Bu Nasıl Bir Mera Yasası

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

 

Tarım, doğrudan gıdaya giden bir sektörün adıdır, bu yüzden gıda kullanan herkesin konusudur. Tarım (üretim) yapmak için de arazi ve su (veya yağış) yanında bazı düzenlemelere ihtiyaç duyar. Üretim için ne kadar kaynağınız olursa olsun yasalalar yeterli değil ise üretim yapmak veya tabi üretimi kullanmak zorlaşır. Her şeyiniz yerinde olur, uygulamalar yanlış, hukuk ile hak karışık, doğal yasa teamüllerde unutulur ise üretim de aksar. Bu konuda bazı meslektaşlarımızla çoğunlukla ayrı düşebiliyoruz. Zira bunlar tarımın uygulama bölümünde yer alıyor; yasa gereği vur deyince de öldürebiliyorlar.

Elimizde 1998 de çıkarılan 4342 sayılı bir Mera Yasası var. 23 senedir devrede olan bu yasada çayır, mera, yaylak, kışlak gibi arazilerin kullanımına yönelik uygulamalar yer alır. Böyle bir yasa mutlak ihtiyaçtı. Değişen dünya ve değişen ihtiyaçlara günümüze cevap vermekte zorlanmakta. Zira tarım öyle canlı bir sektör ki, uygulamalar ile yasaların değişimi ve yenilenmesi her an söz konusu olabiliyor.

İki ayrı ile bağlı, komşu iki köy. Köylerden birinde hiç hayvan yok. Hayvanı olan komşu köyün çobanı diğerinin özel mera veya yaylım alanlarını muhtarlık oluru ile otlatmak üzere 3 ay önce kiralıyor. Bir süre sonra sadece yazları köyüne gelen birinin ev köpeği çobanın köpeği tarafından boğuşma sonucu ölüyor. Araya giriliyor, ev köpeğinin sahibi ölen köpeği için 10 kuzu istiyor, çoban da 5 kuzu teklif ediyor, adam razı olmuyor ve çobanı şikâyet ediyor. Burada işin köpek bahane, işin içinde çıkar var.  

İlçe tarım müdürlüğü 3 aydır çobanın köyün otlakıyesinin kullanmasına göz yumuyor ancak şikâyet üzerine kendini kurtarmak için kaymakamlığı da arkasına alarak çobanın köyden çıkmasını hızlandırıcı eylemleri ve her türlü yönlendirmeleri yapıyor. Yani, çobanın kovulma sebebi kiralamanın yasa dışı olduğu bahanesi olsa da, esas konu çoban köpeğinin öldürülmesidir? (Bu arada çobanın da bir Kangal köpeği zehirleniyor). İlçe müdürü, aslında kiralamadan haberi olan hatta köylü ile çobanın arasına girerek köpeğinin öldürülmesi karşılığında köylünün kuzu isteğine aracılık da yapıyor. Bu bir iyi niyet göstergesi olsa da, sonradan yasaya karşı kendini koruma çabası mı devreye giriyor da, ev köpeğinin çoban köpeğine tercih edilmesi söz konusu oluyor. Yani çoban, sulh için 10 kuzu verse idi mesele yoktu, alan da satan da memnundu. Olmayınca yasalara dayalı çoban ve emeği dışlanıyor.  

Sonuçta üreticinin alel acele köyden çıkarılması ile sonuçlanana olay karşısında soruyorum:

Hiç hayvan olmayan bir köyde buluna otların hiçbir şekilde başka üretime sunulmaması, kaba ot sıkıntısı çeken üreticinin akıl almaz sıkıntılara maruz kalması. Esas mesele kimin haklı olduğu değil üreticinin hırsız kovalar gibi yaka-paça, jandarma zoruyla tehdit edilerek köyden kovulmasıdır.

Bu ülke milletin ortak malıdır, bedeli de kandır. Üretmeliyiz ki ayakta kalmalıyız. Ülkenin tüm yem kaynakları da ortak olmalıdır. Elbette öncelik o köyün veya yörenin mallarına aittir. Ancak bir taraftan ot sıkıntısı çekerken diğer taraftan teamülleri unutup yasaları devreye sokarak üreticiyi kovmak hangi akla sığar bilinmez. Binlerce yıllık gelenekler bozulursa, böyle meselelere de yol açılır.    

Bir alanın otlakıyeye açılmasının Mera Yasasına dayalı yapılması yanında, teamüller gereği de birçok otlakıyenin ihalesiz kiralamaya verilmesi bilinmesine rağmen bazı yerlerde keyfiyetin devrede olması,

Ev köpeğinin çoban köpeğince boğulmasının bedelinin 600 hayvanın aç bırakılmasından daha önemli olduğunu bahanesiyle yasaları uygulayan yöneticilere, “üretimin ve üreticinin yanında yer alması gerektiği” hatırlatılınca da, “teamüllere” rağmen ”ben yasayı uygularım” tavrı doğru mudur?,

Çoban dediğimiz köylünün aslında iyi bir üretici ve 600 küçükbaşın sahibi olmasına rağmen incitilmesi, köyden hırsız muamelesi ile kovulması, üretimin teşvik edilmesi konusunun neresine sığdırılacağı.

Çoban ve köpek sahibinin farklı illerde ancak komşu köylerden olması ve hayvanların taşınmasının iller arası hayvan hareketlerine tabi tutularak acil kodu ile jandarma zoruyla çıkarılması ve dahası. Tüm bunlar, Mera Yasasının günümüze hitap etmediğinin de sorgulanmasını gerektirmez mi?

Tavrımız kimseyi incitmek değil, üretici ve üretimden yana olmak; tarımın devlete, özgürlüğe ve sağlığa eşdeğer olduğunu bir daha hatırlatmaktır. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.