Ne gariptir ki, paylaşım düşüncesinden olsa gerek, gideceğimiz bir yere yanımızda bizimle gelecek birinin olmaması, gittiğimiz etkinlik veya yolculuktan zevk alamayacağımız düşüncesinin hâkim olması yatar. Oysa biraz kendimize zaman ayırmak ve kendimizle baş başa kalarak günün stresinden uzaklaşarak, negatif düşüncelerden kendimizi soyutlamamız gerekir.
Nedense bilinçaltımıza yerleşen bir başkasıyla daha mutlu olabileceğimiz düşüncesi, tek başına da olsa uygulamalarımızla, kendimizi daha rahat hissedeceğimizin farkında olmamamız yatıyor. Belki de bu düşünce, insanların sizin hakkınızda, “bu insan tek başına ne yapıyor” diye düşüneceği konusunda ki korkularınız olabilir. Aslında bu düşünce, sizin psikolojik bir sarsıntı yaşadığınızın göstergesidir. Ve yaşadığınız bu sarsıntı, bu sözler ve düşünceler karşısında eziklik yaşamanıza, kendinize zaman ayıramamanıza neden olabilir.
İşte en büyük yanılgı bu düşüncedir ki, mutsuzluğun ve başarısızlığın ana kaynağını teşkil eder. İnsanların sizin hakkınızda ne düşüneceği düşüncesinden vazgeçin. O psikozu silin, düşünce ve duygularınızdan. Bunlar öyle büyük olaylar değil, insanların fark edeceği veya edemeyeceği ölçüde olsa bile. Eğer böyle düşünüyorsanız, farkında değilsiniz ya da saplantı haline gelmişsinizdir. Korkmayın, kimse sizi izlemiyor. İzlese bile ne fark eder ki? Sizi mutlu eden şeylerden “neden birileri sizi izliyor” diye kendinizi mahrum edesiniz ki?
Siz yerinizden kalkın ve mutlu olmak için korkularınızın üzerine gidin. Toplum kurallarına aykırı olmamak düşüncesiyle kendinizi kısıtlamayın. Maalesef yalnızlık ve kendine zaman ayırmak için yalnız kalmayı düşünen insanlar, toplum tarafından acınası olarak görülmekte ve kötü tanımlanmaktadır. Boş verin siz onları, sizi mutlu edecekse, yalnızlığınızdan ödün vermeyin.
Binlerce sahte insanla birlikte olmak sizi boğacaksa, sizi mutsuz edecek sözleri duymaktansa ve bir ağaç altında yalnız kalarak elinizde bir kitapla mutlu olacaksanız, sizin hakkınızda kimin ne düşündüğü umurunuzda olmasın. Tam aksine, siz bu yalnızlığı eziklik değil de daha eğlenceli olduğunu düşünerek ve daha havalı olduğunu insanlara göstermeye çalışın. Gerekirse, yeri geldiğinde yalnız eğlenin, yalnız düşünün ve yalnız gezin.
Ben kendime yeterim düşüncesiyle farklı olabileceğinizi gösterin. Yani bazı durumlarda muhtaçlığınızın olmadığını gösterin. Bu da sizin stresinizi atacak, kendinize güveninizi ortaya koyacak ve rahatlamanızı sağlayacaktır. Yani kendinize yettiğinizi görecek, hiçbir kimsenin size verebileceği, size sağlayabileceği güvenden daha önemli ve daha sağlam temeller üzerine kurulan bir mutluluk için büyük faktör olacak. Toplumdan kendinizi soyutlamadan buna alışabilirseniz, hayat kalitenizin arttığını, toplumu ve insanları daha iyi gözlemlemenizi sağlayacaktır.
Kendinizi önemseyin ve kendi kimliğinizi, ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı fark etmek için kendinize bir boşluk yaratıp harekete geçin, bir müddette olsa yalnızlaşmak için, gereksiz yük ve düşüncelerden kendinizi koruyarak harekete geçmek için. “İnsanlar ne der” düşüncesinden korkmadan harekete geçme enerjinizi toplayın ve düşüncelerinize yalnızlığın vereceği mutluluğa inandırın. Çünkü insanlar ne der düşüncesi, başlamadan biten eylemlerin ve sonunda gelebilecek mutluluğun önünde en büyük engeldir. Unutmayın, insanlar ne düşünür diye yaşamaya başlarsanız, kendiniz için değil, başkaları için yaşıyorsunuz demektir. Kendi doğrunuz yoktur, başkalarının doğrusu vardır ve siz onların doğrularıyla hayatınıza yön veriyorsunuz demektir.
Bazen boşluk ve tek kişilik yalnızlık daha iyidir. Ve unutmayın, tek kişilik yalnızlık, toplum içinde ya da sahte dostlukların içinde olduğunuz yalnızlıktan daha iyidir. Sahte dostlukların olduğu yerde bir süre sonra “tek başıma kalsam, kendi kabuğuma çekilsem” diye düşünmeye başlıyorsunuz. Yine unutmayın ki, tek başına ne kadar iyi vakit geçirip mutlu olduğunuzu fark ettiğiniz zaman, hayatınıza alacağınız insanları da ona göre değerlendirip, ona göre karar veriyorsunuz. Sınırları koymayı öğreniyorsunuz. Ve o sınırlar bile sizi yalnızlığınızda mutlu ediyor.