Uzun yıllardır gerek kendi evimizde gerekse de deplasmanda Konyaspor’u takip ederim, ancak Osmanlıspor ile yaptığımız maçtaki misafir takım taraftarları gibi renkli bir grup gördüğümü söylemem. 90 dakikalık sürenin belki 30 dakikasını belki daha fazlasını Konya ve Nalçacılılar grubu ile yeşil beyaz yaparak geçirdiler, tabiri caiz ise her akıllarına geldiğinde Konya diye bağırdılar. Batı tribününde oturan izleyicilere ise zaman zaman Konya ayağa diye tezahürat yaptılar. Bırakın küfrü yaptıkları üç beş tezahüratta argo olan kelimeleri bile çıkartmışlardı. Maç öncesi ve sonunda iki takımı tribüne çağırdılar gerçeği söylemek gerekirse bir Ankara takımından böyle ilgi göreceğimiz aklıma gelmezdi.
Federasyon ve yayıncı kuruluşun Konyaspor ile nasıl bir derdi var anlamak mümkün değil bu kadar sıklıkla maçı bu süre zarfında bir İstanbul takımına yapabilirler mi merak konusu. Resmi olmamakla birlikte kendi çapımda yaptığım küçük bir araştırma ile federasyon yetkililerinin maç saat ayarlama işini tamamen yayıncı kuruluşa bıraktığını hiçbir şekilde federasyonun saat konusuna karışmadığını öğrendim. Yayıncı kuruluş cephesinde ise Konyalı futbolseverlerin dekoder alma konusunda diğer süper lig takımlarının altında kaldığını bu yüzden maçların genelde cumartesi ve gündüz bölümünde oynandığını, kupa maçları yayınları ise kendileri tarafından verilmediği için bu tarz hesaplamalara girmediğini duydum. Şimdi sayın Konyasporlu yöneticilerin sadece federasyona maç saati ile ilgili talep belirttiğini fakat federasyonun ellerinde bir şey olmadığını söylediklerini biliyorum. Fakat sayın yöneticilerimizin yayıncı kuruluştan böyle bir talebi oldu mu, hem yönetimimizden hem yayıncı kuruluştan bir açıklama beklemek lige renk katan biz Konyalı futbolseverlerin en büyük hakkı diye düşünüyorum.
Takımımız son dönemde yoğun tempoda üç gün arayla maç yapıyor. Rakibimiz son maçını 5 Şubat’ta yaparken biz daha 3 gün bile olmadan maça çıkıyoruz. Oyuncularımız büyük takımlarla art arda yapılan iki maç ve yapılan yolculuklardan gerek vücut gerekse de psikolojik olarak yorgun düştüler, tabiri caiz ise kupa ve lig birbirine girdi.
Osmanlıspor özellikle ilk 50-55 dakika skor üreten sonra geriye yaslanan bir takım, hücum oyuncuları ne kadar etkiliyse de defans bölgesi ve kalede ciddi problemler yaşadıklarını zaman içinde görüyoruz. Osmanlı takımının attığı gollerin büyük bir bölümü kontra ataklardan ya da hızlı çıkılan akınlarla gelen goller. Bu bağlamda önemli olan ilk bölümde gol yememek ve öne geçmekti, bunu başaramadık, ancak golü yedikten çok kısa bir süre sonra bulunan beraberlik golü de galibiyet kadar önemliydi, burada kalecimiz Serkan’ın da yaptığı kritik kurtarışlarla hakkını vermek gerekiyor. Serkan bir de oyun kurmada problem yaşamasa çok daha güzel olacak. Gelelim Hüseyin Göçek’e.
Yahu kardeşim hadi son birkaç yıla kadar hakemlik gönül işiydi parası az hakareti çoktu hakemlik yapan insanlar ek bir iş yapmak zorundaydı şimdi profesyonel bir meslek ve neredeyse futbolcular kadar kazanıyorsunuz. Neden maçla alakanız olmuyor, penaltı pozisyonu için demiyorum bunu, avantaja oynatman gereken yerde oyunu durduruyorsun, durdurman gereken yerde oynatıyorsun, tribünlerden binlerce insanın gördüğü en basitinden taca giden bir topu bile hangi taraftan çıktığını süzemiyorsun, kart göstereceğin pozisyonlara faul bile vermezken, faul olduğu tartışılacak pozisyonlarda kartına başvuruyorsun. En basitinden bir örnek vermek gerekirse Ömer Ali yediği dirsek sonucu ettiği itirazlar sonucu çok verimli olduğu bir durumda kırmızı yeme potansiyeline geldiği için oyundan alındı. Buna sen sebep oldun. Bence federasyon bir karar vermeli 5 ve 6 numaralı hakemleri kale arkası tribünlerine oturtmalı. Sanırım sahaya çok yakın oldukları için pozisyonu seçemiyorlar, pozisyon seçemiyorlarsa niye görev alıyorlar. Bizler tribünden çok net seçiyoruz pozisyonları . Bir eleştiri de maç başlamasına 10 dakika kala sahayı sulamak çimlere mi iyi geliyor ki futbolcular soyunma odasına gidince saha sulanıyor. Sonra sulanan yerde oyuncular ayakta duramıyor. Son olarak dünyanın en iyi beş stadyumundan biri olan Torku Arena’nın sadece VIP tribününü değil diğerlerinin koltuklarını ve tribünleri arada bir temizleseniz hoş olacak.
Sonuç olarak; gelgitleri olan bir maçta geriye düşmemize rağmen puan almak güzel oldu, standart olarak isim farklı olsa da yine bir hakem penaltımızı yedi, maçı genel yönetimiyle berbat etti. Kaleci Serkan oyun kurmayı öğrendiğinde çok daha güzel maçlar çıkartacak gibi. Gayet sistematik fiziğe dayalı zaman zaman sert bir oyun gördük bizi uyutmadılar. İki takım da zaman zaman etkili oldu.
Maçın Sözü; yorgun bir takım, federasyon, yayıncı kuruluş, hakem, üzerimize oynanan oyunlar ve birde içimizde ki İrlanda nüfusunda patlama yaptıran arkadaşlara rağmen 1 puan aldı. Ancak bu kadar olurdu zaten tebrikler Konyaspor.