Boş Sokaklar ve Aşı Tartışmaları

Emrullah Nergiz

En son mayıs ayının sonlarında, Ramazan Bayramı’na denk gelen günlerde sokağa çıkma kısıtlaması yaşamıştık.

Belirli bir tecrübe oluştuğu için vatandaşlar herhangi bir paniğe mahal vermeden kısıtlamalara uydular. Genel olarak iş ve tedarik zinciri kapsamındaki kişiler hariç evlerde kalındı. Emniyet kayıtlarına ciddi bir sorun işlenmedi.

Uzun bir süre yani tahminen ocak sonlarına kadar bu uygulama devam edebilir. Kendimizi buna göre hazırlasak iyi ederiz. Zira aşılama başlasa bile kısa vadede 50 milyon kişinin olması imkânsız.

Konya’da da hafta sonu oldukça sakindi. Kurallara genel olarak riayet edildi. O kısıtlamaların başladığı ilk günlerdeki PANİK dönem yoktu.

Gün geçtikçe virüse karşı yeni söylemler artıyor. Bugün en çok tartıştığımız konu aşılar. Çin aşısı hakkında muhalefet her zamanki tavrını takınarak hareket ediyor. Tıpkı ‘Alman ABD yatırımı iyi Katar yatırımı kötü’ dedikleri gibi.

Şükürsüzlük çok kötü bir hastalık. Öyle tipler var ki düşünüp düşünüp ‘bugün ne söylesem de devleti karalasam’ mantığıyla hareket ediyorlar. Bu onların ‘yaşam felsefesi’ halini almış. Alçakça saldırıyorlar. Her şey mi kötü be kardeşim! Arada bazı şeyleri de takdir edin!

Neden Alman, Amerikan aşıları varken Çin aşısı alıyoruz? Aslında bu sorunun cevabını Bilim Kurulu üyeleri ve Sağlık Bakanı defalarca verdi. Lakin dezenformasyon üretilecekse mesele basit. Aynı yalanı sürekli tekrar et bir süre sonra kendin de inanırsın!

Bütün aşıların açıklamalarını, tekniklerini, türlerini tek tek inceledim. Detaylı raporlarını okudum. Hangisinin faz çalışmaları esnasında kimlere nasıl uygulandıklarını bir bir öğrendim. Uzunca makaleler. Şu an bizim için en doğru olanı Bakan bey söylüyor. İnaktif yolla üretilen aşı yapımından lojistiğine kadar bizim ülke şartlarımıza uygun.

Çin aşısının güven veren tarafı çocukluğumuzdan beri olduğumuz aşılarla aynı yöntemle üretilmiş olması. Yani çocukken bize söyledikleri eli kolu bağlanmış mikrobu vücudumuza veriyorlar. Mikrobu yenen bünye bağışıklık kazanmış oluyor. Düz mantık.

Diğer aşılar mRNA denilen yeni bir teknikle üretilmiş. İçeriği biraz daha karmaşık.

Kendi aşımız nisan ayında ortaya çıkar ve güçlü bir antikor oluşturursa işte o zaman rahat ederiz.

Zira bu illet bugünden yarına bizi terk edip gidecek bir şey değil. Belki her yıl kapımızı çalacak. Lakin aşılı olduğumuz için hissetmeden atlatacağız.

TESTLER BAZEN YANILTABİLİYOR

Koronavirüs için aktif olarak yapılan bir kan testi bir PCR dediğimiz sürüntü testi var.

Maalesef kendiniz kötü hissedip semptom gösterseniz de bazen bu testler negatif sonuç verebiliyor.

Kan testleri antikor oluşumuna bağlı netice veriyor. Oysa virüs vücuda girdikten 6-7 gün sonra ilk antikorlar oluştuğu için anlık olarak pozitiflik görülemiyor.

Sürüntü (PCR) testlerinde ise tam bir netice alınamıyor. %60 doğruluk oranı ile çalıştığı için bazen negatif bazen pozitif çıkabiliyor. Ya da alınan sürüntü miktarı da teste etki edebiliyor.

Farkındayım karışık bir durum. Lakin bu durum sadece bizim ülkemiz için geçerli değil. Dünyanın kafası karışık.

Hayırlısı ile bir an önce bu süreci atlatmayı dileyelim.

BURUK ŞEB-İ ARUS

Yıllar sonra kimsesiz bir Şeb-i Arus töreni yapılacak bugün. Önce 1200 kişinin katılabileceği açıklanmış olsa da akabinde İl Hıfzıssıhha kararıyla bunun da önüne geçildi. Yetkililer elinden geldiğince önlemleri artırıp bulaş riskini azaltma derdinde. Hak vermek lazım. Allah ömür verirse ilerleyen yıllarda daha yoğun katılımla törenler icra edilir. Bu yıl 7 ve 17 Aralık’ta iki program yapılacak. TV’ler canlı yayında olacak.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.