Ekim 1955 yılında ünlü bilim adamımız Abdülbaki Gölpınarlı ünlü; Mevlana Celaleddin adlı eserini yazarken, bu büyük Pir’in şiirlerini tercümeye çalışmış ancak divan tarzında yapılacak bir tercümenin hiç işe yaramayacağını ve gençlerin asla Mevlana’yı anlamayacağını düşünmüş ve o dönemim ünlü şairi A. Kadir’den Mevlana’nın rubai ve gazellerini günümüz Türkçesine çevirerek yayınlamasını ister. A. Kadir bunu bir görev bilir çalışmaya koyulur, asıllarını defalarca okuyarak, okutarak, her şiirde asıl fikri bulmak, her şiirde havayı kavramak için bazen bir şiirde aylarca çalışarak otuz altı gazeliyle, sekiz rubaisini günümüz Türkçesine çevirmiştir.
Abdülbaki Gölpınarlı üstadımız bu konuda şöyle yazar. “Şiirlerin bir beyiti, A. Kadir’de bazı kere bir, bazı kere üç beş mısra olmuş. Fakat o, hiçbir vakit, ana fikri alıp onu yeniden, bir başka tarzda şiirleştirmek yolunu tutmamış, daima asla sadık kalmıştır. Hasılı bu işe onu teşvik ettiğimden dolayı kendimi bahtiyar sayıyorum. büyük şair ve mütefekkir Mevlana’yı, bu günün Türkçesiyle, bu günün şiir tekniğiyle bize sunan A. Kadir’i candan, gönülden tebrik ederim.”
A. Kadir’in tercümesiyle Mevlana’nın “Bir Gececik” şiiri;
Bir gececik uyuma, ne olur
Ayrılık kapısını çalma bir gececik.
Bir gececik dostların gönlü olsun,
Ne olur sabahı et bir gececik.
Bir gececik gözlerimiz seninle aydın olsun,
Kör olsun şeytan bir gececik.
Dünyayı güzel kokular sarsın bütün.
Karanlıklardan ışıklar aksın ovalara.
Sofrandakiler dirilsin bir gececik.
Bir gececik uyuma ne olur.
Ayrılık kapısını çalma bir gececik.
Bir gececik ata bin, meydana gel.
Gönüller bir gececik rahat olsun,
Göğüsler meydana dönsün bir gececik.
Yeniler giyinelim biz kulların.
Musa gibi sen bir sopa al eline
Sopa bir anda elinde yılan olsun.
Süleyman gibi sen karıncaların yanına var.
Karıncalar bir anda birer Süleyman olsun.
Ne olur, bir gececik kapısını çalma ayrılığın.
(Mevlana’dan çeviri A.Kadir, 1955)
HÜRRİYETİ SATMAM
Alemin bal şerbetinden bana ne?
İşte önümde benim ayran tasım.
Ne malım mülküm var, ne azığım.
Ben gene de senin azığın olsun diye çalışırım,
Senin başını sokacak bir yerin olsun diye,
Senin bir dikili ağacın.
Ama hürriyeti kulluğa taş çatlasa satmam!
(Mevlana’dan çeviri. A. Kadir, 1955)