Güneşli pırıl pırıl bir Akdeniz havasında stresten uzak iki takımın mücadelesinde maç öyle gollü ve güzel başladı ki bizim gibi karşılaşmayı televizyondan izleyenler “beş olur, altı olur” iddiasına bile giriyorlardı.
Her iki takım oyuncuları da kaybetme korkusundan uzak olunca pozisyonlarda ve paslarda son derece daha bilinçli aynı zamanda da isabetli oluyorlardı.
İlk 20 dakikada dört gol seyrettik. Gerçi bu gollerin üçü bizim kalemizde olsa da futbol seyri açısından güzel mücadele işaretleri veriyordu.
Yenilen gollerle defans ve ikinci golde de kaleci Kaya’nın büyük hatasını göz önüne getirecek olursa bu maçın ilk yarısında kaliteden söz etmek mümkün olmuyordu.
Aykut Hocanın Konyaspor’u ilk yarıda bazen öyle bir futbol oynuyordu ki vitesi boşalan arabanın yokuş aşağı gitmesi gibiydi.
Futbolseverler için 45 dakikada 4 golün seyredilmesi güzeldi. Ama dişe diş kıran kırana futbol bekleyenler bizim gibi büyük hayal kırıklığına uğruyorlardı.
Gerçi transferi düşünen futbolcuların dışında da her iki takım oyuncusundan böyle bir riske girmeleri beklenmezdi.
Bu bölümde Konyaspor’un da sahanın da en başarısız belki de tek ismi vardı oda yeşil-beyazlıların büyük ümitlerle transfer ettiği Mahlangu idi.
İkinci yarı ilk yarıya göre daha düşük tempoda geçti. Bu tempo ev sahibi takım için normaldi. Süper lig standartlarına göre yaş grubu oldukça yüksek olan ev sahibi takım skor için durumu idare ederken Konyaspor’un da kazanmak adına çok şey yaptığını söyleyemeyiz.
Sonuçta bu yenilgiyi de normal kabul etmek gerekir diye düşünüyorum.