Abdürrahim Ali Ural’ın son denemelerini bir araya getiren ‘ Raf Ömrü’ Şule yayınları arasında çıktı. Kitap 157 sayfa, 22 denemeden mürekkep.
‘ Raf Ömrü’ A. Ali Ural’ın okuma serüveninden essiz bir kesit sunuyor. Dünya edebiyatından seçtiği kitaplarda Batı’nın kodlarını, insana ve tabiata bakışı üzerinden yorumlayarak birçok gizli alt metni açığa çıkarıyor.’ cümleleriyle tanıtılıyor kitap arka kapakta. Yolculukta bize kimler ve hangi kitaplar eşlik ediyor; Robinson Crusoe ile Daniel Defoe, Hay bin Yakzan’la İbn Tufeyl, Karanlığın Yüreği ile Joseph Conrad, Yabancı ile Albert Camus, Yalnız Gezerin Düşleri ile Rousseau, Alçaklığın Evrensel Tarihi ile Borges, Perens’le Machiavelli Küçük Prens ile Exupery, Açlık ile Knut Hamsun, Hamlet’le Shakespeare, İvan İlyiç’in Ölümü ile Tolstoy, Doğu Ekspresinde Cinayet’le Agatha Christie, İhtiyar Balıkçı ile Hewingway, Palto ile Gogol, Satranç ile Zweig, Don Kişot’la Cervantes, Dava ile Kafka, Kaçan Ayna ile Papini, Demian ile Herman Hesse, Tatar Çölü ile Buzatti, Öteki ile Dostoyevski, Gün Olur Asra Bedel ile Cengiz Aytmatov. Bu isimler odakta olanlar, bunların dışında daha pek çok edip ve eser bu deneme kitabında yer alıyor.
‘Arkasında güzel bir manzara barındıran her pencerenin gizli bir edebiyat menfezi olduğunu sananlar fena halde yanılıyor’ şeklinde bir uyarıyla başlıyor Ali Ural, yolculuğuna, ilk denemesine. Yazarların rahatlama şekillerine, yazma ritüellerine tanıklık ediyoruz ilk denemede.
Bir sonraki sığınağımız ise bir ada, orada bizi Robinson Cruose bekliyor. Ural, ironi dolu bir soru soruyor Cruose’ye; ‘ Issız bir adaya düşeceğinizi bilseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?’ Cevap, elbette kitapta. İlk denemeye İbn Tufeyl de dahil edilir, ‘Hay bin Yakzan’ı ile ve ardından düşündürücü bir Doğu-Batı kıyası gelir yazardan.
Ali Ural’ın sorgulamaları ve Batı’nın kirli defterlerini faş eden soruları kitap boyunca okuyucunun karşısına çıkar, okuyucunun tahammül sınırları zorlanır. Mesela, Cezayir asıllı Fransız yazar Camus için şu yumruğu savurur Ural; ‘ 1957’de kendisine Nobel Edebiyat Ödülü kazandıran eseri Düşüş değil idam cezasına karşı yazdığı Giyotin Hakkında Düşünceler adlı makalesiydi Camus’nün. Bir buçuk milyon Cezayirli kadın erkek, çocuk demeden yok edilirken kıpırdamayan dudaklar, idam cezası söz konusu olduğunda oynamaya başlıyor, katillerin insani haklarına karşı duyarsız kalmayan dünya onu Nobel’le ödüllendiriyordu.’ Başta da ifade ettiğimiz gibi Batı’nın kodları ve vicdanı denemelerin çoğuna sirayet eder; misal ırkçılık gibi.
A.Ali Ural bir diğer denemesinde ‘Ayaklarıyla beraber düşünceleriyle de hareket eden inananlardandı’ dediği J.J. Rousseau’nun kendi benliğine, iç dünyasına yaptığı ‘gezinti’lerden çıkardığı dersleri de tek tek veriyor okuyucularına. Bu derslerin neler olduğu, ne türden mesajlar içerdiği ‘Raf Ömrü’nde sizleri bekliyor tabi ki.
Vicdanlı herkesi derin hicranlara boğacak dokunaklı satırların şahikası sanırım ömrünün son dönemlerini deli olmadığını ispat etmeye çalışarak geçiren Knut Hamsun’un şu satırları olsa gerek; ‘ Peki ömrünüzü verebilir misiniz bir tas mercimek çorbası karşılığında? Sahi yapabilir misiniz bunu?’ Ural, bu acı çığlığa şu yorumu getirir; ‘Bir romanın içinden dahi olsa Hamsun bütün ömrüm bir mercimek çorbasına fedadır dedi, duydunuz mu? Ah açlık, neler söyletiyorsun!’
Balık avında kırk gün eli boş dönen ustasının yanından bir başka balıkçının yanına çalışmaya verilen bir çocuğun ulvi hisleri, kardeşini öldürüp onun eşini sahiplenen hain bir amcanın kirli dünyası, annesi gözleri önünde ölen ve annesi ölürken gözleri gözlerine değen Tolstoy, yaşamımızda sahip olduklarımızın değerini anlamaya davet eden Palto ve daha pek çok edebiyat güzelliği ‘Raf Ömrü’ okuyucularını iki kapağın arasında bekliyor olacak…