilir. Hani seçim yatırımı mı deniliyor ya. İlgisi yok bana göre. Adamlar ayağına sıkıyor.
Havalar ısınıp şu şahane manzaraya düğün konvoylarımız da eklenince tam olacağız...”
…………..
Bugünlük yeter değil mi?
Sizleri dostlarımızı ve tertemiz yürekli okurlarımızı çok seviyoruz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Gençliğim bir kuş imiş tutamadım, yaşlılık bir yük imiş atamadım.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yüksek Hızlı Tren içerisinde defalarca anons yapılmasına rağmen cep telefonlarımızın sesini kısıp başkalarını rahatsız etmekten utandığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.