2020 yılının tamamında hayat pahalılığı , zamlar ve enflasyon belimizi büktü.
Marketlerde, çarşı-pazarda, var olan fiyatlarda yaşanan sürekli artışlar, cebimizdeki paranın bu artışlar karşısında çaresiz kalması psikolojimizi bozdu.
İnsafsızlık, vicdansızlık, merhametsizlik adeta kol gezdi!
Bunları hak ettik mi?
İnanın etmedik!
Fırsatçıların kırılmayan elleri, dur denmeyen halleri hiçte hak etmediğimiz günler, haftalar ve aylar geçirmemize neden oldu?
2020 depremlerle başlamıştı,
Sonra Korona denen sinsi, acımasız virüs,
Gözünü kırpmadan can alan, gönül yıkan,
Gönülleri harap eden,
Aileleri yalnız bırakan,
Yapayalnız ve çaresiz hissettiren,
Çok değişik manevi bir deprem yaşattı milletimize…
Felaketlerin ortaya çıkardığı insanlar ise,
Ne ölüm dediler,
Ne hastalık dinlediler,
Ne karantinayı ciddiye aldılar,
Ne yoğun bakıma aldırdılar,
Her felaketten kendilerine menfaat sağladılar.
Biz bu manasız ve mantıksızlığı da hak etmedik, hem de hiç!
*****
Olayları, sebepleri, nedenleri, bir manada bütün geçmişimizi dökmüştük ortaya…
Bazısını didikledik!
Bazısını hoş gördük!
Bazısını huzuru mahşere bıraktık!
Bazılarına hakkımızı helal etmedik!
Nereden nereye gelmiştik!
Oysa birçok güzelliği, kolaylığı hak etmiştik!
Hak ettiklerimizi verebilseydiler.
Kimi desteklediysek, kimin peşi sıra gittiysek, hep yarı yolda kaldık!
Yarı yolda bırakıldık!
Oysa istediğimiz çok şey değildi!
Birçoğumuzun dünya malında gözü yoktu!
Arkadaşlarımızın bazıları yuva bile kuramadan göçüp gittiler bu dünyadan…
Bazıları hasret gitti sevdiğine, hasret gitti evladına…
Geriye yetimler kaldı, öksüzler kaldı…
Onlarda büyüdüler çok şükür!
*****
2020 yılında düşünmek için çok vaktimiz oldu. Hiç beklemediğimiz olaylar, belki de bir ömür boyu bir sefer karşımıza çıkabilecek olan yaşadıklarımız, virüsün etkilerinden korunma amacıyla evde geçirilen tahminler ötesi zamanı düşünmekle geçirdik.
Hayatımızın artılarını,
Eksilerini,
Hayal kırıklıklarımızı,
Yediğimiz kazıkları,
Yaptığımız yanlışları,
Gördüğümüz karşılıkları,
Çektiğimiz sıkıntıları…
Sonra da yaşadığımız olayları en ince ayrıntısına kadar sorguladık!
Ardından bu olaylarla ilgili dostlarımızı, arkadaşlarımızı, hısım-akrabayı, komşularımızı…
Hayata atıldığımız günden buyana ne varsa döktük her birini ortaya…
Kendimize göre ince ince ayıkladık!
Zamanımız olabildiğince çoktu.
Hiç bu kadar boş zamanımız olmamıştı…
Daha doğrusu, mecburiyetten de olsa kendimize hiç bu kadar uzun bir zaman ayırmamıştık!
*****
On aya yaklaşan bir Korona arası, mecburi verilen bir mola oluverdi.
Bu molaya, bu araya, bu düşünme sürecine sanırım hepimizin ihtiyacı varmış!
Bu süreci anlayan oldu, anlamayan oldu!
Kahreden oldu…
Böyle olmasaydı şöyle yapacaktım, böyle yapacaktım diyenler oldu!
Bizi mi geldin buldun Korona diyenlerin ahları ve bedduaları az değildi!
Bu Korona arasından, bu moladan,
Bu zorunlu tatilden,
Bu evlere kapanmaktan ilerisi için ders çıkaranların olup olmadığını,
Önümüzdeki günler gösterecek!
Ancak, en azından, hayatımızı gözden geçirme imkanı bulduk.
Yanlışlar-doğrular, çekilen sıkıntılar..
Bu sıkıntılara sebep olanlar geldi geçti gözümüzün önünden…
Bu uzun süreçte, cenazesine katılamadığımız, salından tutamadığımız birçok dostumuz ve arkadaşımızda bu dünyadan çekip gittiler.
Gözlerimiz doldu.
Daldık gittik, maziye doğru. Yüreğimiz burkuldu.
Her birinin ruhuna Fatihalar gönderdik gözlerimiz yaşlı...
*****
Elimizden tutan olur mu diye bekledik!
Derdimizi dinleyen olur mu diye bekledik!
Hani Yunus diyor ya, “ Ecel büke belimizi / Söyletmeye dilimizi/ Hasta iken halimizi/ Soranlara selam olsun”
İnsanımız Korona yüzünden hastalar oldu,
Yataklara düştü,
Yoğun bakımlarda kimseyi bilmeden tanımadan yattı,
Solunum cihazlarına bağlı yaşadım mı, öldüm mü dercesine bağlı kaldı.
Vefasızlığı o denli acı ve büyük yaşadı ki, üzerine roman yazılsa az gelir!
Bu vefasızlığı da hak etmemişti insanımız!
Kıyıya köşeye ölümlük-dirimlik diye ayırdığı üç-beş kuruşu vardı,
Onlarda eridi gitti bu dönemde…
Yaşadığımız ömrün belki de, en uzun günleri,
En bitmeyen ayları,
Çıkmaz sokaklarda en çok dolaşılan anları, 2020 yılında yaşandı.
Güvenilen dağlara karlar yağdı,
Dostlar, yakınlar, arkadaşlar, komşular el oldu,
Çalınan kapılar kapı-duvar misali açılmadı.
İyi gün dostları anında kayboldular ortalardan.
Biz bunları hak edecek ne yaptık diye, defalarca sorup durmadık mı kendimize?