Bütün dünyada küresel salgın sebebiyle çatışma bölgelerinde görülür düzeyde bir sakinleşme gözlenirken, Libya’da Ocak-Şubat aylarından beri eş zamanlı biçimde çatışma yoğunluğunun devam ettiğini görüyoruz.
Üstelik General Hafter güçlerinin bu dönemde yoğunlukla sivilleri hedef aldığı saldırılara devam ettiği bilinmektedir. Hafter, çok yakın bir zamanda korona virüsü kapmış sivillerin tedavi edildiği Trablus’ta bulunan bir hastaneyi vurmaktan geri durmadı. Sivil yaşam alanlarını hedef almaya devam ederken su kaynaklarına yönelik saldırılar ile insanların temel yaşam kaynaklarını kestiğini biliyoruz. Yine insanlar için çok önemli olan elektrik hatlarına saldırılarına devam etmektedir.
Ayrıca bölgede her iki tarafından yoğunluklu biçimde SİHA kullanıyor olması da çatışmanın diğer bölgelerdeki çatışmalardan farklı biçimde yürüdüğünü göstermektedir.
Türkiye, Doğu Akdeniz’de gerginlikler devam ederken ve enerji arama faaliyetleri hususunda köşeye sıkıştırılmaya çalışılırken önemli bir hamle ile elini güçlendirmişti. Libya Ulusal Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Feyyaz es-Serrac ile yapılan görüşmeler neticesinde iki önemli mutabakat muhtırası imzalandı. 27 Kasım 2019 tarihinde imzalanan ‘’Deniz Yetki Sınırlandırma Mutabakat Muhtırası’’ ve ‘’Güvenlik İşbirliği Mutabakat Muhtırası’’ ile Türkiye hem Doğu Akdeniz’de enerji arama noktasında alanını genişletmiş hem de Libya meşru hükümeti daveti ile Libya’ya askeri destek sağlamıştır.
Türkiye’nin bölgede elini güçlendirmesi ve attığı meşru bu adımlara karşı Fransa başta olmak üzere bölgeden çıkarları olan devletlerin tepkileri gecikmemişti. Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz konusunda tavizsiz tutumu karşısında her türlü politika deneniyor olsa da bir sonuç alabilmiş değiller.
2019 tarihi itibariyle Libya’ya giden bir kısım Kaddafi ailesi mensupları da General Hafter’i destekler açıklamalar yapmıştır. Aşiretler dengesinin değişme ihtimali karşısında Hafter saldırıları yoğunlaştırmıştır. Yoğun saldırı karşısında bir süredir savunma durumunda kalan Trablus Merkezi Ulusal Mutabakat Hükümeti çatışma dengelerini eşitlemeye başlamış gözükmektedir.
Öte yandan Kaddafi’nin destekçileri ve ailesine mensup kimi isimler Fransa’da Lobi faaliyetleri yürütmektedir. Oğlunun daha önce Suriye’de Esad’a mektup yazdığı bilinmektedir. Hatta bir dönem seçim olursa aday olacağını belirtmesi önemlidir. Çünkü sonrasında bir süre kendisinden haber alınamayınca, Hafter’in kendisini öldürtmüş olabileceği gündeme gelmiştir.
Bu arada General Hafter’in, Kaddafi’nin en güvendiği isimler arasındayken 1986 yılında Çad’da bir çatışma esnasında CIA ile anlaştığına dair suçlanan bir isim olduğunu belirtmekte fayda var. Bu suçlama sonrasında hapisteyken CIA ile tekrar anlaşıp ABD’ye sığındığı ve Virgin eyaletinde bulunan CIA Merkez Ofisi yakınlarına taşındığını da bilmek gerekiyor. Sonrasında ise Kaddafi karşıtı olarak Libya’ya dönmesi de bir tesadüf olmasa gerek.
RUSYA
Rusya, 2018 sonundan itibaren kendisine yakın özel güvenlik şirketi Wagner Grubu’nun paralı askerlerini Libya’ya göndererek fiilen sahada boy gösterdi. 1200 kadar asker ve teçhizat desteği ile Rusya, Hafter’in yanında yer almaktadır.
Hafter, Birleşik Arap Emirlikleri sponsorluğunda Rusya’nın askeri malzemeleri ve Wagner güçlerinin desteğiyle ayakta durabilmiştir.
Rusya’nın tutumu, Suriye ve Libya krizleri arasında bir bağlantı kurarak Akdeniz’de iki önemli noktada söz sahibi olma girişimi olarak değerlendirilmektedir.
Ankara ve Moskova arasında bu konuda bir diplomasi yürütülmektedir. Ancak Mehmet Acet’in 15 Haziran 2020 tarihli yazısında ayrıntıları verdiği şekliyle, Rus bakanların ziyaretinin ertelenmesi, bu hususta anlaşmadan biraz uzak olunduğu izlenimini vermektedir. Mehmet Acet’in yazısında, iki bakanın ziyaretinden bir gün önce Rusya’dan bir bakan yardımcısı gelerek Moskova’nın teklifini Türkiye’ye ilettiği ifade ediliyor.
Türkiye, Libya konusunda tavizsiz tavrını devam ettirerek Rusların ateşkes önerilerini kabul edilemez olarak görünce, ziyaret ertelenmek durumunda kalıyor.
BEŞTEPE’DE ZİRVE
Süreç esnasında Fransa’dan yine kışkırtıcı ve tahrik edici açıklamalar gelmeye devam ediyor. Bu sıralarda Beştepe’de programda olmayan bir zirve gerçekleştiriliyor. Zirveye Berat Albayrak, Hulusi Akar, Mevlüt Çavuşoğlu, İbrahim Kalın ve Hakan Fidan katılıyor. Bu zirvede Cumhurbaşkanı ile Merkel arasında da bir görüşme gerçekleştiriliyor. Merkel ile Cumhurbaşkanı’nın arasında Libya konusunun ele alındığı ifade ediliyor.
Kimi kaynaklarca Merkel ile Libya konusunda bir anlaşma sağlandığı bilgisi aktarılmaktadır.
Sürecin, daha gergin bir döneme evrileceği söylenebilir. Türkiye’nin hem Doğu Akdeniz hem de Libya konusunda geri adım atması beklenmemektedir. Bu kapsamda Doğu Akdeniz’de enerji arama faaliyetleri ve Libya’da çıkar çatışmaları sahayı kızıştıracaktır.
Türkiye’nin artık salgın sonrası dönem itibariyle terörle mücadele kapsamında başlattığı operasyonlar da göz önüne alınınca tekrardan sahanın ısınacağı gözükmektedir.
Doğu Akdeniz siyaseti bir süre daha dış politika gündeminin önemli başlıkları arasında kalacaktır.