Kadının biri acayip mi acayip bir çocuk dünyaya getirmiş. Öyle ki hilkat garibi bu çocuğun her bir yanı arızalı. Sırtında kocaman bir kambur, kolu çıkık, ayakları çarpık, gözü pörtlek, kafası söbü. Sizin anlayacağınız Allah’ın gücüne gitmesin nem ne şekil bu ucube yaratık karşısında saçını başını yolarak, adeta çılgına dönmüş. Hemen çocuğu sarıp sarmalayıp, soluğu doğumu yaptıran doktorun yanında almış.
Büyük bir hiddetle bağırıp çağırarak,
-Doktor bu ne hal! Sen doğurttun bu çocuğu, şunun haline hele bir bak. Düzgün hiçbir tarafı yok bunun. Ne yapacaksan yap düzelt benim çocuğumu! demiş.
Doktor bir kendisine hışımla çıkışan kadına, birde düzeltilmesi tıbben mümkün olmayan çocuğa bakarak ceketini sıyırmış.
-Hanımefendi bunun düzelmesi mümkün değil, buyurun yenisini yapalım, demiş.
Kıssadan hisse,
7 Haziran genel seçimleri, koalisyon kültürü, uzlaşma ve hoşgörü kültürü hiç olmayan bu topluma, “Alın ne haliniz varsa görün” diyerek yamalı bohça bir meclis armağan etmiştir. Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’na tevdi edilen hükümet kurma görevi toplantı üstüne toplantılar ve sıkı pazarlıklara rağmen bir türlü “Tamam bu iş, hükümet kuruldu” denilememektedir.
Demek ki çatlak büyük ve arıza onarılamayacak kadar vahim, niyette önceden belli olduğuna göre,
Sonuçta Cumhurbaşkanı Anayasal hakkını kullanarak 23 Ağustos’a kadar, şayet yeni hükümet kurulamazsa doktorun hikayesinde olduğu üzere, çocuğumu düzelt diyen kadına verilen cevabın bir benzerini bu kez Sayın Erdoğan, Genel Başkanlara “Buyurun beyler erken seçime” diyerek verecek gibi gözükmektedir.
Muhtemel seçimlerden sağlıklı, nur topu gibi bir çocuk dünyaya gelir mi? Onu siyasi gelişmeler, iç ve dış olaylar tabiî ki de seçmen iradesi belirleyecektir.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.’lerinin dediği gibi,
GÖRELİM MEVLAM NEYLER
NEYLERSE GÜZEL EYLER.