Canım ülkemizi yangın yerine çevirdiler. Hastanelerimiz yanıyor, stadyumlarımız yanıyor, eğlence merkezlerimiz, alışveriş merkezlerimiz yanıyor, asker ocaklarımız, adliyelerimiz, caddelerimiz yanıyor. Ama asıl yangın yeri olan yüreklerimiz var ki cayır cayır yanıyor. Bu yangını hangi kalem yazar hangi dil telaffuz eder, bilemiyorum. Ülkemizin üzerine oynanan oyunların sayısı gün geçtikçe artarken oyun içinde oyun olduğunu can vererek, kanlı gözyaşı dökerek daha iyi anlıyoruz. Adeta siz hepiniz biz tek diyecek kadar milli birliğimizin mücadelesine düşerek her patlayan bombada kahramanlık hikayelerini tarihin tozlu raflarına bırakıyoruz. Sürekli gelişen, geliştikçe büyüyen, büyüdükçe etrafına korku veren büyük ve güçlü bir Türkiye var. Oysa ki bize dost olana yoldaş düşman olana da merhamet gösteren bir milletiz. Bunu da babamızdan, babamızda atasından, atamızda ecdadından öğrenmiş ve onların bize bıraktığı bu en büyük mirasla gururlanıyoruz. Ama her koşulda kahramanız. Her kahramanlıkta milletimize yön veren kahramanlıklar diyelim Onbaşı hikayesinde olduğu gibi. Seyit Onbaşı, 1889 yılında Eylül ayında dünyaya gelmiştir. Seyit Onbaşı, 1909 yılında Nisan ayının başlarında askerliğine başlamıştır. 1912'de Balkan muharebelerine katılmıştır. Savaş bittikten sonra terhisi verilemedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi'nde göreve başlatıldı. Çanakkale Savaşları'nda Deniz Savaşları yapılırken Seddü'l-bahir açıklarında olan düşman gemileri Morto Koyu ile Seddü'l-bahir tepesini sürekli bombardıman altına alarak Türk mukavemeti giderek azalmaya başlamışlardı. Bir İngiliz gemisinden atılan büyük bir bomba Morto Koyu sırtlarındaki bir topçu birliğimizi toptan yok etmiştir. İçlerinde sadece Seyid Ali Çavuş sağ olarak kurtulmuştur. Çavuş etrafındaki gördüğü manzara karşısında duyduğu üzüntü ile dünyada eşi benzeri olmayan az görülebilecek bir olay gerçekleştirmiştir. Duyduğu üzüntü ve acı ile normalinde üç kişinin bile çok zor kaldırabileceği 257 kiloluk bombayı olduğu yerden tek başına kaldırıp taşıyıp topun namlusuna sürerek ateşlemiştir. Queen Elizabeth gemisinin bacasını vurup ortadan ikiye ayrılarak batmıştır. Seyit Onbaşı 1918 sonbaharında köyüne dönerek, sanatı olan ormancılık ve kömürcülüğüne orada devam etmiştir. 1934 tarihinde yürürlüğe konulan soyadı yasası ile “Çabuk” soyadını almıştır. 1939 yılında hastalanarak akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
**
O'nu hepimiz şahadetinden sonra çok iyi tanıdık. Yedi çocuklu bir aileden gelen Ömer Halisdemir 1974 yılında Niğde Bor'da dünyaya gelmiş ve çocukluğunu Niğde'nin Çukurkuyu beldesinde geçirmiştir. Okul sonralarında çobanlık yapmıştır. Hatice Halisdemir ile olan evliliğinden Elifnur ve Doğan Ertuğrul adlarında iki çocuk sahibi olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yurt içinde ve yurt dışında görev yapmıştır. 2016 Türkiye askerî darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığı'na girmeye çalışan Özel Kuvvetler komutan yardımcısı Tuğgeneral Semih Terzi'yi, Özel Kuvvetler komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'dan aldığı emir üzerine hiç tereddüt etmeden alnından vurarak öldürmüştür. Semih Terzi'nin korumalarından binbaşı Fatih Şahin ve üsteğmen Mihrali Atmaca da Ömer Halisdemir'i 30 kurşunla öldürmüşlerdir. Daha sonra ise askeri darbe yanlısı Nedim Şahin ve Gökmen Ata isimli astsubaylar ölü ele geçirilmiş; 36'sı ise teslim alınarak Gölbaşı Sulh Ceza Hâkimliği’nce tutuklanmıştır.
Böylelikle Halisdemir'in darbe girişimin seyrini değiştiren isimlerden biri olduğu şehadetinin ardından ortaya çıkmıştır.
**
İzmir’deki terör saldırısında şehit olan kahraman polisimiz Fethi Sekin’in Elazığ’ın Baskil İlçesine bağlı Doğancık Köyü nüfusuna kayıtlı olduğu belirtildi. İki kızı bir oğlu olan Fethi Sekin, teröristleri erken fark etmesi ile canını ortaya koyarak İzmir Adliyesi’nde büyük bir katliamın önüne geçti. Bayraklı İlçesi İslam Kerimov Caddesi’nden İzmir Adliyesi önüne bomba yüklü araçla gelen teröristler, C Kapısı ile hakim ve savcı araçlarına ayrılan otoparka girmek istedi. Burada görevli trafik polisi Fethi Sekin’in izin vermemesi üzerine araçtan inip koşarak uzaklaşan teröristlerden biri, elindeki düzenekle, LPG’li olduğu belirtilen geldikleri araçtaki bombayı infilak ettirdi. Aracın LPG tankının da havaya uçtuğu patlamanın sesi, Bayraklı ve Bornova ilçeleri başta olmak üzere İzmir’in büyük bölümünde duyulurken, parçalanan araçla çevresindeki araçlar yanmaya başladı. Yaralananlar kanlar içinde yere yığılırken, İzmir Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şubesi’nde motosikletli Şahinler Timi’nde görevli polis Fethi Sekin, teröristlerle mermisi bitine kadar, kaçtıkları, yol kenarında park halinde duran Jandarma minibüsünün arkasına saklanmaya çalıştıkları yere kadar kahramanca çatıştı. Sekin, teröristlerden birini öldürdü fakat kendisi de olay yerinde arkasından kalleşce gelen kurşunla şehit oldu. Diğer terörist adliyenin yanında devam eden inşaata kaçtı. Bu terörist ile çatışma adliye çevresinde görevli olan diğer polislerle teröristler arasında bir süre devam etti. İkinci terörist de olay yerinde öldürüldü. Ölü ele geçirilen teröristlerin üzerinden çıkan ve ele geçirilen mühimmatlardan daha büyük bir katliam planladıkları fakat bunu şehit polisimiz Fethi Sekin’in dikkati sayesinde önlendiği İzmir Valisi tarafından canlı yayında açıklandı. Bizde kahraman biter mi ey gafiller? Ulubatlı Hasanlar gider, Seyit Onbaşılar gelir. Nene Hatunlar gider, Halide Edin Adıvarlar gelir. Ömer Halisdemirler gider Fethi Sekiler gelir. Bu toprakların altı da üstü de kahramanlarla doludur. Onlar gider biz geliriz. Vatan adına, bayrak uğruna, ezan aşkına şehit olmak için can atan Türk milletini sadece yıpratır ama asla yenemezsiniz. Çünkü mevcut olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.