Aracımızın muayene tarihi geldiğinde herkes gibi randevumuzu almış TÜVTÜRK Konya Merkez İstasyonun yolunu tutmuştuk. Neyse sıra, bekleyiş, gişe ve muayene ücreti derken 1 saatimiz geçmişti. Aracımızın yanına gittiğimizde araç muayene işlemini gerçekleştirecek görevli biri gelmişti bile. Aracı teslim aldı. Biz de araç çıkış kapısına doğru ilerlerken, aracımızın kapılarının defalarca açılıp kapandığı dikkatimizi çekmişti. Bir şey aradıkları belliydi. Aracımızın yanına doğru tekrar ilerlerken, o aradıkları şeyden sanırım vazgeçmişler, araç muayene işlemlerine başlamışlardı. Her işlem bittikten sonra çıkış kapısında, aracımızın kapıları yine defalarca açılıp kapanmaya yeniden başlanmış, işler gitgide uzamaya devam etmişti.
“Pardon beyefendi bir aksilik mi var ?” sorusuna “Hayır yok” cevabını yıldırım hızıyla ters bir şekilde alıyorduk. “Peki bizle beraber giren araçların işleri biteli nerdeyse yıl oldu. Bizim araç neden hâlâ çıkmıyor?”
“Aracınızın şasi numarasını arıyoruz?” cevabıyla şaşırmıştık. Koskoca istasyon merkezi, aracın şasi numara yerini bilmiyordu! Araç 50-100 yaşında değildi ki bulunmasın, henüz 3 yaşında ve etiketleri bile hâlâ üzerinde duruyordu.
Neyse şasi numarasını aramaya devam ettiler. Oradan bir görevlinin, “Şasi numarası motorun şu bölümünde olabilir” fikriyle elinde bir tornavida ile motor kısmını sökmeye yeltenince müdahale etmek zorunda kaldık. “Beyefendi bu araçtan anlayan birisine sordunuz da mı söküyorsunuz? Yoksa tahmininiz üzerine mi sökmeye çalışıyorsunuz?”
Bu müdahalemize oldukça kızmışlardı. Haklılardı da; vatandaş kim oluyordu ki onlara söz söylesin, akıl versin. Ne haddineydi ki.
“Sizin araç modeli ilk kez muayeneye geliyor. Söke söke, araya araya bulacağız işte!”
“Beyefendi bakın bilmiyor iseniz tüm işlemler bittikten sonra aracın yetkili servisine soralım, öğrenelim. Bilip bilmeden bir iş yapmayalım. Aracımızın sağını solunu lütfen sökmeyin.”
“Vayyy” bunu söyleyen siz misiniz! Kaşlar çatıldı. Birbirlere imalı bakışlar başlandı. Kafalar sallandı.
“Tamam beyefendi siz aracınızın yanına gidin, evraklarınızı alıp getiriyoruz” dediler ve gittiler. Şasi numarasının bulunduğu, işlerin sorunsuz bittiği izlenimini vermişlerdi. Hatta ulaşamadığımız servis ustası bize telefonla geri döndüğünde, gerek kalmadığını söyleyerek görüşmeyi bile sonlandırmıştık.
O görevli gelerek: “Aracınız muayeneden geçemedi. Gidin şasi numarasını öğrenin yeniden randevu alın, ondan sonra gelin!”
Haydaaa! Yeniden randevu, yeniden git geller, yeniden zaman kaybı yeniden stres, sıkıntı.
“Madem bulamadınız, söyleseydiniz de servis ustasını geri çevirmeseydik ya” sözlerini sanki biz söylemiyorduk. Tınlamıyorlardı bile. Artık durum iyice belli olmuştu. Kendi bilgisizliklerini kapatarak, bizlere eziyet çektirecekler, kan kusturup burnumuzdan fitil fitil getireceklerdi. Tepkilerimizin devamı üzerine görevli, bizi amirinin yanına götürdü. O amirin, alaycı bir tavırla ve aynı nakarat sözlerle: “Aracınızın sökülmesine müsaade etmediniz. Gidin öğrenin, yeniden randevu alın gelin” sözleri ise insanı çileden çıkaracak nitelikteydi.
“Yaptığınız çok yanlış. Bu eziyeti İsrail bile yapmaz..” sözleri ağzımızdan çıkarken, ortam çok gerginleşmişti. Tartıştığımız o amirin yardımcısı olduğunu sonradan öğrendiğim ve olayları dikkatlice gözlemleyen başka bir görevli yanımıza gelerek: “Beyefendi sakin olun. Aracınızın markası Captur mu?” sorusuna evet cevabı aldığında, evrakları amirinin elinden alarak, “Buyrun aracınızın yanına gidelim. Ben size yardımcı olacağım” sözüyle hem seviniyor hem de şaşkınlık yaşıyorduk.
Belli ki vatandaşa yapılan bu haksızlığa o da fazla dayanamamıştı. “Stepneye baktılar mı?” dedi ve stepneyi çıkartarak şasi numarasını bir anda buluverdi.
Tüm evraklarımızı alarak gitti ve işlemleri hallederek araç muayenesinin yapıldığına dair evrakları kısa sürede bize teslim etti.
Şasi numarasını bulmak için demek ki tornavida ve çekice gerek yokmuş, onlar da öğrenmiş oldular. Bu örnek davranışı ile takdir kazanan görevli arkadaşımıza, bu şasi numarasının yerini nerden bildiğini sorduğumuzda, buna benzer bir sorun yaşandığını, merkezden yardım istendiğinde bu konuyla ilgili bilgi maili geldiğini ve kendisinin de bu bilgiyi okuduğunu ifade etti.
Vatandaşa eziyete izin vermeyen, oldukça nazik, kibar ve her konuda üst seviyede bilgisi olduğu görülen, bu görevli genç arkadaşımız, Karadeniz’in şirin ili olan Ordu ili nüfusuna kayıtlı Aykut DEPE adlı muayene amir yardımcısıdır. Kendisini yürekten kutluyoruz.
Umarım TÜVTÜRK yetkilileri, vatandaşa böyle samimi yaklaşan, işini layıkıyla yapan görevli arkadaşımızı en üst düzey görevlere getirir.
Bize, haksız olmalarına rağmen stres ve sıkıntı yaşatan diğer görevlileri de Allah’a havale ederek vicdanlarıyla baş başa bırakıyor ve aynı olayların da kendi başlarına tez zamanda gelmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz. Kendi şehrimizde, kendi insanlarımızın önünde yaşadığımız zulme, Karadenizli bir insanın “DUR” demesi ise sözün bittiği andı.
Sağlıcakla kalın…