Bu Hiç Olmadı Beyler…

İlker Kırnaz

Tarih : 13/12/2014 Saat : 21.49…

Zile bastım ve kapıyı 2 ay sonra 3 yaşına basacak olan kızım Ceyda açtı. Söylediklerini harfine, noktasına, virgülüne dokunmadan aynen yazıyorum; “Baba Konyasu yeniddi, sen üzülme çocuklaya kızma, ben renkli montumu giyey onlara kızayım, tamam mı baba”…

Skorun verdiği gerginliğin ve yaşanan o hayal kırıklığının üstüne bu cümleleri duyunca tabii ki hakim olamadım akan gözyaşlarıma. Yan odaya nasıl geçtiğimi hatırlamıyorum. Karşılaşma da buna benzer bir duygu yoğunluğu ile başladı. Büyük Nalçacılılar Taraftarlar Derneği tribün lideri İbrahim Apalı’nın 1 yıldır süren tribün yasağının bu karşılaşma ile bitiyor olması, tribünlerin tamamına yakınının dolması ile ilgili beklentiler ve aslında Konyaspor’un hedef belirleme noktasındaki en önemli karşılaşmalarından biri olan G.Saray ile oynayacak olmamız şehrin tamamında ciddi bir motivasyon ve enerji oluşturmuştu. 1 haftadır verilen uğraşlar, koreografi ile ilgili yapılan çalışmalar, bu maça özel hazırlanan pankartlar vs vs. Aslında hepsi tamamen bir adanmışlığın ürünüydü. Kalbi Konyaspor sevgisiyle atan binlerce kişi gece gündüz demeden bu karşılaşmaya hazırlanmıştı. Ancak maç öncesi oluşan o muhteşem atmosfer, 15. dakika itibariyle yerini yavaştan hayal kırıklıklarına bırakmaya başladı. Tribünlerin isteğini ve azmini gören G.Saray, ilk 15 dakikada daha temkinli oynamak istedi. Kalemizde yaşanan ilk tehlikede golü bulan konuk ekip bu dakikadan sonra çok daha dirençli bir takım görüntüsü çizdi. Orta sahada iyi pres yapan ve pas yüzdesini üst seviyede tutan G.Saray, karşılaşmayı da hak ettiği gibi kazanmasını bildi. Peki biz ne yaptık? İnanın hiçbir şey yapmadık. Bu olumsuz durum G.Saray’ın oynadığı oyundan değil, bizim oyuncularımızın oynayamadığı oyundan ve sahaya yansıtamadıkları ruhlarından kaynaklanıyordu. Geçen haftaki yazımda G.Saray’ın hücum varyasyonlarının savunma oyuncularının topu mutlaka Selçuk’a ileterek başladığından bahsetmiştim. Ancak oynadığımız mücadelede bu olaya hiçbir çözüm bulamadık ve tüm orta sahayı rakibe verdik. Aykut Kocaman’ın G.Saray karşılaşmasında Hleb’in yerine Barış Örücü ile başlaması ve Barış’ı da Selçuk’un başına dikip bu pas trafiğini engellemesi yerinde olur muydu bilemiyorum. Uğur İnceman’ın kesici özelliğinin zayıf olması, Ali Çamdalı’nın da maçın büyük bölümünde bek oyuncularımıza yardım etmek zorunda kalması karşısında Melo ve Emre Çolak ile dinamizmi artan G.Saray orta sahası bu farklı skorun hazırlayan etkenlerdendi. Doğal olarak da orta sahayı çok çabuk geçen G.Saray kaleye attığı 6 şutun 5’inde de golü bulacak kadar ballı olunca yapacak bir şey kalmadı. Kendi sahamızda 15 yıldır böyle ağır bir mağlubiyet almadığımızdan dolayı bu skorun yıkımı hepimiz adına büyük oldu.

Aykut Kocaman kalibresinde birinin bu moral bozukluğunun altından önce kendini sonra da takımı kaldıracağına inanıyorum. Bundan önceki teknik direktörlük tecrübelerinde buna benzer bir çok kaos ortamında bu dirayetini gösterdiğini gördük. Ancak bununla birlikte devre arasında bu takıma ciddi bir transfer listesi oluşturması gerektiği de ortaya çıkmış oldu. G.Saray maçı öncesi yapılan açıklamadan transfere çok ihtiyaç yok çıkarımını yaptık belki ama bu takımın ivedilikle kalburüstü oyuncularla bezenmesi gerekiyor. 2 senedir tahammül edilen bek oyuncularına devre arasında artık güle güle denmeli. Çünkü bu ligde kaybın telafisi zor. Konya’nın çocuğu, o bu vs bunlara bakarak bu ligi götürmeyi düşünmek hep bahsettiğimiz o vizyonsuzluğun bir parçası olacaktır. Önümüzdeki 3 haftada alınabilecek maksimum puanları toplayarak iyi bir devre arası geçirmemiz gerekiyor. Büyük Konyaspor taraftarına bu hezimeti yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur, olamaz da…

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.