Çocuklarımız, evlatlarımız, canlarımız iki gözümüz her şeyimiz.
Hangi ana baba, dede nine evladı için gözünü kırpmadan canını vermez.
Evlatlarımızı büyütürken iki şey her şeydir.
Birincisi sağlık, ikincisi ise eğitimdir.
Gerisi palavra. Bu şehrin göbeğinde yaşayan için de Hadimi Mahallesinde yaşayan için de ilçede kasabada köyde yaşayan için de geçerlidir. Bu sağlık ve eğitim olayının dağı ovası da yoktur.
Gelin görün ki eğitimdeki yara kanadıkça kanıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın bizzat ve sürekli üzerinde durmasına rağmen eğitim olayı büyük sorun. Bu konuda lafı uzatmayacağım ama sonuçta ipin ucu kaçtı beyler. Tut tutabilirsen.
Neyse. Eğitimin öğrenmenin yaşı yoktur değil mi?
Evlatlarımız torunlarımız da olsa bizler de kendimizi sürekli olarak eğitmeliyiz ve geliştirmeliyiz.
Bugünkü köşe yazımızı iki değerli, hassas, duygu yüklü ve çocuklarımızın geleceğini düşünen bir baba bir de annenin bizimle paylaştıklarını özellikle eğitimin başındakilere ve de eğitimcilerin vebalini taşıyan siyasilere aktarmak istiyoruz.
Buyurun bir baba bakın fotoğrafları ile ne demek istiyor.
BİR ŞEYLER YAPMANIN LÜZUMU VAR...
Bir okul düşünün Havzan mahallesinde en güzide noktada. Her şey güzel; yeri, konumu, havası, boyaları, kapısı, idarecileri, öğretmenleri… Gelelim okul önüne; zil çalacak ve çocuklarımızı en değerli varlıklarımızı alacağız.
Birçoğu bayan olmak üzere pek çok veli okul önünde bekliyor kimisi ayakta kimisi ekonomik büyümenin getirisi olsa gerek otomobilinde kimisi ise yolda…
Her şey güzel değil mi! Buraya kadar. Güzel ne var ki çocuklarını almaya geldiler içgüdüsel olarak kutuplardaki penguenlerden tutun da Afrika’daki maymunlara kadar tüm canlılar yavrularını koruma güdüsü yaşarlar. Ancak buradaki durum biraz farklı ayakta çocuklarını bekleyen veliler haklı olarak otomobil ile gelen ve yolu işgal edenler için tepki göstermeye çalışsalar da nafile…
Okul idaresi öğretmenlerinin nöbet halindeyken velileri ikaz ettiklerini ve tartıştıklarını birçoğunun anlayışla karşılamadığından hatta öğretmenler ile ciddi tartışmalar yaşandığından bahsetmiş toplantıda. Ancak bir şeyler yapmanın lüzumu var…
Emniyet’e de yazacağım, hatalı park cezası kesmeli bence bizler en iyi bundan anlarız.
Toplum olabilmenin yolu eğitimden geçer der kitaplarda. Ben bunu bilir ve ancak bunu uygularım. Bilinç eğitimleri gelişmiş ülkelerde yetişkinlerin eğitilmelerinde bile ara vermeden devam ediyor. Bizlerde de Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı “Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlükleri” var. Eğitim projeleri ile veliler eğitilebilir diye düşünüyorum. Kamu spotları yapılabilir. Ancak hızlı eğitimin yolu biz de cezadan geçiyor.
İllaki cebimiz yanacak o zaman kurallara uyarız birçoğumuz.
Evet, şimdi bekliyoruz bir şey yapmıyoruz birilerinden bir şeyler yapmasını istiyoruz. Emniyet Müdürlüğümüz okul önüne ekip göndererek ikazlarda bulunabilir gerekirse ceza yazabilir. Tabi bizleri düşündüren okul için ruhsat verilirken bu çocuklar nereden çıkacaklar nasıl gidecekler tasarrufu yeterli yapılamadığı için bu tür aksaklıklar yaşanmakta olduğu da açıktır. Okulun yapıldığı yıllardaki kişi başına araç sayısı ne kadardı ki bunları düşünelim.
