Bugün sizlerle ilk paylaşmak istediğim konu doğrusu beni önce şaşırttı sonra da “Yok canım. Hadi canım sende” dedirtti.
Hatta şakadır dedik.
Gerçekten hâlâ bu iş doğru mu değil mi? Diye düşünüyorum.
Aslında böyle düşünerek bu konuyu bizimle paylaşan değerli abimize saygısızlık sapıyorum. Ama niyetim asla böyle değil.
Özünde büyüğümüzün de durumu aynı şekilde çok garipsemesi dahası işin çok ağırına gitmesiydi.
Abimiz gördüklerine dayanamıyor ve şehrin kötü gazetecisi Uğur Özteke ile paylaşmak istiyor.
İsterseniz önce şu Deli Dumrul hadisesine kısa bir giriş yapalım.
……………….
Dede Korkut hikâyelerindendir.
Deli Dumrul adında bir adam, kuru bir çayın üzerine köprü yaptırmış, geçenden otuz akçe, geçmeyenden de kırk akçe alıyordu. Günün birinde köprünün başında oba kuran birtakım kimselerin ağlaştığını duydu, nedenini öğrenmek istedi. Obalılar yana yakıla anlattılar: Al kanatlı Azrail içlerinden bir yiğidin canını almış.
Bunun üzerine, Deli Dumrul, Azrail denen bu al kanatlı yaratığın haddini bildirmeye karar verdi.
Tanrı, Deli Dumrul’un deli-dolu sözlerini duyunca canı sıkılmıştı. Ona bir ders vermek için Azrail’i Deli Dumrul’un evine gönderdi…
Bu hikâyeyi ve gerisini bilenler bilir.
…………………..
Hikâyenin püf noktası ya da dikkat çekmek istediğimiz nokta “Deli Dumrul adında bir adam, kuru bir çayın üzerine köprü yaptırmış, geçenden otuz akçe, geçmeyenden de kırk akçe alması”…
Ve şehrin göbeğinde Afra olarak bilinen bölgede yani bir belediye işletmesinde abimiz şu tabela ile karşılaşır
Ve bunu bize gönderirken de altına şöyle yazar;
“Uğur Bey bu alınacak para Deli Dumrul parası mı?
Perakende fişi istesem park ücreti mi yazılacak?”
…………..
Mutlaka yetkililer konu ile ilgili bir açıklama yapacaklardır. Ya da tabelayı kaldıracaklardır. Ama bu iş gerçektende doğru ise (Hâlâ inanmak istemiyorum) yüzyılımızın Deli Dumrul olayıdır.
İL HALK KÜTÜPHANESİ İLE
İLGİLİ BİLMEDİKLERİMİZ
Şehri yöneten samimi başarılı ve güzel yöneticiler, sağ olsunlar bizim zaman zaman yazdığımız bu ters(!) yazılara doğru ya da olayı olduğu gibi doğru bir biçimde aktarırlar.
Dün yazdığımız İl Halk Kütüphanesi önünde cumartesi günleri de dahil olan kuyruk olayına şöyle yeni bilgiler en yetkili isimlerden geldi.
Evet böyle bir kuyruk varmış. Çünkü gençlerin kütüphaneye ilgisi çok büyükmüş. Çünkü gençler haklı imiş. Şehrimizde merkezde üniversitelerin bulunduğu bölgelerde, yurtların yoğun olduğu semtlerde maalesef bu tür kütüphaneler olmadığı için burası tek bir cazibe merkezi konumuna gelmiş. Yetkili isimler diyor ki, “Keşke böyle yerler özel ya da resmi bir şekilde şehrimizde tek değil de sekiz dokuz on tane olsa. Ama burası tek. Bu yüzden de kuyruk oluyor. Burayı erken açmamız güvenlik açısından mesai açısından mümkün değil. Açılırsa suç işlenmiş olur.
Ama bizler yöneticiler olarak ne yaptık. Mesai saatini gece yarısı 22.30’a kadar çektik. Kütüphane 23’te kapanıyor. Bu bile çalışanların gençlik adına vatandaş adına öğrencilerimiz adına yapılabilecek en son çaredir. Bundan başka mesai saati de olmaz olamaz”…
Bu özetin çerçevesinde yetkili isim çok güzel şeyler söyledi. Sorunda ortada çözüm noktası da ortada.
Biz kütüphane ile ilgili bize en yüksek yerden 1 numaradan bizi bilgilendirdiği için kendisine huzurlarınızda teşekkür ediyor saygılarımızı sunuyoruz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Kafa karışıklığı, bilginin ilk adımıdır
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bizi telefonla arayan insanlara müsait olmayıp o anda bakamadıktan sonra müsait ilk anımız da tekrar arayan numaraya dönebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.