İstanbul merkezli bir oyun var. Maalesef kendi içimizden zannettiğimiz birkaç arkadaşımız da bu duruma çanak tutuyor. Ne zaman İstanbul Büyükşehir Belediyesi veya CHP zora düşse; Konya'dan bir haber patlatma gayretine düşülüyor.
Neymiş?
Sendika ile belediye anlaşamamış. Grev bile olabilirmiş! Hatta olursa birileri en önde olacakmış! Bakın güya greve çağırmakla ‘isyana teşvik’ arasında çok ince bir çizgi vardır. Konuşacağız derken bu çizgiyi aşıverirsiniz dikkat edin!
Allah aşkına süregelen görüşmeleri bu şekilde köpürtmek doğru mu? Herkes gibi bu arkadaşlar da çok iyi bilir ki; bu şehirde 1989 yılından beri belediyecilik belirli bir ahlaki temel üzerine yapılır.
Asılsız ithamlarla kimsenin huzuru kaçırılmaz. Yıllardır Konya'da bu anlamda kapı gibi sağlam güvenilir insanlar var. Belediyenin içerisinde binlerce çalışanı birebir tanıyan bildiğim tanıdığım kapı gibi insanlar var. Herkes rahat olsun.
Konya böyle durumlarda kendini sağa sola rezil edecek bir şehir değil.
Kesinlikle bir orta yol bulunur. Devlet de millet de her şeyin farkında.
Kendi menfaat parçalarınız belli saiklerle uyuşmuyor diye veryansın etmenin anlamı yok. Ufak tefek oy devşireceğinizi zannederek %5’ini bile temsil etmediğiniz şehir adına konuşma durumunda değilsiniz. Hele hele bu şehrin dinamiklerini bilmeyen dışarıdan vekil yapılmış devşirme ağızlara asla laf düşmez!
Hiç boşuna kendinizi yırtmayın öyle dışarıdan müdahalelerle bu şehrin kadim huzurunu bozamazsınız!
Bekara avrat boşaması kolay tabi. Ömründe kendi cebinden etinden para çıkararak hiç işçi çalıştırmamış insanlara asgari ücret 5000 TL olsun demek kolay! Yerine göre o esnafın aylarca iş yapmadığını ama sigorta primlerini, maaşı, vergileri, yemeği, servisi aksatmadan ödediğini bilmez bunlar. İdrak edemez.
Dört beğeni fazla alacağız diye nerede ‘devlet karşıtı’ bir mesele var orada olurlar! CHP sadece ittifak kurmakla yetinmemiş anlaşılan!
Sahi CHP demişken… İçlerindeki tacizleri örtmek için ne yaptılar en son gördünüz değil mi?
Her devlet büyüğüne zaman zaman yapılan uyarıları sanki gerçek suikast gibi gösterip ‘Ekrem İmamoğlu'na suikast yapılacaktı’ diye servis ettiler, güya film sahnesi gibi operasyon perde arkası anlattılar. Ama millet saf değil ki yemedi yutmadı! PR olduğu OdaTV’nin şu kadar saat kaldı bu kadar saat kaldı çok önemli haber açıklayacağız safsatasından belli olmadı mı? Komik duruma düştüler.
Katar dediler. Tank palet dediler. Cumhurbaşkanının onlarca kez açıklamasına rağmen yalanlarına iftiralarına devam ettiler.
Sebebi açıkmış oysa. Tıpkı ellerini sürekli arkalarına bağlamaları kadar açıkmış! Psikolojikmiş!
CHP’Lİ BEKTAŞ’IN TACİZ SAVUNMASI
Geçtiğimiz gün elimize bir mektup geçti. CHP Konya İl Başkanı Barış Bektaş'ın kendisini taciz ettiğini iddia eden bir kızın suçlamalarıyla örülü bir mektup. Tabii yargı işini yapmadan doğrudur yanlıştır diyemeyiz. Benzer şeyler CHP Ereğli Belediye Başkan adayı Bülent Ecevit Tatlıdil için de konuşuldu sonrasında hüküm giydiği ortaya çıktı.
Bu haberler genel merkezdeki ve İstanbul'daki çok daha büyük taciz olaylarını perdelemek için mi servis ediliyor çok merak ediyorum!
Konya ile ilgili olumsuz bir şey olunca yerden yere vuran arkadaşlar CHP ile ilgili neden tek kelam etmiyor anlamak güç. İl Başkanı Barış Bektaş’ın açıklamasını okudum. Tek bir satırda ‘bu bayanı tanımıyorum, hiçbir şekilde bir araya gelmedim, aynı ortamda bulunmadım’ demiyor. Hukuki dille hazırlanmış bir ‘iftiradır’ metni, hepsi bu!
Olayla ilgili yalanlama oluşturacak tek bir somut ifade yok! Burs için çağırmadım demiyor, kızın saçlarına el sürmedim demiyor, içki içer misiniz diye sormadım demiyor! Ee ne diyor? İftira diyor! Hukuk önünde aklanana kadar bizler de bir şey demiyoruz!
Peki…
Hani nerede güya muhalif basın! Nerede kadın haklarını, dini, imanı savunan basın?
Dostça söylüyorum. Yanlış yapıyorsunuz. Şehre rağmen gazetecilik yapılamaz. Siyaset yapılamaz!
Beyler! muhalefet etmekle aleni düşmanlık etmek/kin beslemek ayrı şeylerdir! Bu şehirden karnı doyan insanlar ucu ihanete sürüklenen saçmalıklara ortak olmamalı.
Bakın devlet her şeyi görür. Devlet hükümetlere göre evirilmez. Dimdik durur!
ADESE’YE MÜDAHELE EDİLMELİ
1995 yılıydı. Eski Garaj olarak andığımız bölgede bugünkü Karatay Belediyesi önünde bir petrol ile dönemin meşhur Adese marketi vardı. Koyu maviye sarı renkte bir logoları heybeti ile duvarda asılıydı. Bakkalların mahallerde yoğun olduğu; bizlerin de bakkaldan başka yer bilmediği zamanlardı. Bu yüzden ayda bir de olsa rahmetli babacığımla birlikte o Adese’nin kapısından girebilmek ayrı bir heyecan ayrı bir mutluluktu. Gözümüz gönlümüz açılırdı.
Çocukluk yıllarımızın ilk büyük marketiydi. Hele hele şimdiki Kule Site’nin olduğu yerde otogar varken karşısındaki büyük Adese’ye belki senede bir gidebilmek ve bunu arkadaş grubuna ballandıra ballandıra anlatmak ayrı bir çocukluktu bizler için.
Yıllar sonra kapanacağı haberlerini okumak. İndirim adıyla rafların boşaltılması. Onca tedarikçiye ne olacağıyla ilgili soru işaretleri…
Bunların üstüne borsada İttifak’la ilgili yapılan ayak oyunları Selva’nın muğlak durumu… Yılların emekleri gözlerimizin içine baka baka sanki hiç ediliyor. Adese için lojistiği olmayan farklı şehirlerde gereksiz açılım isteği bugünleri doğurdu. Konya’da daha güçlü kalmaya özen gösterseler belki hiçbir şey böyle olmazdı. Yönetim yanlışları görmezden gelindi…
Pakpen’in kapanmasından sonra ciddi bir istihdam sorunu oluşmuştu. Adese ile birlikte bu etki dominoya dönebilir.
Şehrin ileri gelenleri bu konuya bir şekilde müdahale etmeli. Kış günü binlerce çalışan işsiz kalacak. Allah korusun…