Kafalar gelişme hayalini hissetse belki de okullarımız inşa edilirken büyüme ölçüsünde tüm alt yapıları da projelendirilir diye düşünüyorum.
Gelelim tekrar okul önüne bu araç park edip çocuğumuzu aracımız içinde bekleme alışkanlığımız sürdüğü sürece ne mi olacak kötü senaryo düşünmek bile istemem ama bir canımız yaralanacak ya da hayatını kaybedecek. Kaza diyeceğiz, eceli geldi diyeceğiz üzüleceğiz ve bir caddeye belki de adını vereceğiz. Lütfen ama lütfen BİR ŞEYLER YAPMANIN LÜZUMU VAR…”
………..
Bu konuyu ve durumu anlamayanımız var mı?
……….
O zaman sıkıntı yok konu anlaşılmıştır.
BİR ANNENİN FERYADINA
HANGİ EĞİTİMCİ NE DİYEBİLİR
Okurumuz olan samimi bir ana ise evladının okulundaki durumu şöyle özetliyordu;
“Sayın Uğur ÖZTEKE;
Çocuğum Kaşgarlı Mahmut Ortaokulu 5. sınıf öğrencisi. Sadece devletin vermiş olduğu ders kitaplarından ders yapıyorlar. Öğretmenler yasak olduğu için kaynak kitap aldıramıyorlar. Tasarrufa gidildiğinden dolayı fotokopi de yasaklanmış. Biz veliler olarak kitapların yetersiz olduğunu düşünüyoruz. Ya fotokopi verilsin ya da kaynak kitap almak istiyoruz. Yapılan deneme sınavlarında sınıfın genelinde bir önceki seneye göre gözle görülür düşüş var. Aslında öğretmenler de kaynak kitap kullanmak istiyor. Yasak olduğu için elindekilerle yetinmeye çalışıyorlar. Kaşgarlı Mahmut Ortaokulu’nu iyi bir okul olduğunu düşünüp çocuğunu özel okuldan alıp bu okula veren veliler var. Ama gelinen noktada herkes bu durumdan şikayetçi.
Çocuğunu okuldan almayı düşünenler bile var. Önceki senelerde fotokopi veriliyordu. Çocuklarımız daha çok çalışıyorlardı. Şimdi boş zamanları çoğaldı.
Bu durumu yetkililer nasıl çözebilir?”
………………..
Ahhh güzel yürekli annemiz.
Durumu o kadar net ve güzel özetlemişsiniz ki.
Diğer okullarımızda da genel anlamda durum sizinkinden farklı değil. Evet konunun uzmanlarına göre ev ödevi, testler ya da kaynak kitap sirkülasyonu gelişme çağındaki çocuklarımız için sanıldığı kadar faydalı değil; ama sınav sistemleri de devam ettiği için mecburen bu çarka girmek zorundayız. Ya sınavlar tamamen kalkacak ve eğitim yeniden temellendirilecek ya da kaynak kitap yasağı kalkacak. Eğitimciler, veliler ve öğrenciler iki arada bir derede kalmış durumda.
Netice itibariyle sizin yazdıklarınıza benim şahsi yorumumuz tek cümlelik; “Canlarımıza yazık oluyor yazık…”
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
İnsanlar kandırılmak istiyor. Gerçeklikten, yaşamaktan korkuyorlar çünkü. Bu yüzden hep televizyon izleyip fal baktırıyorlar. Onlara yalan söylerseniz sizi severler, en çok sizi severler. Gerçekleri hatırlatırsanız sizden uzaklaşırlar, bazen nefret bile ederler.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bazı taksi sürücülerimiz trafiğin yoğun oldu cadde ve saatlerde yolun en sağından da olsa müşteri bulabilmek adına 20-30 kilometre hızla gidip trafiğin akışını aksatmadıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.