Cemre düştü düşmesine de!

Erol Sunat

Dün birinci cemre havaya düştü. Bundan böyle havalar ısınacak demek. Havalar ısınalı çok oldu, yanıyor ortalık, beterin beteri var diyerek yandık yanacağımız kadar diyebilirsiniz.

Sokaklar yanıyor, mutfaklar yanıyor, meydanlar alev alev. Bağrımız yanıyor, yüreğimiz yanıyor.

Yangın var diye bağırmayan yok….

Lakin söndüren yok!

Cemre zaten kor alev! Ateş üstüne ateş! Alev üstüne alev!

Bahar geliyor gelmesine de, buruk geliyor, hüzünlü geliyor.

Gülmeyi unuttuk, tebessüm etmeyi bile…

Bizden geriye kalan belli belirsiz bir gülümseme.

“Bir kez olsun gülmedi talih benim yüzüme” dercesine gelen bir bahar mevsimi.

Umutsuzluk ve karamsarlık diz boyu olunca böyle oluyor!

Bahar mevsimi yaklaşırken, hayaller yarım, sevinçler yarım, umutlar yarım!

Keşke olmasaydı, kalmasaydı dense ne çare!

İyi diyelim iyi olsun lafını dilinden düşürmeyen Türk Milletinin evlatları olarak, bir an önce bu girdaplardan, cenderelerden, anaforlardan, uçurum kenarlarından uzaklaşamama hallerinin sona ermesini bekliyoruz.

Hazır cemreler düşmeye başlamışken düzelmeli bazı şeyler!

Siyaset barışmalı… Ticaret el ele tutuşmalı… Ekonomi kendine gelmeli… Sosyal ve beşeri münasebetler toparlanmalı…

Dostluklar pekişmeli!

Virüs denen baş belası toplayıp varyantlarını çekip gitmeli ülkemizden…

Enflasyon düşmeli, kabuslar bitmeli, fiyatlar paldır-küldür inmeli artık!

*****

Cemreler düşerken, barış güvercinleri uçuşmalı meydanlarda…

Kin ve nefret diline tövbe etmeli herkes…Yüzler gülmeli…

Diller ıslık çalan ifadeler kullanmaktan vazgeçmeli…

“Nerde o yeminler, hani nerde verdiğin sözler” diye bir şarkı vardı ya hani diye söze başlayacaklara ne desek, ne söylesek bilemiyorum!

Gönlümüzden geçen bu değildi diyenler, tıkandığımız her ne varsa o tıkanıklıkların önünü açmalı…

Cemreler düşerken kuş gibi hafiflemeyi düşlemek yasak mı?

Hakkımız değil mi? Hayallerimizin gerçekleşmesi için çok fazla beklemedik mi? Ve bütün bunları hak etmedik mi?

Kendimizi bildik bileli olmaması imkansız birkaç hayalin peşinden koştuk!

Borçsuz bir hayat, huzur içinde oturacağımız bir ev ve ayağımızı yerden kesecek modeli düşükte olsa bir araba…Birde çocuklarımızın mürüvvetini görebilmek!

Her oy verdiğimiz, her iktidara taşıdığımız partiden ve liderinden bundan gayrısını istemedik!

Siz hayal kurun, biz gerçekleştirelim benzeri cümleler kurmuşlardı da, bizde o hayallerin peşinden koşup gitmiştik ya hani….

Cemreler düşerken, gerçekleşemeyen o hayaller ve bir demet ödememiz imkansız faturayla baş başayız!

*****

Cemreler düşerken, verilen ve gerçekleşmeyen vaatlere bir çoğumuzun ömrü yetmedi.

Kimimiz emekli olduğunu dahi göremeden ayrıldı gitti bu dünyadan…

Kimimiz ah ederek, kahrederek veda etti…

Yakamıza küstük….

Kime tutunduysak yarı yolda kaldık.

Ev dedik evden olduk!

Araba dedik, arabalara uzaktan bakabildik sadece…

Sonrası, sadece seçimden seçime hatırlanan, hali ve hatırı sorulan insanlar olarak bir kenarda kalakaldık!

Biz nerde yanlış yaptık diyerek…

Oysa bizim hayallerimiz oldukça makuldü!

Mütevaziydi…

Kendi halindeydi…

Kendi başımıza aşamadığımız ne varsa onlardan ibaretti!

*****

Cemreler düşerken, ruh halimiz iyi değil! Psikolojimiz sürekli gel-git yaşıyor!

Sokakta yaşadığımız, markette karşılaştığımız, pazarlarda bir anda karşımıza çıkan fiyat kargaşası ve karmaşası, bizi hasta eden enflasyon, her gün komşumuzu, yakınlarımızı, akrabalarımızı, arkadaşlarımızı elimizden alan virüs ve varyantları nefes aldırmıyor.

Bu karamsar atmosferde, cemrenin yaratacağı sinerjiye ümit bağladık!

Cemrenin kor ateşi, dertlerimizi, yaksın, kavursun, kül etsin diye geçti içimizden.

Cemre düştü düşmesine de…

Yaşama sevincimiz kayıp! Neşemiz kayıp! Cebimizdeki paranın alım gücü kayıptan öte kayıp!

Umudumuzda kayıp…

İçimiz kan ağlarken, dibe vurmuşken, sevdiklerimizi kaybetmişken, dükkanımızı kapatmışken, faturalarımızı dahi ödeyemez bir duruma düşmüşken, memnuniyet anketi yapılmış!

Yüzde kaç çıkmış dersiniz?

Her beş kişiden sadece bir tanesi memnunmuş genel havadan, gidişattan!

Anlayacağınız yüzde 21 çıkmış memnun olanlar. Memnuniyet nihayetinde göreceli bir kavram!

Kan kustuk kızılcık şerbeti içtik dedik, diyenler enerji ağırlıklı zamlardan sonra enerjilerini kaybettiler.

*****

Cemreler düşerken, “Vara vara vardık ol kara taşa” diyor ya bir türkümüz!

O kara taş, sabır taşıydı…

Zaten çatlamış bir haldeydi…

Önce patladı, sonra dağıldı, un ufak oldu…

Cemreler düştü düşmesine de, akaryakıt 15 liranın üzerinde…

İndirim denen müjde, zam yapıldıktan sonra indirime tabi olduğundan, eski fiyatını dahi mumla aratır bir halde….

Dükkan kirasından daha fazla gelen elektrik faturası ve artı doğalgaz, Mart ayını çok daha zor aşılan bir ay haline getirme yolunda sessiz bir şekilde ilerliyor.

Cemreler düşerken, milletin sadece morali bozulmakla kalmadı, şakülü de kaydı!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.