Dün yeni eğitim ve öğretim yılı başladı. Milyonlarda farklı heyecanlar ve birbirinden farklı endişeler yaşanıyordu. Heyecanı anladık da endişe de neyin nesi imiş diyen okurlarımıza tek kelime ile şunu sormak isterim “Oğlunuz, kızınız, canınız üniversiteyi bitirse ne olur bitirmese ne olur?” … diye sorarım. Neyse konumuz bu değil. Ama bugün eğitim ile ilgili aşağılarda farklı bir şeyler yazmaya çalışıp sizlerle paylaşacağız inşallah.
BU KAFA İLE TURİZMDE NE OLUR?
Pazar günü bizi turizmci bir üniversite hocamız aradı. Hocamız Hong Kong’tan yeni dönmüştü. Pazar günü tatilden de istifade ederek ailesi ile soluğu Sille’de almıştı. Ama Sille’de oturup şöyle sakin ve mutlu bir saat geçirip çayımı yudumlayayım diye düşünmesinde yanılmış ve dayanamamış bizi arıyordu. Hocam Sille’de bir saatte trafiğe kapalı yolda en az 8 motorun büyük gürültü ile önlerinden geçmesinden tutun da o kalabalık içerisinde pitpull ile gezenlere kadar insanımızı görünce dayanamamış ve bizimle dertleşiyordu.
İsterseniz bu konuda önce hocamızın anlattıklarını bizimle fotoğraflarla paylaşarak ne demek istediğini biz de biraz daha açalım;
………
Turizmci ve bir öğretim üyesi gözü ile bu kafa ile bizden hiçbir şey olmayacağı aşikardı. Allah biz böyle bir kanaate sahip değildik. Biz bunları görsek bir de belgelesek sonra da yazsak değerli yöneticilerimiz bizi bir anda topa tutarlardı. Hatta ardında da sitem ederlerdi “Sen de görmeyiver Uğur abi. Senden başka görüp yazan mı var ki?” derlerdi.
O yüzden biz demiyoruz bir bilim adamının değerlendirmesiydi bu. Hocamız birde Hong Kong’taki mantığı anlatıyordu ki (Geçen sene biz de bizzat buraları görüp yaşamıştık. Bunun için anlatılanları yüzde yüz doğru tespit olarak gördük.)
İşte o kafa şehrini ülkesini dünya markası yapar durduk yerde para basar. Biz de para verip oraya gelen kendi insanımızı bile ürkütür, korkutur ve bir daha da oralara gelmemesi için her şeyi yaparız. Aferin sizlere. Sizler gerçekten mükemmel bir şekilde şehrinizi düşünüyorsunuz (!)
KAFA DEĞİŞMEDİKÇE ADI
METRO OLSA NE OLUR Kİ?
Dün bizim Haber Merkezimizdeki arkadaşlar güzel bir manşet haber yapmışlardı. Resmi rakamlara dayandırarak Konya Banliyösünün şirketinden tutun bu şirketin planlamasını ve resmi rakamları yayınlamışlardı.
Bu haber öyle bir gündem oldu ki. Taaa İstanbullardan bile bizi arayıp “Abi metro iptal mi? Banliyö mü oldu şimdi” diye soruyorlardı.
Tabii sabah Konya trafiğini yaşamayanlar için normal mantıklı bir soru idi.
Ya okulların daha ilk gününde yolda çamur, su, kar, don havada da bir damla yağış yokken şehir içi trafik böyle olursa siz gerisini hiç düşünmeyin. Daha pek çok okul servis şirketi öğrencileri taşımamış.
Aileler evlatlarını kendi imkânları ile götürmüşler. Bir de okul servis araçlarının tamımı trafikte olsa ne yapacaktık?
Bakın sizi dünden geçen hafta perşembe gününe götüreyim.
Yani işin temelinde bu işin okulla servisle filan da bir alakası yok.
Bu fotoğrafları geçen hafta ikindin saatlerinde Nalçacı’dan Şeker’e kadar olan bazı yerlerde bizzat kendim çektim.
Farkındasınız değil mi? Şehrin en ana baba caddesinde iki şeritlik yolumuz dahi tek şeride düşmüş halde. Birde bu yolların belirli noktalarında trafik ışıkları vardır ve kırmızı yanar.
Yaaaa ve siz bu şehre metro mu yapalım banliyömü diye tartışın durun. Allah’ınızı severseniz dünyanın neresinde yolun iki şeridi park edilmiş araçlar ya da mallarını satan esnafın tezgahları ile kapatılır ve iki hatta üç şeritli yol tek şerit üzerinden ilerler?
Yemin ediyorum arada bir Konya’dan çıkıyorum ya. Hele hele gelişmiş değil bizden 40 yıl geride olan ülkeleri oradaki trafik akışını görüyorum ya vallahi de billahi de kendimden utanıyorum. Özbekistan’ın başkenti Taşkent’ten geleli daha iyi ay olmadı. Dörder beşer şeritli yollar ve bir tane yasak, yasa dışı park etmiş otomobilin olmayışı.
Dediğim ülkenin adı Özbekistan… Özbekistan…
Türkiye’nin 40-50 yıl gerisindeki bir ülkenin başkenti.
Sadece kendimize yuh diyordum. Burada ne trafik vardı, ne de yerde bir tek izmarit.
Bizim ara caddelerde, semt pazarlarının olduğu ana caddelerde polis ve zabıta sadece mesai saatleri içerisinde sadece bölgede konuşlanmaları gereken yerde dururlar. Mesai saatine göre hareket ederler. Saat 17.30’dan sonra her şey Allah’a emanettir.
……………
Şimdi gelelim Konya trafiğine.
Belki bizi yöneten isimler esnaf zor durumda diye işin ucunu salmış olabilirler. Ancak yarın siz herkesi yasal çizgiye olması gereken yere çekmek isterseniz o zaman daha farklı bir tepki ile karşılaşırsınız ve yine siyasi hesap yapmak zorunda kalırsınız.
Sonuç; Konya’da trafik sorunu ve sorun olmaktan öte her geçen gün gittikçe büyük dert olmaya devam eden konu bu kafa ile metro da olsa azalmaz büyür.
Demedi demeyin.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Aptalların sorup akıllı insanların cevap veremediği birçok soru vardır
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Şehir merkezindeki trafik derdine bir de okul çevresindeki yollarda yeni sorunlar eklemediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.