Siz samimi dostlarıma sesleniyorum. Allah rızası için beni birazcık seviyorsanız, birazcık bana inanıyorsanız benim şu şifası olmayan illet hastalığım gazetecilikten hayırlısı ile alnım açık başım dik kurtulabilmem için dua edin.
Zaten gördüklerimi, duyduklarımı, yaşadıklarımı adam gibi doğruca yazamıyorum. Yazamadıkça dengem bozuluyor. Hasta oluyorum hasta...
Bakın size bugün çok iğrenç bir şeyden bahsedeceğim.
Vallahi de billahi de birazdan yazacaklarımı, sizlerle paylaşacaklarımı yazmayı hiç ama hiç istemiyordum.
Niye?
Utancımdan.
Niye?
Erkek olarak kendimden iğrendiğim için.
Niye?
Biz gerçekten “Elhamdülillah Müslümanım” dedikten sonra “Müslümanlığın M’sini yapabiliyor, yaşayabilir muyuz?” diye korkumdan titrediğim için.
………………
Hani bu şehir samimi Müslümanların en çok olduğu şehir idi?
Hani bu şehrin insanı Allah’tan korkar kuldan utanır idi?
Hani burası İslamiyet’in en iyi yaşandığı şehir idi?
……………
Beni kıran kızdıran kendimden utandıran ve bu satırları yazmama sebep olan olay “20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü” münasebeti ile Konyalı siyasilerimizin paylaştıkları şu çocuk karelerinin beni delirtmesidir. Çıldırdım resmen… Sözüm direkt onlara değil.
Ama bu şehirde olup bitenlerden sizlerin haberi var beyler. Sizler bunun vebalini taşıyorsunuz. Sizin “Bilmiyordum haberim yoktu” gibi bir mazeretiniz de yok, olamaz ve ben buna asla inanmıyorum.
Reis Ankara’da iken Uluırmak’ta falanca nolu evde olanı bilecek, siz Konya’da bilmeyeceksiniz öyle mi?
Allah taş yapar, yanarsınız, yanacaksınız…
Bakın şimdi sizlerle paylaşacaklarımı bizi tanıyan, inanan güvenen bir bayan geçtiğimiz hafta Cuma günü 16 Kasım günü saat 12 sularında şunları yazıyordu;
“Uğur bey hayırlı günler hayırlı cumalar. ‘Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ sözünden yola çıkarak size bir konu anlatmak istiyorum.
Geçen hafta …….. kasabasında bir düğüne davet edildik, gittiğime binlerce kez pişman oldum çünkü gelin 16 YAŞINDA ve ŞANLIURFA dan SATIN ALINMIŞ.
‘Böyle bir şey nasıl olur şikayet eden yok mu?’ dediğimde ‘kimse kimseyi şikayet edemez köyümüzde benzeri olay çok’ dediler.
Yani aileler yaş grubuna göre para ödeyip kızları satın alıp geliyormuş.
İsmimi yayınlamadan bu olayı yazınızda duyurursanız çok sevinirim.
Ayrıca küçük gelinin ağlaya ağlaya gelin olduğunu görenler olmuş ben görmedim zira düğünü erkenden terk ettim.
Sadece …….. ‘de değil ……. ‘a bağlı birçok köyde bu olayların yaşandığını da bizzat duydum.
Rahatsız ettim sizi hakkınızı helal edin Allah yar ve yardımcınız olsun. Belki numaram sizde kayıtlı değildir. Ben …………… . Şu an ……… Belediyesi ……………de çalışıyorum.”
…………..
İsteyen polis telefonumuza girip her satırı okuyor değil mi?
Telefonlarımızı dinliyorlar değil mi?
Hadi bunu yazdık diye şimdi bizi “Yine yakın takibe alın”…. Doğru mu yalan mı? Hep birlikte görelim. Sözüm asla polislere değil. Onlara o talimatı veren (Geçmişte olduğu gibi) ya da verecek, verdirecek vicdansız siyasilere. Sizin öbür dünyada yatacak yeriniz yok. Bu olaydan sonra ben de tanıklık edeceğim.
Çocuk Hakları Günü haaaa.
Yazıklar olsun size.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
“Unutma, bir insanın yüzünde taşıdığı ifade; sırtında taşıdığı elbiseden mühimdir… Bir insanın yüzündeki samimiyet, her şeyden değerlidir.”
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yediğimiz mandalinaların kabuklarını cadde ve sokaklara değil çöp kutularına attığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.