Genelde dünya özelde ülke insanının içinde bulunduğu durum ‘Bu gidişat nereye’ sorusunu sormamızı zorunlu hale getirmiştir.
-Gerçekten bu gidişin sonu nereye varacak?
-Ülkemiz ve dünyaya baktığımızda iyi bir gelişmeyi görebiliyor muyuz?
Sizi bilmem; ancak, ben göremiyorum, insanlık şirazeden çıkmış durumda!
Bir tarafta sömürenler, soyanlar, zalimler, katiller, vampir kan emiciler…
Öbür tarafta soyulanlar, ezilenler, açlığa, sefalete mahkum edilenler…
Düşünüyor, taşınıyor işin içinden bir türlü çıkamıyorum!
Bu gidişle dünyanın düzeleceğine inanmıyorum; dünyaya yön verecek büyük güçler zulmün, sömürünün başı kısaca en büyük çete bunlar!
Bunlar kan akıtmaktan zevk alıyorlar. Bunların vicdanı yok!
Bunlardan benim beklettim yok yok olmasına da dünyaya umut olacak tek güç olan ülke insanımızın da gidişatı hiç iyi değil!
Elbette ki, bir Müslüman olarak ümitsizlik içinde olmanın doğru olmadığını biliyorum; ancak, dünyanın sonunun yaklaştığını da ciddi ciddi düşünmeye başladığımı da ifade etmek isterim.
Çünkü, her geçen gün insanımızda da İslam’dan uzaklaşmasının yansımalarına şahit oluyoruz.
Bu yansımaların amelden imana geçtiğini de görüyoruz. Yani, gerçek iman sahipleri her geçen gün azalıyor!
Kıyametin ne zaman kopacağını elbette ki kıyametin sahibi olan Yüce Yaradan bilir; ancak, Efendimiz(sav)’in bildirdiği alametlerinin bir bir gerçekleştiğini de İslam âlimleri açıklamaktadırlar.
Doğrusu kıyamet alametleri üzerinde durmaktan çok kıyamet alameti veya değil yaşadığımız İslam dışı yaşamlar üzerinde durmaya çalışacağım.
Toplumu fitne hastalığı sarmış durumdadır. Bu fitne insanları birbirine düşürdüğü gibi insanın iç dünyasını da allak bullak etmektedir.
Fitne; imtihan, bela, günah, anarşi, bozgunculuk gibi birçok anlamı içermektedir.
Fitne, Müslümanları çeşitli araçlarla anlaşmazlığa sürükleyerek çatıştırmak, İslam’dan uzaklaştırmak, Müslümanın işlemesi çok zor olan günahları işlettirmek en vahimi meşrulaştırmak ve imandan uzaklaştırmaktır.
Kısaca, insanı günaha sürükleyen, dünyevileştiren ve uhrevileşmekten uzaklaştıran her ne varsa hepsi fitnedir. Fitne kişiyi ve toplumu yakan büyük bir ateştir.
Ebu Hureyre(ra)’den rivayet edilen bir Hadis-i Şerifte Efendimiz(sav);
"Sağır, dilsiz, kör bir fitne olacak. Kim ona yaklaşırsa, o da bunu kendine çekecek..." buyurmaktadır.
Aliyyü'l Kari(ra) bu konuda, "Fitneciler, fitne anında hakkı batıldan ayıramazlar. Nasihat, emr-i bi'l maruf ve nehy-i ani'l münker dinlemezler. Aksine, o ortamda hakkı konuşana eziyet edilir" açıklaması yapmaktadır.
Günümüzde bu durumun yaşandığına tanık olmaktayız. Hatta, hakkı söyleyenlerin bir takım kurumsal cezai müeyyidelere maruz kaldıklarını bile gördük.
Bugün televizyonlarda, bir takım edepsizlerin yaptığı yanlışlar bahane edilerek Allah(cc)’ın dinini öğretme ve yaşatmaya çalışanlara karşı edepsizce hakaret edildiğini görüyoruz.
İnsanın inanası bile gelmiyor; ancak, yüzde doksanının kendisini Müslüman tanımladığı bir toplumda Allah(cc)’nın dinini öğretmeye ve yaşamaya çalışanlar bir takım olumsuz ithamlara maruz kalıyorlar.
Bu durum “Büyük Kıyametin” yaklaştığının en önemli göstergesidir. Açık söylüyorum bunun başka bir izahı olamaz!
Ayrıca, Hadis-i Şeriflerde geçen kıyametin küçük alametleri de kıyametin yaklaştığına delil teşkil etmektedir.
Mesela; alkollü içki içmenin, zinanın, insan öldürmenin, faiz yemenin çoğalması gibi bir çok İslam’a göre büyük günahların artması ve aleni işlenmesi.
Gelin hep beraber biraz düşünelim!
Kendimiz, çevremiz, ülkemiz ve dünyamızdaki gelişmelere bir bakalım ve “Bu gidişat nereye” sorusunu soralım.
Soruyu sormakla kalmayıp sorunun cevabına göre yapılması gerekeni yapmanın gayreti içinde olalım.
Ya değilse işimiz çok çok zor!