Sadece benim mi dikkatimi çekiyor bilmiyorum. Sabah erken ve akşam iş çıkış saatlerinde Konya’daki işçi servislerine bakıyor musunuz? Trafikte ‘şak diye durup’ yol ortasında insan indirmelerinden bahsetmiyorum. Konya Organize Sanayi bölgelerinden işçi taşıyan hangi servisi görsem aracın ya arkasına ya da önüne ‘ELEMAN ARANIYOR’ diye kocaman branda asmışlar. Kimi kalıcı folyo şekliyle servisin üstüne yapıştırmış. Midibüsler, koca koca otobüsler hangi birine baksam eleman aranıyor.
Bu işte bir terslik var. Öyle ya muhalefet medya verilerine göre Türkiye’de işsizlik aldı başını gidiyor. Ee… Bazı veryansınlarında haksızlık da görmüyorum. Arada doğru söyledikleri şeyler de oluyor!
İşçi servislerinin üzerinde gördüğüm çoğu ilanda ‘VASIFSIZ ELEMANLAR’ yazıyor. Yani illa bir işte ustalaşmış kişi aranmıyor.
Servisler bir yana Konya’mızda bizim gazete dahil dolu dolu eleman ilanı yayınlayan gazetelerimiz var. Lakin çevremizde işsizler de var.
Bunun açıklamasını iki farklı şekilde yapabiliriz. Birincisi eğitim sistemine bağlı olarak herkesi okutma gayretine girerek ara eleman yetiştirilmesinin önüne geçilmesi nitelikli işsizlik sorunu bu. İkincisi ise bireylerin toplumsal baskı ve daha farklı nedenlerle özel sektörde çalışmak istememesi.
Bakın bu son maddeyle ilgili bir örnek anlatayım. Malum başkanlara, amirlere hatta biz gazetecilere bile ‘benim filanım olur belediyede devlette bir işe koyuversen’ diye onlarca yüzlerce talep gelir. Konya’nın yakın köylerinden birinde çiftçilikle uğraşan bir aile gelirleri de fena değil. Oğlan evlenme çağına gelmiş. Kız istemeye gidilecek. Oğlan ne iş yapar denildiğinde ‘tarlayı sürer, harmanı kaldırır’ denilememiş. Ne denmiş peki? Oğlan belediyede işe girecek!
Tabii işin rengi değişiyor o dakika… Yalvar yakar tüm tanıdıklar devreye sokuluyor. Park bahçelerde sulama yapsın varsın diyor babası. Ama illa belediye işi olsun. Tarladaki yıllık gelirleri belki belediyede aylık alacağı 3 bin liranın 100 katı ama gel anlat dinlet!
Başka bir örnek merkezde bir belediye başkanımızın başından geçiyor. Yine aracılar konuluyor. Oğlan kaynak yapmayı bilir. Ne olur belediyenin kademe bölümünde kaynakçı olarak işe alın deniliyor. Başkan akşam ilgili kişiyi arıyor. “Bizim senin oğlana vereceğimiz 3 bin liradan biraz fazla, ben ona sanayide 5 bin liraya kaynakçılık işi buldum olur mu” diyor. Yook yine illa belediye. Başkana ‘varsın 3 bin olsun belediye işinde çalışsın’ diye cevap geliyor.
Maalesef iş ve işçi sürecindeki hallerimizden bazıları böyle… Kim bilir daha nice örnekler var.
Konya Organize Sanayi dev bir cüsseye dönüştü. Bünyesinde yok yok… Üretim ve ihracat rekor rekor üstüne rekor kırıyor. Her gün yeni bir şirket kuruluyor. Doğru yönlendirme ile işsizlik sorunu en azından bizim şehrimiz için asgari düzeye indirilebilir.
KİTAPLARIN VERDİĞİ HUZUR
3 haftadır cumartesi günleri farklı etkinlikler yapmaya alıştık. Daha doğrusu Konya Büyükşehir şehir halkının büyük çoğunluğunu önce Gastrofest ile Ecdat Bahçesi’nde, sonra Bilimfest ile Konya Bilim Merkezi’nde son olarak da Kitap Günleri ile Selçuklu Kongre Merkezi’nde bir araya getirmeyi başardı. Program başı 2-3 yüz binlik insan sirkülasyonundan bahsediyoruz. Önemli işler.
Cumartesi günü saatlerce kitaplarla hemhal olduk. 10’dan fazla kitap aldım. Kalabalık bir saatte gittiğim için biraz sıkıntılı oldu. İğne atsan bulunmaz derler ya öyle hani. İyi ki diğer festivaller gibi kısa süreli yapılmamış. Çünkü en az iki defa daha gidip –ki bu kez daha tenha saatlerde- kitaplardaki huzuru tekrar tekrar hissetmek istiyorum. Şiddetle tavsiye ederim.