Birinci Dünya Savaşı’nda girdiğimiz dokuz cepheden biri olan Çanakkale Cephesi’nde, 1915’de dünyada görülmemiş bir savaş yaşandı.
1.Dünya Savaşı, insanlık tarihinin en acımasız olayları arasında sayılabilir. Her ne kadar Osmanlı’yı parçalamak, tarih sahnesinden indirmek için çıkartılmış olsa da bu dünya savaşında 10 milyon insan öldü. Ülkeler talan edildi. Coğrafyalar değişti, aileler tarumar oldu. Çok büyük göçler yaşandı.
böyle bir savaşı insanlığa Hristiyan (Batı)medeniyeti hediye etti.
II. Cihan Harbi ise ilk dünya savaşından daha korkunçtu.
Şimdi ise 3. Dünya Savaşı’nın ayak sesleri duyulmakta.
Bu ayak sesleri Türk-İslâm coğrafyasından geliyor.
Avrupa’dan gelen sesler de yeni savaşın sesine ayak uyduruyor.
***
Çanakkale deniz ve kara muharebelerinin 102. Yıldönümü ne yazık ki, Konya’da sönük kutlandı.
Referandumun ve siyasetin ön planda olmasının bunda etkisi elbette var.
Hâlbuki Çanahkkale Ruhu’yla 15 Temmuz’da yakalanan Millî Ruh birleştirilip Yeni Türkiye’nin tam bağımsız olabilmesi açısından müthiş bir fikir ve düşünce fırtınası yapılabilirdi.
Nasıl ki Çanakkale’de Haçlı İttifakı söz konusuysa, 15 Temmuz’da da Hristiyan Haçlıların içimizden devşirdikleri hainlerin darbe teşebbüsünde bulunmaları da aynı şekilde söz konusuydu.
Aradaki fark; Çanakkale’de düşmanın alenen karşınızda olması ve durmasıydı.
15 Temmuz’da ise, kendi silahlarınızın kendinize çevrilerek ihaneti içerden yaşamış ve görmüş olmanızdı. TBMM’nin bombalanması bile acı bir felâketten başka bir şey değildi.
***
Huzurun olmadığı ve geriye sadece sömürgeci bir zihniyetin kaldığı Batı Medeniyetinin artık dünyaya ve insanlığa vereceği bir şeyi kalmamıştır.
- ve insanlık; insanlığın öldüğü, cinayet ve katliamlardan başka birşeyin kalmadığı Batı Medeniyetinin tükenmişliğini 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde, ekranlardan canlı olarak seyretti.
“Çanakkale Ruhu ve Yeni Türkiye” adlı sohbetinde tarihçi Caner Arabacı, şu soruyu sordu:
“Bu bitmiş, tükenmiş Batı Medeniyetinin karşısına alternatif olarak neyi koyacaksınız?”
***
Amerikan derin devleti eliyle Samuel Phillips Huntington’a 1992’de yazdırılan “Medeniyetler Çatışması” adlı uzunca makaleyi hatırlatan ve o makalede İslâm Medeniyeti’nin baş düşman olarak oturtulduğunu kaydeden Caner hoca, 3. Dünya Savaşı’ndaki taktiğin Müslümanı Müslümana kırdırmak olduğunun altını çizerek mevcut durumu şu sözlerle özetledi:
“Bizim içimizden devşirilen çocuklar bugün 15 yaşında kızıyla erkeğiyle dağlara çıkıyor, kendi vatanına kurşun sıkıyor. Bizim içimizden devşirilen insanlar Pensilvanya’nın emrine giriyor, kendi devletine, kendi milletine kurşun sıkıyor. Darbe teşebbüsünde bulunuyor. Bizim içimizden devşirilen çocuklar cihatçı gözüküyor, ama “Allahuekber” diyerek Müslüman kesiyor. İsrail’e kurşun atmıyor. Amerika’ya kurşun atmıyor. Hâlbuki Amerika’ Suriye’de, Amerika Irak’ta. Amerika dünyanın 35 yerinde ordu bulunduruyor. Sömürgeci. Ona ve sömürgeciye kurşun yok. Öldürdüğü Müslüman.”
TÜRKİYE BAĞIMSIZ DEĞİL…
“Türkiye bağımsız mı?
Değil.
Türkiye bağımsız olsaydı 1944’de İngiliz vesayetinden sonra Amerikan vesayeti altına girmezdi. Türkiye 1945’de eğitimden kültüre, istihbarattan ekonomiye varıncaya kadar 10 maddelik bir anlaşma yaptı. Anada İncirlik ve İzmir’deki üstler 1947’de Amerika’ya verildi. Bisküvisi bile ABD’den geliyor.
Türkiye’nin artık kendine gelme zamanı geldir.
Türkiye’nin artık Çanakkale Ruhu’yla yeniden dirilme zamanı geldi.” (Caner Arabacı)
AZİZİM DİYOR Kİ…
“Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir!.”
Necmettin Halil Onan