Aslında bugün çok farklı bir şey yazacaktım da yine dostların uyarısı ile el frenini çekmek zorunda kaldım. Yahu Allah aşkına Allah’tan bu şehir yılbaşını kutlamadı. Allah’a çok şükür ki mübarek insanlarımız “yılbaşı de neymiş?” diyerek günlük rutin bir akşam geçirdiler.
Yuh yaaa yuhhhhh.
Yarası olan gocunsun ama yazıklar olsun size.
Dün şehirde öğlene kadar ne dükkanlar açıldı, ne şehir uyandı ne şehrin insanı sokağa çıktı.
Hele hele o erken saatlerde görmeye hep alışık olduğumuz simitçiler, seyyar çaycılar bile yoklardı.
Dün bir kez daha gözlerimle şahit oldum ki bu şehirde yılbaşı filan kutlanmamış (!)
Sadece yazıklar olsun diyorum başka da bir şey demiyorum.
NÖBETÇİ ECZANE SAYISINI
ARTIRMAK MÜMKÜN MÜ?
Dün bir okurumuz şöyle bir mesaj gönderiyordu;
“Abi iyi akşamlar. İyi seneler. Bu hafta içerisinde ikinci kez nöbetçi eczaneye gitmek zorunda kaldım. Ve inan abartı değil nöbetçi eczaneler hastanelerin acillerinden daha kalabalık. Bu kış aylarında, hastalıkların salgınların olduğu dönemlerde nöbetçi eczane sayısı artırılsa ne olur sanki? Vatandaş da o sıkıntısı arasında mağdur olmamış olur”...
…………..
Allah beterinden saklasın. Bizim ailede de milletin akıllı olmaması, kendine iyi bakmaması sonucu gündüzler çuvala girmiş gibi gece yarısı hap, şurup ararız. Gerçekten de dostumuzun dediği gibi nöbetçi eczanelere girmek dahi mümkün değil.
Ayrıca tam olarak bilmiyorum ama acaba oda nüfusu artan yerleşim alanları hızla yayılan insanlarımıza göre nöbetçi eczane sayısını da orantılı olarak artırıyor mu? Dün biz bu satırları yazarken herkes izinli olduğu ve tatil yaptığı için yetkililerden bilgi alamadık. Bu konuyu da öğreneceğiz inşallah.
………..
Durun bakın şimdi aklıma geldi.
Ben niye garip simitçiye, ekmekçiye, çaycıya kızıyorum ki. Siyasiler bu millete bir yandan “Yılbaşı kutlamak günah” derken, resmen resmi yılbaşı tatili ve yılbaşı izni yaptırarak zaten her şeyi her zaman yaptığımız gibi normalleştirmiyor mu? Yakında bunun da helali çıkarsa şaşırmayacağım!
BU GÖRÜNTÜ KONYA’YA YAKIŞIYOR MU?
Önceki gün hava kararmak üzere iken epeydir telefonla bile görüşmediğimiz eski bir dost aradı. Bir yakının rahatsızlığı nedeni ile 10 gündür Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesine taşınıyorlarmış.
Ama burada yolu kepçe ile resmen kesen bir şahsın Tıp Fakültesine zaten başı dönmüş vaziyette giren çıkan sürücüler için büyük tehlike oluşturduğunu söylüyordu.
Biz aslında konuyu biliyorduk. Ama dostumuzdan “Abi fotoğraf var mı?” deyince.
-“Dur hemen dönüyorum ve sana fotoğraf çekiyorum” dedi.
Nitekim de 5 dakika sonra şu fotoğraflar patır patır telefonumuza düşmeye başladı
…………….
Dostumuz tekrar aradı ve yoldaki büyük tehlikeyi heyecanla baştan sona anlattı.
…………………..
Oysa bu durum yeni bir şey değildi ki.
Hatırlayın.
Geçtiğimiz günlerde de aynı yol “bu yol benim arsamdan geçiyor” diyerek bir vatandaş tarafından kapatılmamış mıydı?
Bu yol daha sonra polis zoru ile açılmamış mıydı?
Peki şimdi yeniden ne oluyordu?
Bu durum gazetelerde televizyonlarda haber olarak yer almamış mıydı?
Hadi diyelim ki şehri yönetenler vatandaşın bildiğini dahi bilmiyorlar.
Hadi diyelim ki yönetenler de, insan beşer kuldur şaşar.
Ama hiç mi gazete okumazsınız, hiç mi yerel televizyonları izlemezsiniz?
Eğer gerçekten yolu kapatan gece gündüz yola resmen koca kepçeyi koyup trafiği aksatan ve her an için kaza olmasına sebebiyet veren vatandaş iddiasında olduğu gibi haklı ise niye bu olayı çözmezsiniz?
İlla ki birinin bu kepçeye çarpıp ağzını burnunu kafasını mı yarması lazım?
Tekrar soruyoruz.
Eğer bu yol kesen vatandaş(!) haklı ise adamcağızın hakkını verin. Gönlünü yapın. Ve yolu açın. Yok yapamıyorsanız alternatif bir yolu 24 saatte açın. Açın ki kaza bağıra bağıra geliyorum diye ortalığı birbirine katmasın.
Böyle durumları biz eskilerde Karadeniz fıkrası diye okurduk. Şimdi bu durum mübarek huzur şehri Konya’da arka arkaya yaşanıyorsa bence hepimiz oturalım ve yeniden kendimizi bir test edelim derim.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
İnsanlar artık aya, güneşe, lât ve menât putuna tapmıyor ama devlet adamlarına, piyasaya, makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Dolar, Avro yükselmediği halde çarşıda pazarda markette dükkanda AVM’de her köşe başında ve her yerde insanlar istedikleri gibi ürünlerinin fiyatlarını artırmadıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.