En son Fikri Sağlar’ın türban çıkışı ile başlayalım.
Ne diyordu Fikri Sağlar:
“Türbanlı bir hakimin beni yargılarken adaletli olacağından şüpheliyim.”
Arkasından, türbanın bir siyasi simge olduğunu, bir üniforma olduğunu söylüyordu.
Bir başkası da çıksa şöyle dese;
“Başı açık bir hakimin türbanlı birini yargılarken adaletli olacağını sanmıyorum!”
Türbanlı ya da başı açık bir hakim adil davranmamış olabilir mi?
Mümkündür.
Ama bunlar uç örneklerdir.
İnsanları ön yargı ile kategorize etmek çok büyük haksızlıktır.
Menderes'i it kılı postal bağı gerekçelerle idama götüren hakimin türbanı mı vardı?
Adalet kılık kıyafetle sağlanmaz. Allah korkusu ve vicdan varsa, korkmayın.
Ayasofya'nın ibadete açılmasını da bu zihniyet içine sindiremedi.
Bu zihniyetin her nedense dinimizle, inançlarımızla, kutsal değerlerimizle bir derdi var.
Ayasofya'nın ibadete açılmasını içine sindiremeyen CHP İstanbul milletvekili İbrahim Kaboğlu “Topkapı sarayı müze olarak korunmalı, Ayasofya tekrar müze olmalı. Hatta Sultanahmet Camisi de müze yapılmalı” diyecek kadar zıvanadan çıkmıştır.
Atalarımızın “Otu çek köküne bak” demeleri boşuna değil.
Bu malum zevat hiç değişmedi.
Dün de manevi değerlerimizle kavgalıydı, bugün de.
Kur-an okumak ve okutmak bunların döneminde suç olarak görülüyordu.
Kutsal kitabımızı okuyana ve öğretene ağır yaptırımlar uygulanıyordu. Kur'an suç unsuruydu.
Bu zevat Mecliste Hristiyanlığa geçmeyi teklif edecek kadar gözü dönmüştür.
CHP Milletvekili Mahmut Esat Bozkurt “İslâm terakkiye manidir” demiş, ilerlemek için Hristiyanlığa geçmeyi teklif etmiştir.
“Allahu ekber” demek Menderes gelene kadar yasaklanmıştı.
Zaten rahmetlik Menderes’in en büyük suçu (!) da ezana hürriyetini vermesi oldu.
15 Temmuz kalkışmasında, milletimizin şanlı direnişini taçlandırmak için minarelerden olunan salalara da tahammül edemeyen malum zevatın artıklarının müezzinlere saldırmalarını unutmadık.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi düzenlediği çakma Şeb-i Arus gecesinde Türkçe Kur’an okutarak niyetini ortaya koymuştur.
Ne düşünürlerse düşünsünler. Ne söylerlerse söylesinler. İslam’ın nurunu söndürmeye Ebu Cehillerin gücü yeter mi sanıyorsunuz.
Velhasıl can çıkmayınca huy çıkmazmış.