Puanları eşit iki takımın iddiası olmayan bir doksan dakikada zevk vermeyen oyunlarında sonuçta deplasmandan alınan bir puan başarı olarak kabul edilebilir. Ancak doksan dakika boyunca her iki takım oyuncularının kaybettikleri toplara bakıldığı zaman futbol kalitesi de ortaya çıkmış olur.
Ligde düşme korkusu yaşamayan ve eşit puanlara sahip iki takımın mücadelesinde ilk 45 dakika tempodan yoksun, mücadelesi olmayan ve her iki takımda kendisine oynayan bir kaç oyuncunun dışında taraftarları fazlasıyla sıkan bir oyun vardı Antep’te. Aslında takım kadrolarına isim isim baktığımız zaman Konyaspor, onca eksiğine rağmen Antep’ten 5 kat daha ağır basardır. Ama profesyonel oyuncuların böyle bir maçta risk almasını beklemek de hayalcilik olurdu. Müsabakaya Konyaspor’a oranla biraz daha istekli başlayan ev sahibi takım golü bulurken zorlanmadı. Aykut Kocaman, Konyaspor’un kazanması için kendi oyun tarzından fedakarlık yapıp sadece kazanacak bir planla takımını sahaya sürmüştü. Ne var ki Aykut Hoca’nın herhalde yeşil beyazlılarda tek beceremediği konu yan top zaafı idi. Nitekim 11. dakikada yine rakibin bir yan topu yine başta kaleci Kaya olmak üzere Konyaspor defans oyuncularının laylay lom şeklinde topa yükselmeleri ile meşin yuvarlak filelerimizle kucaklaşıyordu. İlk yarının son bölümlerinde temsilcimiz biraz daha istekli gerek uzaktan atılan şutlar gerekse duran toplarla rakip kalede etkili olmaya çalışsa da temposuz maçın ilk yarısında futbol adına atılan tek golün dışında hiçbir şey yoktu.
İkinci kırk beş dakikaya Aykut Hoca’nın fırçası damgasını vurdu. Sanki yeni uyanan Konyasporlu futbolcular bu yarıda rakiplerine kalesinde sadece bir defa pozisyon verip tek yarı oynayıp tek puanın sahibi oluyordu. Rangelov’un golünde ise Hasan Kabze’nin klasının ve ustalığının da hakkını vermek gerekir doğrusu.
Bu maçta futbol yoktu ama kazanılan bir puan ve o puanın da 500 bin liralık parasal karşılığı vardı.