El açan mümine, gözleri dolan, gözleri nemli kalpler taşıyanlara ne güzel yerdir camiler.
Sessiz sedasız, dilsiz-dudaksız feryatlarımızın ulaştığı,
İçimizi döktüğümüz,
Sıkıntılarımızı paylaştığımız,
Rabbimizle baş başa kaldığımız o hoş anların,
Zamanların yaşandığı manevi mekânlardır camiler!
Avizelerin loş ışıkları altında,
Camilerin kuytu bir köşesinde,
El açan bir mümin gönlün yakaladığı huzurun,
O huşunun tarifi yoktur.
Konya camileri bu güzellikleri içerisinde barındıran özelliklere sahiptir…
O güzellik, Allah'a yakın olmanın güzelliğidir aslında.
Ramazan ayı baştanbaşa bir rahmet ve bereket ayıdır zaten.
Bu aya kavuşan,
Bu ayı layık-ı veçhile ihya edenin,
Rabbimiz tarafından ihya edildiğini hocalarımızdan az dinlemedik.
Ramazan ayı ile bütünleşir camilerimiz.
Camilerimize huzur aramaya gelir insanlar.
Kendini dinlemeye gelir.
O tarifi mümkün olmayan gönül huzurunu yakalamaya gelir.
Besmelelerle alır abdestini mümin gönüller.
Eller arınır.
Yüzler arınır.
Ayaklar arınır.
Allah'ın huzuruna durulur saf, saf...
Dualarla başlar namaza doğru yolculuk.
ALLAH’IM SENİN AZAMETİNİN YANINDA BEN BİR HİÇ’İM!
Camiye doğru atılan her adıma bir sevap yazılır derdi büyüklerimiz.
Sevabımız fazla olsun diye en uzak camilere adım adım giden insanlar vardı.
Sonra Allah'ın huzurunda saf tutulur…
Cami İmamı: Allahüekber!...der.
Allah'ım! Senin azametinin,
Ululuğunun ve varlığının yanında,
Ben bir hiçim diye başlar ve devam eder namazı kıldırmaya...
Camide bir İmamın, birde huşu dolu kalplerin atışı duyulur...
Konya Camileri manevi yönüyle güçlü olan camilerdendir.
Maneviyat rüzgarlarının buram buram mümin gönüllerine estiği camilerdir o camiler!
Dilerseniz, birçok kişiden dinlediğimiz sözleri sizlerle paylaşalım;
Her caminin ayrı bir havası var bu şehirde.
Cami içerisine adım attığınız andan itibaren insanı sarıp sarmalıyor.
Ne lisanen anlatmak mümkün,
Nede yazıya dökmek.
Kalplerin hissi var ya kalplerin!
İşte o his insanı alır, sarıp sarmalar,
Bambaşka bir atmosfer içine çeker,
Adeta elinizden tutarmışçasına götürür, gider!
Siz buna ister mana iklimi deyin,
İster huşu deyin,
İster Konya Camilerinin maneviyat yüklü atmosferi...
Sonunda ancak bu kadar anlatabildim diyeceksiniz.
AYNI ZAMANDA CAMİLER ŞEHRİDİR KONYA!
Konya'ya damgasını vurmuş, ziyaretçilerin defalarca gidip-geldiği, bilenlerin koşa koşa gittiği camiler var bu şehirde. Adları Konya ile birlikte anılanları var!
Şırıl şırıl akan, insanı serinleten, buz gibi soğuk bir pınar suyuna koşarak gider gibi gittiği camiler onlar.
Sultan Alaeddin Keykubad'ın aziz hatırasını yad eden onunla aynı ismi taşıyan tepenin üzerinde Konya'yı seyreden,
Konya'nın onu hayranlıkla seyrettiği Alaeddin Cami...
Şehzade Selim'in 2.ci Konya Valiliği sırasında temelleri atılan Mevlana türbesinin yanı başına, onunla komşu olmuş halk arasındaki yaygın adıyla Sultanselim, resmi adıyla Selimiye Camii...
Muhiddin-i Arabi ve Evhadüddin Kirmani gibi iki büyük alimin elinde yetişmiş Hadis ilminin zirvesi Şeyh Sadreddin Konevi'nin adını taşıyan Konevi Camii...
Camiye bitişik türbesi Vakıflar Bölge Müdürlüğünce yeniden ihya edilen Şeyh Şerafettin'in adını taşıyan Konya'nın en eski camilerinden Şerafettin Camii...
Mevlana için canını vermeye gelmiş,
Mevlana'nın can dostu,
Maneviyat dünyasındaki yol arkadaşı olan
Şems-i Tebrizi'nin adını taşıyan Şems Camii...
Selçuklu Emiri Fahrettin Ali'nin ölmez eseri Sahip Ata Camii ve külliyesi,
Asırların yağmuruna, karına, fırtınasına boranına, kara kışına aldırmadan günümüze kadar gelebilmiş en güzel eserlerden biri.
Mimarı Keluk bin Abdullah, asırlar sonra bile görenlere parmak ısırtmaya devam ediyor.
Selçuklu mimarisinin zirvesi Emir Şemsettin Altunaba'nın adını günümüze kadar taşıyan hayır hasenat köprüsü İplikçi Camii...
Osmanlı Sultanı Abdülaziz döneminin Konya'ya hediyesi olan Aziziye Camii...
Konyalı için vazgeçilmeyen camilerin başında gelen, istisnasız her Konyalının hiç değilse bir vakit namazını kıldığı Kapu Camii...
HOŞ GELDİN ON BİR AYIN SULTANI!
Ramazan’ın ilk günü, Korona’nın tehdit ettiği dünyamız, kendi derdinde, kendi telaşında. Biz ise, tedbir amaçlı sokağa çıkma yasağıyla birlikte Ramazan’ın ilk gününe başlıyoruz.
Bu yıl buruk bir Ramazan geçireceğiz.
Ve oldukça da sakin!
Sokaklar ıssız kalacak!
Caddeler de öyle…
Ya Camiler!
Camilere hayat veren, cami cemaati için çok daha hüzünlü bu yıl!
Korona bizleri, önce camilerimizden, sonra Cumalardan mahrum bıraktı, şimdi de Ramazan-ı Şerifte yaşamayı düşlediğimiz manevi güzelliklerden.
Bu mahrumiyetin, bu hasretin bir an önce bitmesi en büyük dileğimiz!
Korona bizleri, teravihlerden, mukabelelerden, vakit namazlarından ve ibadetlerimizden de, mahrum bıraktı.
Bu Ramazan, hüzün dolu ve buruk bir Ramazan olarak anılarımızda yer alacak.
Üzgünüz, Rabbimizin evi Kabe bomboş!
Üzgünüz, Mescidi Haram’da kimse yok!
Üzgünüz, Hz. Peygamberin mübarek türbelerinin olduğu Mescid-i Nebevi boş!
Rabbimiz, dünyamızı ve bizleri bu salgından tez zamanda kurtarır, bizleri özlediklerimize, hasret çektiklerimize kavuşturur, dualarımızı eriştirir inşallah!
Hoş geldin Ramazan-Şerif! Hoş geldin On bir ayın Sultanı!
Ramazan ayınız mübarek olsun sevgili okurlar!