Koronavirüs kapımızdan içeri girdi. Bir vatandaşımızı aldı gitti. Vaka sayıları artmaya başladı. Bilim Kurulumuz ve Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın gayretleri, yerinde açıklamaları, milletimizin bu ölümcül sürece karşı alınan tedbirlere göstermiş olduğu uyum yüzdesi oldukça yüksek.
Bunlar sevindirici olmakla birlikte,
Birçok insanımızı bu kadarına da gerek var mıydı şeklinde konuşturan ve radikal önlemler olarak adlandırılan kararlara uyum noktasındaki isteksizlikler,
Uyum göstermeme davranışları sonrasında,
Çok daha sert ve zorlayıcı cezai kararlar açıklandı.
Alınan kararlar uygulanmalı. Özel sektörün henüz bu salgını ciddiye almamış olması, risk taşıyan, risk altında olabilecek insanları izinli saymaması, izinli sayma konusunda oldukça ağır hareket ettiği söylemleri hoş değil!
Bu felaket, yalnız başımıza, keyfi karar verebileceğimiz bir felaket değil!
Bu salgın, uluslararası bir salgın!
İş hacminin ve en fazla işçinin çalıştığı Kuzey İtalya’ da yaşanan Koronavirüs ölümleri, özel sektörümüzün ve işadamlarımızın gözünü açmalı!
Bu günler elbet geçecek!
Bu günler elbet sona erecek!
Ancak zaman lazım!
Sabırlı olmak lazım!
Koronavirüsün şakası olmadığının en yakın örneği, İtalya ve İspanya!
Virüs ihmalleri affetmiyor!
Meydan okumaları, meydan okudukları meydanlara gömüyor!
Zengin-fakir diye adam da seçmiyor!
Kim bana bir şey olmaz diyorsa, gel bakalım diyor!
Virüsün kayığına binmek için can atan gönüllülerden başlıyor, hatalardan, yanlışlardan, umursamazlıklardan kendine yeni hedefler seçiyor!
Ardında binlerce ölü bırakarak yoluna devam eden görünmez bir virüs!
Avrupa’da her gün yüzlerce insan bu virüsün kurbanı oldu!
BU SÜREÇ ÇETİN BİR SÜREÇ!
Bu süreç, basite alınacak, kulağımızın üzerine yatacak, hastalığımızı saklayacak, kendimizi ve yakınlarımızı riske atacak bir süreç değil!
Kendimizi düşündüğümüz kadar, kendi toplumumuzu, milletimizi, insanımızı, herkesi ve olabilecek bütün olumsuz şartları düşünmemiz gereken bir süreç!
Karamsar olmaya gerek yok!
Öldük-bittik diye panik yapmaya, paniklemeye gerek yok!
İnançlı insanlar panik yapmaz!
Paniklemekle geçireceği zamanı çare aramak için değerlendirir!
Sonuna kadar da mücadele eder!
Çünkü, bizler böyle bir geçmişten geliyoruz!
Elbette ölüm Allah’ın emri!
Lakin, insanı yaşat ki, devlet yaşasın diye bir düstura sahibiz!
Türk Milleti için, önemli olan düstur insanı yaşatmaktır.
Her ne kadar ara ara bu konuyu gündemden düşürme gafletlerine düşsek te,
Bir şekilde hatırlayıp geri dönüyoruz çok şükür!
BU GÜNLER METANETLİ OLMA GÜNLERİ!
Bu günler çok daha dikkatli, çok daha basiretli, çok daha akılcı düşünmemiz gereken bir süreç!
Sağlık denen nimet,
Havaya, suya, ve toprağa düşen cemrelere,
Yani elde tutulması zor olan kor alevlere dönmüş durumda!
Dikkat edilmezse,
Kurallara uyulmazsa,
Adam sende denilirse,
Bize hiçbir şey olmaz gibi yaklaşımlarda bulunulursa,
Ölümle yüz yüze gelmek işten bile değil!
Üstelik ölüme davetiye çıkaranlar maazallah bizler olursak!
Bu günler, kolay günler değil! Bu günler sabır günleri, bir olma, beraber olma, birlikte hareket etme günleri.
Bu günler dayanışma günleri! Bu günler metanetli olma günleri!
Bölüşme ve paylaşma günleri! Düşeni yerden kaldırma günleri!
El ele verme günleri!
Getirilen kurallara ve yasaklara uyma günleri!
Yasakları delme teşebbüslerinin, keyfi hareket etme gayretlerinin nelere mal olacağını tahmin dahi edemezsiniz!
BU GÜNLER MADDEN VE MANEN İMTİHAN GÜNLERİ!
İnsan ömrü imtihanlardan ibaret. Ve bu imtihanlar içerisinde, bazen çok çetrefilli olanlar var. Koronavirüsle olan imtihanımız işte bu çok çetrefilli olanlardan biri.
Üstelik hiçte kolay olmayan bir imtihan!
Çünkü, Bu imtihanın içinde yok, yok!
Madden ve manen imtihan nedir diye soranlar, uzağa gitmenize, en olmadık yerlerde aramanıza gerek yok.
Koronavirüslü günler sizin, bizim değil hepimizin imtihan günleri!
Bu günler; insanlığımızın,
Kardeşliğimizin ve dostluğumuzun,
Arkadaşlığımızın, akrabalığımızın ve komşuluğumuzun, sınanma günleri olabilir mi diyenler,
Buyurun sınanmaya!
Bu günler fedakarlık günleri!
Bu günler hoşgörü ve anlayışın kantara çıktığı günler!
Vefanın mihenk taşına vurulduğu günler!
Dostların acıları tatlılaştırarak söylemesi gereken günler!
Bu günler, kandırmanın günleri değil! Bu günler aldatmanın günleri değil!
Bu günler, fırsat bu fırsat diye kazanç sağlama, gelirlerini katlama, insanları mağdur etme, çıkarcılık ve fırsatçılık yapma günleri değil!
Bu günler, uyum günleri!
Ne kendine, ne de bir başkasına zarar vermeme günleri!
Bu günler, başına buyruk hareket etme günleri değil!
Bu günler, her aklımıza gelenin söylendiği, moral bozduğu, ortalığın karıştırıldığı günler hiç değil!
Ölümün bütün dünyada kol gezdiği, ülkelerin sağlık sistemlerinin çöktüğü,
Tedbirlere uyulmazsa, kendi başına hareket edilirse,
Karantinadan kaçılırsa, evlerde izole olma durumlarına uyulmazsa, tahminler ötesi felaketlere yol açılabileceğinin göstergesi...
Bu günler elbet geçecek! Bu günler elbet sona erecek! El ele vererek, sağlık tedbirlerine kesinlikle uyarak Koronavirüs’ün üstesinden geleceğiz inşallah!